Sıtkı Şükürer

Nargile filozofisi

14 Nisan 2024
OLAYLARA ve insanlara sessiz ve sakin yaklaşabilmek, telaştan arınmış tutum ve tavırlar oluşturabilmek, iş ve sosyal yaşam için bir avantajdır. Böylesi bir kişilik yapısı inşa edebilmek bazı durumlarda, farkında olmadan sahip olduğumuz kimi alışkanlıklarımızdan beslenir, bu alışkanlıklarımız terbiyevi bir fonksiyon icra eder. Bu duruma örnek “nargile” olgusudur. Nargile hadisesi başlı başına bir kültürdür. Bu kültür, durmuş oturmuş bir ritüele sahiptir. Nargile erbabı her şeyden önce asla “geveze” birisi değildir.

 

 

Zira, nargile bizatihi kendisini başkalarıyla paylaşıma pek müsaade etmez. Şayet ilgi ve alakanızı nargileniz üzerine yöneltmezseniz size küser, yani söner. Bu nedenle bir nargileci diğerine “nasılsın” dediğinde cevabını epey bir suskunluk sonrası alır.  Hele bir de “daha daha nasılsın” diye sormaya kalkarsa muhatabından “çenen düştü” fırçası yiyeceği kesindir. Buradan hareketle kime ve neye yönelmişseniz başarının mutlaka “odaklanmadan” geçtiği dersini alırsınız.

Nargile anlık yoğunlaşmalarla iktifa eden, mutlu olan bir musibet değildir. Onu elde tutabilmeniz için konsantrasyonunuzun sürekli olması gerekir. Nargile kıvamına “tav” denir.  Tav, nargile şişesinin devamlı dumanlı kalması halidir.  Bu hal tütünün iyi ateş aldığı ve sorunsuz işlediği bir durumu gösterir. Çapkın erkeğin kızı “tavlaması, tava getirmesi” deyiminin de buradan geldiği söylenir.  Pek tabii maharet, tavı anlık zirvelerde yakalamak değil, mütemadiyen devam ettirebilmektir.  Bu durumun beşeri hayata yönelik dersi ise başarının sadece konsantrasyonla olmadığı, yanı sıra maraton koşucusu da olunması gerektiğidir. Nargileci adam biraz da oturmasından belli olur.

İlla çift sandalye ve bir sehpa işgali, yapılan icraatın mutlaka asgari konforunun gözetilmesine dair vazgeçilmez tutumlara işaret eder. Zaten biz “para kazanmasının asgari keyfinin” vazgeçilmezliği ilkesini hep vurgular dururuz.

Nargile erbabının yıllar içinde çok önemli bir meziyeti teşekkül etmiştir.  O da nargileye kömür ateşi getiren “ateşçi”ye ayrıca bahşiş verilmesidir.  Bu husus ekibin kritik kişilerinin ayrıca kollanması gereğine işaret eder. Nargile ateşinden başkalarının sigaralarını yakmaları, ayıbın ötesinde, neredeyse çok ağır bir hakaret olarak algılanır.

İnsani ilişkilerde bir sınırın olması gerektiğine vurgu yapan bu ritüel, bizim de takdir ettiğimiz bir “portakal, orda kal” anlayışıdır. Son olarak nargile içerken yanında boğazınızı yumuşak tutsun diye, nargile temposuna uyumlu olarak yudumladığınız çay ya da suyun, bu karizmatik keyif aleti karşısında ezildiğini ve sadece “eşlik edici” bir misyon yüklenerek kendi ritüellik keyiflerini ikinci plana aldıklarını görürsünüz.  İşte biz bunu, ikinci adamların özverili olma gereklerine dair bir ders olarak algılarız.

Dahası çok...

