Sanatsız kalan bir milletin…

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün o veciz sözü geldi aklıma İstanbul Caz Festivali’nin yirmi beşinci yılına özel verilen davette.

Haberin Devamı

İKSV’yi içinde barındıran şahane ötesi Nejat Eczacıbaşı Binası’nın müdavimi bol mekanı Salon’da, İstanbul’u İstanbul yapan Caz Festivali’nin aziz hatırasına da tanıklık ettik o hazırlanan arşivlik videoda. Kendimi de, gençliğimi de gördüm o video-filmde. Kendimi Açıkhava Sahnesi’nin en önündeki taşa oturmuş konser izliyor görünce açıkçası hiç de şaşırmadım.

Sanatsız kalan bir milletin…

Azılı bir caz festivali takipçisiydim o zamanlar. Ne yıllar, ne konserler geçmiş be gerçekten de. Yaz tatillerimizi festival programına göre ayarladığımız şahane gençlik yıllarımızdı. Bir gece Açıkhava’da, diğerinde Esma Sultan’da, bir başka gece Sepetçiler Kasrı’nda insanın aklını uçuran, ruhuna ruh katan konserlere tanıklık ediyorduk. Dolu dolu zamanlardı. Son yıllarda yaşadığımız, kenti saran bu kuraklıktan eser yoktu. Güvenlik sorunumuz yoktu herşeyden önce. Dünyamız yine de farklı, güzel bir dünyaymış. Her neyse!

Haberin Devamı

İSanatsız kalan bir milletin…

NİCK CAVE GELİYOR, DAHA NE OLSUN!

İKSV, İstanbul Caz Festivali yine yaptı yapacağını ve 25. yılında bombayı patlattı adeta. Festivalin en sürprizini daha fazla kendilerine saklamayıp açıldılar bizlere. İşte o esrarengiz isim Nick Cave! Müzik kariyerinin kırk beşinci yılındayken bile hemen hemen bir çok sanatçıya ilham vermiş, idol olmuş Avustralyalı şarkıcı, söz yazarı, besteci, senaryo yazarı, şair ve aktör Nick Cave.

Bizlerin yıllardır heyecanla beklediğimiz ve yeniden canlı canlı izleyebileceğimiz Nick Cave ve grubu The Bad Seeds ( ya da Türkçesiyle Nick Cave ve Kötü Tohumlar). Dedim ya müzik kariyerinde kırk beş yılı deviren Nick Cave’e sahnede post-punk’ın yaşayan en önemli temsilcileri eşlik edecek. Kaçırılmayacak bu konser festivalin yirmi beşinci yılına çok özel olarak 10 Temmuz 2018 ‘de Küçük Çiftlik Park’ta olacak. Biletlerin de 26 Ocak'ta satışa çıkacağını hatırlatayım. Ne diyelim. Helal olsun diyelim bir kez daha.

Haberin Devamı

Sanatsız kalan bir milletin…

PELİN OPCİN’LE GURURLANDIK

Bu arada son derece gurur verici bir haber var gündemimizde. 2005 yılından bu yana İstanbul Caz Festivali Direktörlüğü görevini şahane bir şekilde yerine getiren Pelin Opcin, 1 Şubat 2018 itibariyle dünyanın en kapsamlı caz festivallerinden saygın ötesi Londra Caz Festivali’ni düzenleyen Serious’ın Programlama Direktörü olarak yeni görevine başlayacak. Opcin, 25. İstanbul Caz Festivali tamamlanıncaya dek İKSV’deki görevini eş zamanlı olarak yürütmeye devam edecek. Alkışlarımız senin için Pelin Opcin. Başarılar sana… Ne diyelim. Allah, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı’nın ve Şakir Eczacıbaşı’ndan binlerce defa razı olsun. Ruhları şad olsun.

Haberin Devamı

SADECE BİR STEAKHOUSE DEĞİL SCARLET

Sanatsız kalan bir milletin…

Sadece İstanbul, Ankara, İzmir değil Kayseri’den Erzurum’una kadar yayılan ve aslında günümüzde ‘moda mekanlar’ olan bildik, tanıdık steakhouselara hiç benzemiyor. Bildiğiniz ‘şehir kulübü’ tabirine uygun bir konsept. Bence şahane olmuş. Yemeğinizi ya da etinizi yiyip hadi eve ya da eğlenceye demiyorsunuz, diyemiyorsunuz çünkü barı, özgün kokteylleri ve DJ performansı buna izin vermiyor. Yemeğe gelmesen de ‘takılmak’ için bile birebir. Bu yüzden bu konsept İstanbul kent ve gece hayatına farklı bir soluk getiriyor. Etiler’deki Scarlet Steakhouse’un mimarisi de son derece modern. Sanırsın ki Londra’da, New York’ta, Kaliforniya’dasınız. Zaten bir buçuk yıl boyunca Amerika’yı baştan aşağı dolaşıp mekanları inceleyip notlar tutmuş, vizyonunu genişletmiş mekanın her şeyi diyebileceğim kaptan koltuğundaki Süleyman Dilek’in konsepti oluşturma hüneri içeri girer girmez hissediliyor. İki yüz kişi aynı anda yemek yiyebiliyor. VIP odalarında toplantılar ve hatta altın, dolar günleri bile düzenlenebiliyor. Ben Brezilya dönerine ve antibiyotik denilen ilik shotuna bayıldım.

Haberin Devamı

SCARLET ’LERİ, SCARLETT JOHANSSON AÇACAK

Sanatsız kalan bir milletin…

Scarlet, yakın zamanda da yurtdışına açılacakmış. İlk hedef Doha. Çünkü arkalarına Katarlı bir yatırım şirketini almışlar. Doha’nın ardından Londra ve Paris. Bir buçuk yıl içinde bu üç önemli merkezde restaurantlarını görebiliriz. Sonraki hedefse tabii ki New York. Mekan ismi de et lezzeti konusunda dünya markası olma yolunda önemli bir avantaj. Hatta dünyaca ünlü seksi yıldız Scarlett Johansson hanımefendinin restaurant-şehir kulüplerinin açılışlarını yapacak olması zaten olayı bitiriyor aslında. Büyük sükse yaparlar açıkçası. Ve açıkçası şu ki ıskanamayacak bir gerçek var aslında. Arkanıza milyonluk, milyarlık yatırımcıları alıp her yerde mekanın en güzelini, en şöhretlilerce de açarsınız. Bunda bir sıkıntı yok. Ancak aslolan mekanı mekan yapan o lezzeti kaybetmemek! İşte Scarlet de etinin tadını, lezzetini kaybetmediği sürece memleketin adını gururla dünyanın dört bir yanına götürür. Hadi afiyet olsun.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları