ANAP ve CHP'deki sıkıntı...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Anap Lideri Mesut Yılmaz ile CHP Lideri Deniz Baykal arasında varılan mutabakat, her iki partide de sıkıntıya neden oluyor.

İki lider, aralarında vardıkları mutabakatı açıkladıkları gün kabinenin ANAP kanadından etkin bir bakan şunları söylüyor:

‘‘On ay boyunca Mesut Bey'le iş dışında bir şey konuşamadım. Ama bugün gördüm ki, bundan sonra işten önce 15 dakika da siyaset konuşmamız gerekiyormuş...’’

Yılmaz'ın, Baykal ile vardığı mutabakattan, ANAP kanadında hemen hemen bütün bakanlar rahatsız. Çoğunluk eleştirisel bir çizgide durmaktan da çekinmiyor.

Hepsinin de ortak görüşü aynı:

‘‘Bugünden hükümetin bittiğini ilan etti. Bundan sonra ne yabancı gelir, ne de bizleri bundan böyle kimse muhatap kabul eder.’’

Nitekim, Yılmaz'a en yakın isimlerden Tarım Bakanı Mustafa Taşar, dün telefonda aynı görüşleri dile getirmekten çekinmiyor ve şöyle diyor:

‘‘Mesut Bey ile Baykal arasındaki mutabakata katılmıyorum. İki gündür Gaziantep'te geziyorum. Vatandaş varılan mutabakattan rahatsız. Sadece vatandaş değil, olumlu yaklaşan bir bakan arkadaş da görmedim. 6 ay önceden seçim hükümeti olur mu?..’’

Taşar, iki seçimin bir arada yapılması kararına da karşı çıkıyor. Mahalli seçimlerle milletvekili genel seçiminin ‘‘ayrı yapılmasının şart’’ olduğunu söylüyor. Gerekçesini ise şöyle dile getiriyor:

‘‘Mahalli seçim sonuçları, partiler arasındaki ittifak imkânını da yaratır. Belki bütünleşmenin adımları da atılır. Milleti takım tutar gibi parti tutmaktan kurtarırız.’’

Yılmaz ve Baykal'ın arasında vardığı mutabakata ANAP'lı bakanlar kadar, iki gündür koalisyon ortakları DSP ve DTP'nin liderleri de açıktan tepki koyuyor.

CHP'den de ilk tepki dün geliyor. Aydın Güven Gürkan, Ercan Karakaş, Sayfi Oktay ve Fikri Sağlar'ın dünkü deklarasyonu destek buluyor.

Hatta en fazla da, ANAP milletvekilleri CHP'nin içinden gelen bu deklarasyona sahip çıkıyor. Kendilerinin açıktan ifade etmekten çekindikleri görüşlerin CHP'nin içinden gelmesi, ANAP'ı rahatlatıyor.

Ancak sayıları az olmakla birlikte Yılmaz'ın ‘‘yaptığı manevra ile siyasi üstünlük kazandığı’’ görüşünü taşıyanlar da yok değil.

Bu kanatta yer alanlar, Yılmaz'ın koalisyonun ömrüne en az yedi ay kazandırdığı görüşünü taşıyorlar. Yılmaz'ın dün Salzburg'dan yaptığı açıklamalardan da yola çıkarak yeni hükümetin aralıktan önce kurulamayacağını vurguluyorlar. Ardından şu görüşü dile getiriyorlar:

‘‘Zaten seçime üç ay kala seçim hükümeti kurulmayacak mı? Bunun dört ay önce kurulması sıkıntı yaratmaz...’’

Bunun yanı sıra Anasol-D koalisyonunun, hükümeti devretmeden önce üreticiye vereceği iyi taban fiyat ve işçi kesimi ile yapılacak toplusözleşmelerin yükünü de yeni hükümete bırakacağını belirtiyorlar. Varılan mutabakattan en çok zararı da DYP'nin göreceğini ileri sürüyorlar.

Ankara kulisinde Yılmaz ve Baykal arasında varılan mutabakata tepkiler bu şekilde dile getiriliyor.

Ancak Baykal'ın açıkladığı şekilde, ‘‘Haziran ayında, 1999 Martı'nın ikinci yarısında yerel seçim ile erken genel seçimin birlikte yapılacağına ilişkin yasanın çıkıp çıkmayacağı’’ sorusuna ise hepsi aynı yanıtı veriyor:

‘‘Dokuz ay sonrasındaki seçim için Meclis'ten karar çıkmaz. Bu köprünün altından da daha çok sular akar...’’













Yazarın Tüm Yazıları