Yazının Devamını Oku

CHP birinci parti oldu

7 Nisan 2024
YEREL seçimler tamamlandı.

CHP, yeni yönetim ile yarıştığı seçimlerin galibi oldu. Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ittifak ilişkilerinin de bu sonuca katkısı oldu. Kütahya’dan Adıyaman‘a, Manisa Bursa , Balıkesir ve AK Parti ile adeta özdeşleşmiş daha pek çok beldenin kazanılması hakikaten onlar adına büyük bir başarı. Türkiye siyasetinde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri bundan böyle daha çok konuşulacak. Özgür Özel, tartışma konusu edilen Genel Başkanlık konumunu pekiştirdi. CHP şimdi üçlü ve her bir güçlü bir yapı içerisinde siyasi hayatını sürdürecek. Ekrem İmamoğlu 2028 yılında Cumhurbaşkanlığı için partinin doğal adayı gibi duruyor. Mansur Yavaş bilindiği gibi ülkücü gelenekten gelen bir kişi. CHP yönetimini kendisine yeterince sahiplenmezse yeni bir merkez sağ oluşum için kendisine yoğun talep olacaktır. Özgür Özel tüm bu dengeleri en az sıkıntıyla yürütme sorumluluğunda. İzmir CHP’ye yönelik “sadakat sicilini” yine korudu. Cemil Tugay rakibi Hamza Dağ’ın 12 puan önünde ipi göğüsledi.. İlçe belediyelerinde ise CHP’nin elde ettiği sonuç onlar açısından olumluydu. 28 ilçe çok kişinin beklemediği bir sonuçtu. Ak Parti ülke genelinde umduğunu bulamadı. Ana faktör ekonomiydi. Bu seçimde “güvenlikçi politikalar” pek köpürtülmedi. Enflasyon sadece emeklinin değil, gelirini artıramayan her kesimin belini bükmüştü. Neticede Demirel’in değişiyle, “boş tencere fatura kesiyor” kuralı işledi. Şimdi artık 4 yıl seçim yok. AK Parti bu süreçte merkezi hükümetin sahibi olmaya devam ediyor. Ondan beklenen, gerekirse “acı reçete” uygulayarak ekonomiyi düzlüğe çıkartmaları. Bunun yanında; güneydoğu başta olmak üzere demokratikleşme adımlarını sıklaştırması ve uluslararası toplumla uyumumuzu güçlendirmesi. Bu takdirde 2028 yılı seçimleri için tekrar yukarı doğru ivme kazanabilir. Şu andaki fotoğrafa bakıldığında, genel izlenim, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nun çok iddialı olacağı. Yine Demirel’in bir sözüyle yazıyı bağlayalım. “Siyasette bir hafta bile çok uzun zamandır.” Bir ihtimal Anayasa referandumu gündeme gelebilir, yepyeni siyasi oluşumlara tanık olabiliriz, şimdi güçlü gözükenler siyaset sahnesinden çekilebilir... vb... Her ne olacaksa “demokratik basiretimizi” korumak esas. CHP’yi seçim başarısı nedeniyle tekrar tebrik ediyoruz.

Yazının Devamını Oku

Müstakbel başkana katkılar

31 Mart 2024
BUGÜN ilerleyen saatlerde Büyükşehir Belediye Başkanımızı seçmiş olacağız. Çözüm bekleyen kent sorunlarına dair kısa bir liste oluşturduk.

 

