Anında satış

"Sabah ilk okuduğum gazete Taraf Gazetesi’dir" diyorlardı...

Destek atmak için her gün birkaç tane Taraf alan bile vardı...

Çünkü...

Kendilerinin cesaret edemedikleri bir savaşı, Taraf Gazetesi veriyordu...

Ahmet Altan onların gözünde "Firavuna karşı çıkan Musa" idi...

Yasemin Çongar ise "Jeanne d’Arc".

Ama ne oldu? Ne olacak?

Tayyip Erdoğan, Taraf’a postayı koyunca, dut yemiş bülbüle dönüverdiler...

Tayyip Erdoğan, "Siz kimin medyasısınız" diyerek Taraf’ı haşlayınca...

"Bizimkiler", Tayyip Erdoğan’a "hop" demek yerine...

O geleneksel satış işlemini gerçekleştiriverdiler...

Bugün ne "Musa"yı anımsayan var, ne de "Jeanne d’Arc"ı...

* * *

Karşı karşıya kaldıkları "açmaz" şudur:

Taraf’a destek çıksalar, Tayyip Erdoğan fena kızacak... "Ne oluyor? Siz benim medyamsınız... Haddinizi bilin" diyecek...

Taraf’a "vatan haini" ya da "asker düşmanı" deseler, düne kadar yaptıkları gazlamaların mürekkebi kurumamış, ayıp olacak...

İşte bu yüzden geçiştiriyorlar...

Oysa...

Tayyip Erdoğan, Doğan Medya Grubu’na bindirirken, işleri ne de kolaydı...

Geçiyorlardı Tayyip Erdoğan’ın arkasına... Başlıyorlardı bombardımana...

Ama şimdi olay farklı...

Her taraftan bağlı oldukları Tayyip Erdoğan, pek kızdıkları "General"in yanında vaziyet almış...

Tabii ki susacaklar... Tabii ki geçiştirecekler... Tabii ki satacaklar...

* * *

Bu ilk satış da değildir hani...

Ta Fazilet Partisi döneminde Recai Kutan, askerden zılgıtı yiyince elleri titreyerek, "Ben yapmadım, köşe yazarı yaptı" diye açıklama yapmış ve Cüneyt Ülsever’i satışa getirmişti...

Yakın tarihin bu büyük ayıbını hatırladıkça hálá yüzüm kızarır...

"İkinci satış" ise daha yakın bir tarihten:

Şemdinli İddianamesi’ni hazırlayan savcıya, önce "Aman savcı / Yaman savcı" diye övgüler düzüldü...

Ama savcının hedef aldığı anlı şanlı "Paşa", biraz sert yapınca...

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere hepsi birden savcıyı satışa getirdiler.

Bugün o savcı, mesleğinden atılmış, pazarda limon bile satamayacak hale getirilmiş durumdadır maalesef...

* * *

Ama durun bir dakika!

Madem yiğidi öldürüyoruz, hakkını da verelim...

Bu sınavdan çakmayan iki babayiğit var: İkisi de Bugün Gazetesi’nde yazıyor...

Biri Ahmet Taşgetiren, diğeri Nuh Gönültaş...

Bu iki yazar da karakter sınavını alınların akıyla geçmesini başardı...

Hem onları, hem de onların yazılarını yayınlama cesaretini gösteren Bugün Gazetesi’nin tüm yöneticilerini kutluyorum...

Vay müptezel vay

SEN ne çirkef adammışsın...

Meğer seni zamanında boşu boşuna Vakit’e yazar yapmamışlar. Yakıştıramıyordum, oysa yerin tam da orasıymış...

Şimdi en çok seninle oturup iki çift laf ettiğime yanıyorum... Çünkü sen adam yerine konulup selam vermeye bile değmeyecek biriymişsin...

Girmişsin internete, hakkımda ne yazıldıysa alt alta dizmişsin...

Sen sanıyor musun ki fikir hırsızlıklarını, "çakma Engin Ardıç" olma çabalarını, mahrem tavassutlarını, Cihangir maceralarını, "Pendik Belediyesi romancısı" olduğunu, ödül kapmak için başkalarının romanlarından yaptığın aşırmaları falan bilmiyorum...

Yazmıyorsam, bilmediğimden değil, kendime yakıştıramadığımdan yazmıyorum...

Merak etme, yine de yazmayacağım...

Çünkü sen, hakkında yazı yazılmaya bile değmeyecek kadar aşağılık bir adammışsın. Çünkü sen kalıbının adamı değilmişsin...

Hadi şimdi git, daha ne kadar alçalabileceğini göster herkese...

Ya da "Tayyip Abi"nin arkasına sinip, Özdemir İnce yazmaya, Ertuğrul Özkök yazmaya devam et...

Haftanın en iyi beşi

BİR: Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne üye olmasını sağlayan çalışmaların başlatıcısı Abdullah Gül ve tamamlayıcısı Ali Babacan...

İKİ: Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne üyeliğini sağladığı için hükümete teşekkür eden CHP’li Onur Öymen...

ÜÇ: Ergenekon tutuklusu Gürbüz Çapan’a destek açıklaması yaparak vefanın İstanbul’da bir semt adı olmadığını kanıtlayan Murat Karayalçın...

DÖRT: "Deniz Taksi" uygulamasını başlatarak, trafiğin en yoğun olduğu bir anda Kabataş’tan Moda’ya 15 dakikada vasıl olmamızı sağlayan Kadir Topbaş...

BEŞ: Yaptığı haberlere yönelik olarak Başbakan tarafından haksız şekilde eleştirildiği halde hem nezaketini koruyan, hem de milim geri adım atmayan Uğur Dündar...