Ankara başkent ise İstanbul nedir?

TEORİK olarak Ankara’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olduğu resmi kayıtlara göre doğrudur, peki pratikte durum nasıldır?

Son bir-iki yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin dış ilişkileriyle ilgili uluslararası buluşmalar da İstanbul’a kaydırıldı; Başbakan’nın Dolmabahçe’de "ofisim" dediği, Tony Blair’in de yerinde bulduğu (hatta önerdiği söylenen) ofisi bir tür ’Başbakanlık’ oldu; iç ve dış toplantılar; genelkurmay başkanlarından tutun da kraliçelere, prenslere, devlet başkanlarına, başbakanlara kadar burada karşılanır, burada ağırlanır oldular.

İstanbul ’gayri resmi’ başkent konumundadır şu an.

Resmi başkent Ankara bu şekilde by-pass edilerek bir taşla iki kuş vuruluyor.

Bir yandan 85 yıldır Ankara’nın başkent olmasını içine sindiremeyen eski-yeni ’iç ve dış’ Osmanlıcılara göz kırpılırken, öte yandan da Anıtkabir devreden çıkarılarak, "Anıtkabir’e gitti, gitmedi", "Sap gibi durdu, durmadı" tartışmalarının üstüne de bir çizgi çekilmiş oluyor.

Bunlara bir de önümüzdeki aylarda Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasını ekleyin.

Ankara’ya ne kaldı?

Káğıt üzerinde bir başkentlik. Tabii bir de bu İstanbul’un gayri resmilik durumunun ’resmiyet’e dönüştürülmesi. O da bir dahaki seçimlerden sonraya inşallah!..

Yani Sayın Başbakan’ın deyimiyle "Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra..."

Bakarsınız bu gidişle bir gün "Elveda 1. Cumhuriyet’in başkenti ANKARA; ver elini 3. Cumhuriyet’in payitaht-ı gergáh-ı muallası" demek durumuyla karşı karşıya kalıveririz...

(Öyle bir durumda tek tesellim ne olur biliyor musunuz? 2. Cumhuriyet’i görmek nasip olmadan kendilerini 3. Cumhuriyet’in kucağında bulacak olan şu ’bizim’ 2. Cumhuriyetçilerin durumu.)

Tabii bunlar bizim kişisel kuşkularımız, dileriz yanılıyoruzdur.

Bakarsınız sadece yaz sezonu programıdır.

Neyse şöyle bir ’fikir jimnastiği’ yapalım dedik. Şimdilerde ’beyin fırtınası’ mı diyorlar ne, ondan işte.

Hepsi bu.Aydoğan KEKEVİ

Kömür sırası mı, gıda bankası üyeliği mi

YÜKSEK Planlama Kurulu kararı uyarınca enerji KİT’lerinde ’Maliyet Bazlı Fiyatlandırma Mekanizması’ adıyla ve IMF ve ABD’ye verilen taahhütler uyarınca otomatik zam uygulamasına geçildi. Enerjide yeni bir döneme girildi; vatandaşın yaşamı daha çok kararacak! TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Emin Korkmaz, bu yılda yapılan ilk dört zamla % 47.07 oranında gerçekleştirilen doğalgaz fiyat artışının dünkü % 23.85’lik zamla 11 ayda % 82.15 oranına ulaştığını belirtiyor. "Doğalgaz zammı ile bir ailenin elektrik dahil aylık toplam enerji gideri 208 YTL olacaktır" diyor.

En güzel sözü Tüketiciler Birliği Konya Şube Başkanı Mustafa Dinç söylüyor: "Yeter artık! Havlu atıyoruz. Bizler de kömür sırasına mı girelim, gıda bankalarına mı üye olalım!

Makyavel’e karşı bir Türk kadını!

DP Genel Başkan adaylığını ilan eden Nevval Sevindi, Habertürk’te dün sabah Oylum Talu’nun ’Burası Haftasonu’ programında Makyavel’e karşı Türk kadınının siyaset ve iktidardaki ağırlığını savundu.

Talu, Sevindi’ye siyasette erkek ağırlığının gelenek olduğunu ve 16. yüzyılda bile Makyavel’in "Kadınları siyasete sokmayın" dediğini anımsattı.

Sevindi ise Hıristiyan Batı kültürünü temsil eden Makyavel’in böyle diyebileceğini, ancak Türk kültüründe kadının iktidardaki rolü ve ağırlığının her zaman önemli olduğunu vurguladı. Sevindi, 15. yüzyılda Arap gezgin İbni Batuta’dan örnek verdi. Batuta’nın Orta Asya’daki Türk ülkelerinde hakan ve sultanın tahtta yan yana oturduğunu, barış ve savaş anlaşmalarını birlikte imzaladığını, hatta hakanın yokluğunda kadın sultanın ona vekálet ettiğini hayretle anlattığını nakletti. Makyavel’e karşı Türk kültürünü ve kadının önemini savunan Sevindi, DP Genel Başkanlığı konusunda da hayli iddialı olduğunu dile getirmiş oldu! Ama en ilginci de Vatan Gazetesi’ndeki dünkü sözleri:

"Hedefim partiye önce itibar kazandırmak. Erdoğan’ın alternatifi ben olacağım."

GSS’de Deli Dumrul hesabı

1 Ekim’den itibaren yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası (GSS) Kanunu’na göre, devlet hastanelerine muayene için giden hastalar 3 YTL, fakülte hastanelerine gidenler 6 YTL, özel sağlık kurumlarına gidenler ise 10 YTL katkı payı ödüyorlar.

Bu tahsilatı da devlet adına ilaç aldıkları eczaneler yapıyor.

Şimdi burada üç sorun ortaya çıkıyor:

- Devletin tahsil etmesi gereken katkı payını eczaneler tahsil etmek zorunda kalarak vatandaşla her gün sorun yaşıyorlar. Üstüne üstlük eczacıların tahsil ettikleri % 20 ilaç katılım payı da ayrı bir sorun... Bu yüzden eczacılar, hastalarla her gün tartışmak zorunda kalıyor.

- Devletin alacaklarını özel bir kurum olan eczanelerin tahsil etmek zorunda kalması da ayrı bir sıkıntı yaratıyor.

- Üçüncüsü ise çok daha önemli... Ortada bir çifte standart var. Devlet hastanelerine giderken 3 YTL, özel sağlık kurumlarına giderken 10 YTL ödeniyor... Yani vatandaşa özel sağlık kurumunun yolu dolaylı olarak set çekilmiş oluyor.

Özel hastane ile devlet hastanesinin bu şekilde ayrıma tabi tutulması, hem Anayasa’ya, hem de serbest rekabet kurallarına aykırı bir durum değil mi?

Bu yüzden bir okurumuzun dediği gibi, "Özel hastanelerde yarın rehin kalınırsa, senet alınmaya başlanırsa hiç şaşmam!.."

Biliyor musunuz

ANKARA Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına, AKP’li Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un, yaptığı hizmetleri Büyükşehir’in yıllık bütçesinin % 1’i kadar bir bütçeyle gerçekleştirdiğini belirterek, "Nasip olursa, büyükşehir belediye başkanlığı görevine geldiğimizde bu tabloya bakıp neler yapabileceğimizin tahayyül edilmesi lazım" dediğini...

GÜNÜN SÖZÜ

"Hálá utanmadan Mustafa Kemal’in rakısı ile uğraşmaktan ve bunu milletin önüne götürmek edepsizliğinden kurtulamadık."

(Prof. Yaşar Nuri Öztürk)
Yazarın Tüm Yazıları