* EXPO: Botanik Expo’su alındı, ama büyük Expo ana hedefimiz olmalı. * Körfez Temizliği: Evsel atık-yağmur suyu ayrıştırması, arıtma tesisleri, körfez derinleştirme konularında durmak yok, yola devam. Kooperatifleşme, tarımsal kalkınma ve küçük üreticiyi koruma, kollama ilkelerinden vazgeçememe. * Büyük bir kongre merkezi: 5 yıldızlı otellere olan bağımlılığın azaltılması. * Elektrik fabrikası: Tunç Bey’e izin verilmedi. O bina çürümeye terk edilmesin, kültür ve ARGE gibi her ne merkezi olacaksa. *  Kruvaziyer Turizm: Bir hareketlenme başladı. Arkası gelmeli. * İkinci Çevre Yolu: Gerçi hükümet projesi ama Büyükşehir de bastırmalı. * Suriye ve Afganlı Göç Sorunu: Önce insan mottosu ile çözüm bekliyor. * Kemeraltı: Kentimizin kalbi, durmak yok, yola devam. * Müzeler: Batı medeniyetleri müzesi ve toplulaştırılmış butik müzeler. * Kültürpark: Daha bir kent yaşamının içine çekilmeyi bekliyor, Alsancak Kordon’undan yükü almalı. * İmar düzenlemeleri: Dikey yapılaşmanın yeşil alanlara katkısı nazara alınmalı, dönüşümünde imar cazibesi yaratılması. * Öğrenci Yurtları: Artan kira seviyesi için elzem projeler. * Otopark: En akut sorun. Neden yeraltı otoparkları olmuyor. Yap-işlet-devret için en uygun iş kolu. *Kentsel Dönüşüm: Yerinde dönüşüm. Kooperatifleşme modeli daha da geliştirilebilir. * Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi Projesi: Tüm bir yarımadanın düzenli gelişimi için önemli. “Koruyarak gelişme” ilkesi içinde tekrar gündeme gelmeli. * KSK Stadı: Artık Karşıyakalı’ları sevindirmek gerekir. * Marinalar: Çeşme için mega marina, Körfez'in temizlenmesi sonrası butik marinalar. * Agora: Bitince Kent kimliğine müthiş katkı. * Sanayi arsası üretimi: Makul fiyatlarla ve arsa spekülasyonuna göz açtırmayarak. * İş kollarında kümeleştirme organizasyonları. * Körfez ulaşımının ilave feribot veya deniz taksilerle yaygınlaştırılması. * Raylı ulaşım sistemlerinin yaygınlaştırılması. * Buca metrosunun tamamlanması ve Gaziemir metrosu için sürecin hızlandırılması. Kent merkezine taşıt araç girişinin sınırlandırılması ve bunu sağlayacak önlemler. * Kuş cenneti ve flamingoları ön plana çıkartan ve ona zarar verebilecek her yaklaşımın engellenmesi. * İnciraltı sorununun kesin çözüme bağlanması. * Hilton, Basmane Çukuru, Çernobil arsası gibi kronik sorunlarının çözümü. * Yıkılan Belediye binası yerine butik bir bina yapılması ve Konak meydanının genişletilmesi.  Kent içinde belirli yerlerde (Alsancak Gar’ı, Karşıyaka Çarşı girişi… gibi) battı çıktıların yapılması. * Konak Pier sorununun çözülmesi, kültürel aktivitelerde değerlendirilmesi. * Temcit pilavı gibi gündeme getirilen Körfez geçiş projesinin gereğinin tartışılarak kesin çözüme bağlanması. *  Alsancak limanının ağırlıklı olarak kruvazier liman olarak planlanması, Aliağa limanlarının teşviki ve Çandarlı liman bölgesi projelerinin hızlandırılması. * Gediz Nehri başta olmak üzere, gerek ürün deseni gerekse kirliliği önleyecek tedbirlerin bölge illeriyle mutabakat sağlanarak hayata geçirilmesi.

Yazının Devamını Oku

İzmir seçimleri çekişmeli

24 Mart 2024
YEREL seçimlerin son haftasına giriyoruz. Kentimizin büyükşehir ve ilçe belediyeleri heyecanlı bir yarış içerisinde. CHP Genel Merkezi “Genç ve Kadın” mottosu ile yepyeni isimlerle listeler oluşturdu.

Bu tercihler genel anlamda risk içerir. Genç ve kadın adayların ön plana çıkartılmaları övgüyle karşılanacak bir tutumdur. Yanı sıra, uzun dönem görev yapanlara teşekkür edilmesi de çok anlaşılır. Ancak adayların, hele başkanlık gibi önemli görevlere mutlaka önceden hazırlanması koşuluyla. Bu çerçevede partilerin gençlik kolları ve parti akademilerinde eğitilmeli, mesela belediye başkanı olarak planlanmış kişiler mevcut başkanın yanında, yardımcı veya asistan olarak hazırlanmalıdır. Maalesef hiçbir siyasi yapıda böylesi bir altyapı eğitim yok.

Neticede seçilen kişi, işi öğreninceye kadar tüm bir belde onunla birlikte beklemek durumunda kalıyor. CHP, İzmir'de büyük ölçüde yenilediği adaylarla böylesi bir deneye girişmiş izlenimi veriyor. Özgür Özel; “genç ve kadın” olgusunun CHP'de ilave yarar oluşturacağı kanaatinde.

Geniş çaplı uygulama sebebiyle siyaseten pek alışılmadık bir kumar oynuyor. Yanılırsa, muhalefeti mutlu etmiş olur. Böyle bir ihtimal var mı?

Özgür Özel tarafından da ifade edilen anketlere göre, Büyükşehir’de AK Parti adayı ile fark sadece birkaç puan. 2019 seçimlerinde CHP adayı Ak Parti adayından 20 puan daha fazla oy alarak seçilmişti. O seçimde AK Parti ile MHP yine ittifak halindeydi. CHP'yi ise İyi Parti ve şimdiki ismiyle DEM Parti destekliyordu. Şimdi her iki parti de kendi adayları ile seçime giriyor. Anketlere göre kararsız sayısı hala yüksek. Kararsız seçmen içinde CHP’nin payının yüksek olduğu söyleniyor. Cemil Tugay, iyi eğitimli, Karşıyaka Belediye Başkanlığı tecrübesi olan, zeki ve humor duygusu yüksek bir kişi. Aday gösterilmesi sürpriz olarak görüldü. Bu sebeple hem örgüt hem de CHP seçmen nezdinde giderek azalsa da sindirileme güçlüğü yaşadı. Yanı sıra, Tunç Soyer'e yönelik bir mağduriyet algısı da tam sönümlenmiş değil. Bu dezavantajlara bir de rakip partinin şimdiye kadar gösterdiği en iyi aday profili eklenince, haliyle seçim “başa baş” durumuna gelmiş gibi duruyor.

Hamza Dağ bir başka uzun yazının konusu. Özgür Özel’in ülke geneline dair seçim karnesi de merakla bekleniyor. Kendisine sorulan soruya verdiği yanıt şöyleydi; “Bir ilkokul öğretmeni mayıs ayı başında bir okula atanır ve mayıs sonunda öğrenciler okuma yazmayı henüz sökememişlerse, sorumlu bu öğretmen midir?”

Anlaşılıyor ki olası bir seçim başarısızlığının faturası Özgür Özel tarafından geçmiş döneme ihale edilecek. Pek tabii söz konusu tercihler bir seçim başarısına da dönüşebilir. Her iki halin de kapsamlı ancak farklı siyasi sonuçları olacağı şimdiden öngörülüyor.

Yazının Devamını Oku

Robotsun sen robot kal

17 Mart 2024
“YAPAY Zekâ” olgusu sıradan insanları pek ilgilendirmeyen bir süreç. Oysa teknolojideki atılımlar bir süre sonra hayatımızın tam ortasında yerini alıyor. “Bilgi” denilen kavram insanlık tarihi boyunca biriktirilen her bir verinin bütünlüklü değerlendirilmesiyle, müthiş teknolojik devrimlere yol açıyor. Yapay zekâ da böylesi bir imkânı sağladığı için çok önemli.

 

 

Bu teknolojik devinim sürekli kapasitelerini katlayarak insanlığa bambaşka ufuklar açıyor. Gelişmeler o denli hızlı ki, robotların karar üretme yetkinliği artık insanlığa ihtiyacın kalmayacağı tehlikeli zamanları işaret ediyor. Bu durum bilim insanlarında dahi endişeler oluşturmaya başladı. Bu sebeple makinelerin fişlerinin çekilmesi uygulamaları görülüyor. Bu denli hem ürkülen hem kutsanan ve nerede ise insan zekasını değersizleştiren bu olgu acaba bu denli saygıyı hak ediyor mu?

Çağımızın en bilinen anarşist düşünürlerinin başında gelen Noam Chomsky “O kadar da uzun boylu değil.” diyor. Chomsky; “insan zihni Chat GPT ve benzerleri gibi, bilimsel bir soruya en uygun cevabı elde etmek için, binlerce verinin beslenmesi ile çalışan “açgözlü bir istatistik makinesi değildir” diyor. Sözlerine devamla; “Aksine, insan zihni sınırlı miktarda bilgi ile çalışan, şaşırtıcı derecede verimli ve zarif bir sistemdir. Oysa yapay zekâ programları bir “intihal” yazılımıdır. Çünkü hiçbir şey yaratmıyor, var olan sanatçıların eserlerini kopyalayıp, telif hakkı kanunlarından kaçacak kadar modifiye ediyor” diye ilave ediyor.

Avrupalı sömürgecilerin Amerikan Yerlileri’nin topraklarına çökmesinden sonra kaydedilen en büyük “fikri mülkiyet hırsızlığı” olarak gördüğünü, ifade ediyor. Neticede Chomsky gibi düşünürler, insanlığın; teknolojik gelişimlerin yarattığı parıltıdan gözlerin kamaşıp bir hayranlık budalasına dönüşülmesine” itiraz ediyorlar. Bir anlamda insanoğlunun “eşref-i mahlukat” onuruna sahip çıkıyorlar.

İnsan aklı ve muhakemesinin daima bir adım önde olacağına dair kanaatlerini belirtiyorlar. Final tahlilde Chomsky diyor ki; “endişeye mahal yoktur, robot, robotluğunu bilecektir.”

Yazının Devamını Oku

Değerler çürüyor

9 Mart 2024
BU ülkede siyasi planda demokratik değişim topyekün bir zihinsel ve sosyolojik silkinme meselesidir.

 

Toplumun değerleri bireylerin dar ve kısır menfaatler üzerinde şekilleniyorsa, çözüm kısa vadede olamaz.

Siyasi partiler zaman zaman “değişim şekerini” dile getirirler.

İnsanların ancak bir kısmı bu söylemlerden etkilenir.

Esasında “değişim” denen şeyin, kısa zamanda kişilere ilişkin ve onlarla sınırlı olduğu anlaşılır.

Zira mevcut düzenin çarpık ruhu, karar verici konuma ulaşılınca ötesine devreyi kapatır.

Artık mührü ele geçirenler ve onlardan sebeplenenlerin zamanları gelmiştir.

Geniş halk kitlelerinin “kırık” beklentileri ise, başka baharlara kalır.

Yazının Devamını Oku

Adaylar sahada

3 Mart 2024
ESİAD’ın 36. Yüksek İstişare toplantısında Büyükşehir Belediye Başkan adayları Hamza Dağ ve Cemil Tugay’ı dinledik. Açılış konuşmasında YİK Başkanı sıfatıyla yaptığım konuşmayı aşağıda sunuyorum.

 

ESİAD’ın 36. Yüksek İstişare toplantısında Büyükşehir Belediye Başkan adayları Hamza Dağ ve Cemil Tugay’ı dinledik. Açılış konuşmasında YİK Başkanı sıfatıyla yaptığım konuşmayı aşağıda sunuyorum.

Değerli Hazirun;

Bu güzel gökyüzü altında, Akdeniz güneşi bizlere şifa olurken, cemrelerin arka arkaya düştüğü bahar başlangıcında, demokrasinin bu ılık ikliminde, ne mutlu ki bizlere yerel yöneticilerimizi seçmek üzere bir keyifli süreç yaşıyoruz. Sayın Büyükşehir Belediye başkan adaylarımız Sn. Hamza Dağ ve Sn. Cemil Tugay’la kentimize dair projelerini dinlemek için bir araya geldik. Öncelikle belirtmek istiyorum ki, İzmir sivil toplum kuruluşları, 4,5 milyon nüfusa ulaşmış kentimizin sorunlarına ilişkin, on yıllardır, nerede ise gök kubbede söylenmedik, araştırması yapılmadık, seminerleri düzenlenmedik, öneri raporlara bağlanmadık çalışmalar bırakmamıştır. Böylesi bir birikimin İzmir'de yerel yönetim boyutunda icraat yapacak karar vericilerin emrine amade olacağını, tüm sivil toplum kuruluşları adına, ifade etmek isterim. Tabii ki tüm çözüm önerileri temelde kaynak imkanlarına dayanıyor. Belediye bütçeleri, biliyoruz ki büyük projeler için yeterli olamıyor. Bu sebeple, geçmiş Başkanlarımızın da yönlendiği gibi, uluslararası kuruluşlardan uygun faizli ve uzun vadeli finansman temini önem taşıyor. Sayın Hamza Dağ “körfez geçiş projesi” için gerekliliğine ikna olarak “Yap İşlet Devret” formülüne işaret ediyor. Bu yöntem rahmetli Turgut Özal’dan itibaren uygulanıyor. Ancak temel kullanım şartı, sadece gelir getirici projeler için anlamlı olduğudur. Bu sebeple bahse konu yatırım nevilerinin fizibilitesinde kredi geri ödemelerinin kamuya ilave yük getirmemesi esasına dayandırılması gerekir. Yanı sıra, her yatırım bir ölçüde tabiatın istismarı demektir. Ancak artan nüfus da iş-aş ister. Bu sebeple yatırım kararları bu iki oksimoron unsur arasında makul ve rasyonel dengeyi gözetmek durumundadır. Bu anlamıyla “flamingolarımız” ve “kuş cennetimiz” çok kıymetlimizdir sevgili Başkanlarımız.

İzmir çok yıpratılmış bir kent. Muhteşem tabiatına çok hoyrat davranmışız. Körfezimizi temiz tutamamışız, tarihsel dokusunu koruyamamışız. Kötü yapılaşmalarımız şimdilerde daha bir konuştuğumuz üzere deprem riskleri nedeniyle kâbusumuz olmuş, oluyor. Ekolojik yıpratıcılığı ekonomik faydasının çok üzerinde olan ve sorumsuz işletilen sınai tesislerine, maden işletmelerine hala kolaylıkla yeşil ışık yakıyoruz. Sevgili Başkanlar temel mottomuz, “koruyarak gelişme” olmalı. Hiç şüphesiz yatırımlar olacak, ancak insanlık alemi ve çocuklarımıza olan sorumluluğumuzu da hep ön planda tutmalıyız. Tüm değerli adaylara bir ricamızı iletmek isterim. Tıpkı 70-80 hatta 90'larda olduğu gibi, bir araya gelinse, sohbet ortamının yumuşatıcılığında karşılıklı vaatler, bizlerin de izleyeceği bir formatta tartışılsa, çok değerli ve geliştirici olmaz mıydı? Böylelikle bizler yönünden de net bir karşılaştırma imkânı doğacaktı. Bugün bu toplantı düzenimizde maalesef bunu başaramadık. Müsaadenizle bu husus adaylarımıza sitemimiz olsun.

Sayın adaylarımız; ülkemizin gelir dağılımı bozukluğu ve hayat pahalılığı dar gelirli insanlarımız açısından kavurucu bir sıkıntıya işaret ediyor. Lütfen, sosyal belediyecilik anlayışını, akut ihtiyaç gösteren yatırımların hemen yanında, tutunuz. Bu salonda bulunan herkes böyle bir anlayışı gönülden destekleyecektir.

Değerli adaylar, ülkemizin genel anlamda kangren olmuş bir hastalığından söz etmeden geçemeyeceğim. Siyaseti meslek edinmiş ve kamu imkanlarından yararlanarak geçimini bu esas üzerinden temin etmeye çalışan her seviyedeki insanları, mümkünse belediyemizden temizlemeye çalışın. Zira, şeffaf belediyecilik kamu vicdanında çok önem taşıyor. Sizlere olan sevgi ve saygımız bu konularda hassas davranılması halinde daha da artacaktır.

Diğer bir önemli husus da şu; Bu kentin en büyük organizasyonunu yönetecek kişiler olarak sizler, üst düzey yöneticilerinizi seçerken, siyasi yol arkadaşlığını tek kriter olarak almayın, yanı sıra; ahbap ve akraba kayırmacılığına lütfen geçit vermeyin. Liyakat hep en önemli tercih sebebiniz olsun. Buna riayet edilmediği haller, dışarıdan bakıldığında o kadar açık anlaşılıyor ki, bu durum tüm İzmirlileri derinden yaralıyor. Halkımız, doğal olarak sizlerden iyi hizmet bekler. İyi hizmet, pek çok unsurun yanında vurguladığımız gibi finansman ve genel bütçe imkanlarıyla doğrudan ilintili. Bu sebeple “merkezi hükümetimizle” ilişkilerin iyi tutulması çok önem taşıyor. İzmir belirli ölçülerde bu durumun handikaplarını yaşadı, yaşıyor. Ülkemizin toplam kaynaklarından İzmir'e ayrılacak pay konusunda, sayın adaylar “alacağımız var.” İster iktidar ister muhalefet adayları kazansın, bu konuda doğru iletişimin kurulması ve faydanın temini bu kentte yaşayanlar açısından, kent konforumuz itibariyle hayati ölçüde kıymetlidir.

Yazının Devamını Oku

Çekişmeli bir seçim

25 Şubat 2024
YEREL seçimlere bir aydan biraz daha fazla zaman kaldı. Artık adayların kendilerini anlatmaları için en yoğun süreçler.

AK Parti Büyükşehir adayı Hamza Dağ ön alarak Şubat ortasında projelerini açıkladı. İYİ Parti adayı Ümit Özlale çok önceden adaylığını açıklamış olmasının avantajı ile, ilçeler dahil her yere giderek vaatlerini anlatıyor. CHP adayı Cemil Tugay, seçildiği taktirde, henüz açıklanmayan, ancak kapsamlı olduğu söylenen projeleri yanında, halef-selef ilişkisi içinde olacağı Tunç Soyer’in başlamış yatırımlarını da sahiplenme imkanına sahip. DEM Parti Akın Birdal’ı aday olarak açıkladı. Önemli bir insan hakları savunucusu olan Akın Bey belirli kesimler nezdinde oy potansiyeli taşıyan bir kişilik.

İzmir, AK Parti iktidarı süresince “CHP’nin kalesi” olmuştur. 2019 seçimlerinde yüzde 58 oy alarak yüzde 20 farkla seçimi kazanmıştı. Ancak bu defa İYİ Parti ve DEM’le ittifak ilişkileri içinde değiller. Bu seçimde CHP yeni yüzlerle Büyükşehir ve 30 ilçede seçmenlerin karşısına çıkacak. Bu tercihlerin sandıkta nasıl karşılık bulacağı heyecanla bekleniyor. AK Parti; Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri kazanmış olmanın rahatlığı ile sanki yerel seçimlerde “kutuplaştırıcı” siyasetten uzak duruyor. Bu durum CHP’li seçmenlerin zihinlerini ideolojik angajmanlardan bir ölçüde sıyıracaktır. Dolayısıyla adayların ikna güçlerinin daha bir belirleyici olacağı bir seçim dönemi yaşanacak gibi duruyor. Ak parti adayları geçmişte gergin siyasetin kendilerinin yararına olmadığının da bilincindeler. O sebeple ön yargıları silmek için bir çaba içindiler. Kaldı ki Hamza Bey güleryüzlü bir kişiliğe sahip. Yaklaşık 15 gün önce İntegral Araştırma Kurumu’nun yaptığı bir anket çalışmasında CHP ve Ak Parti’nin oy oranları başa baş çıkmıştı. Henüz 30 ilçe ile ilgili anketler yayınlanmadı. Ancak oralarda da çekişmeli bir seçim yaşanacağı söyleniyor.

İzmir İş dünyası da bu durumun farkında. Ege Sanayi ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) mutad olduğu üzere Büyükşehir AK Parti ve CHP adaylarını konuk edecek. Bu çerçevede 28 Şubat Çarşamba günü Swiss Otel’de Hamza Dağ ve Cemil Tugay’la bir araya gelinecek. Adaylar, diğer SİAD’lar ve Oda’lar tarafından da muhtemelen ağırlanacaklardır. Şayet seçim öngörüldüğü gibi tarafların birbirlerine yakın oranlarla sonuçlanırsa, bu durum Belediye Meclisleri’nde de tek taraflı hakimiyetin son bulacağı manasına gelir. Bugünün fotoğrafı bu.

Ancak siyasette 1 gün bile uzun zamandır. Taraflardan birisinin umulmadık bir hatası seçmen oylarında ciddi dalgalanmalara yol açabilir. İzmir, CHP açısından hep garanti olarak görülen bir seçim bölgesiydi. Esasında bu defa çekişmeli bir izlenim olması, beraberinde rekabeti arttırıyor. Bağlı olarak yaratıcı projeler ve vaatler çoğalıyor. Bu durumdan da, hiç şüphesiz İzmirliler kazançlı çıkıyor.

Yazının Devamını Oku