2018 Öngörüleri – III

Ve sohbet serimizin son konuğu Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için en çok çalışan ve en saygı duyulan isimlerinden biri olan Joachim Behrendt.

Haberin Devamı

15 yılı aşkın bir süre içinde Türkiye’de önce Nexum Boğaziçi’ni kuran, sonrasında da BIC Melek Yatırım Ağı’nın kurucularından olan Joachim’in bir ayağı bugünlerde Berlin’de, yatırımcısı olduğu girişimlere uluslararası imkanlar da yaratmaya çalışıyor. Buyrun keyifli sohbetimize.

1- 2018 yılı için en çok hangi teknoloji ve inovasyonlar için heyecan duyuyorsunuz?
Son zamanlarda Berlin’de katıldığımız birkaç teknoloji ve girişimcilik konferansına bakarsak, blockchain teknolojisi kullanarak finansal işlemleri gerçekleştiren (yalnızca kripto para birimlerinden ve ilgili spekülasyonlardan bahsetmiyorum) ya da yapay zeka ve makine öğrenimi temelli ürün ve servisleri olan girişimler dışında, farklı bir odağa sahip yeni işler bulmak neredeyse imkansız. Bu teknolojilerin önümüzdeki 20 yıl içerisinde dünyayı tahminlerimizin de ötesinde şekillendireceğine inanıyorum. Bu günlerde yeni fikir arayışında olan girişimcilere verebileceğim tek tavsiye, söz konusu teknolojileri anlamaları ve bu gündemle yeni niş pazarlarda yaratabilecekleri erken çözümlere odaklanmaları yönünde olacaktır.

Haberin Devamı

2- Start-up’larda bazı kişisel başarılar görüyoruz fakat genel etki hala kısıtlı. Türkiye girişimcilik ekosisteminin başlıca sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Son yıllarda oldukça muhteşem başarılar gördük ancak neredeyse hepsi 10 yıl önce e-ticaretin gelişmesi esnasında kök salanlar arasından çıktı. O dönemde bu pazar, Türkiye’nin genç ve teknik açıdan yeterli nüfusu, mükemmel internet, lojistik ve elektronik ödeme sistemleri altyapılarının desteğiyle gelişti ve en sıcak pazarlardan biri haline geldi.

E-ticaret dalgasının ardından, pek çok girişimin uluslararası alanda tanınmasını sağlayamadık. Türkiye’de gördüğümüz girişimlerin büyük çoğunluğu; B2B’den ziyade B2C (son tüketici) iş modelinde olan ya da pazar yeri yaratarak global anlamda başarıya ulaşan yabancı girişimleri, yetersiz finansman ve başa baş noktasına ulaşması güç olan problemli iş modellerine rağmen kopyalamaya çalışıyordu. Türkiye’de hala keşfedilecek çok sayıda niş pazar alanı olsa da, bir girişimci olarak B2B iş modellerine odaklanmanız halinde, gerçek bir müşteri problemini ortadan kaldıran inovatif bir çözüm yaratarak çok daha başarılı olabilirsiniz. Hali hazırda büyük oyuncuların yer aldığı ve devasa pazarlama harcamalarını zorunlu kılan ya da finansal geri dönüşün uzun zaman alacağı pazarlardan uzak durmanızı tavsiye ederim.

Haberin Devamı

3- Son olarak Türkiye’deki yeni teknoloji girişimcileri için sizden birkaç cümle alabilir miyim?
Benzer gelişmişlik düzeyindeki diğer ülkelere kıyasla, pek çok Türk girişimci işin başındayken globalleşmekten uzak ve içe dönük bir bakış açısına sahip. Global bakış açısı, kendi ülkeniz ve diğer hedef ülkeler için geçerli olan sağlam bir pazar bilgisiyle (yalnızca google aramalarından bahsetmiyorum), ilgili pazarlardaki uluslararası rakiplerle nasıl rekabet edeceğinizi biliyor olmakla başlar, net bir odakla, müşterilerinizi açıkça anlamak üzere geliştirilen etkileşimler ile devam eder ve hem kendi aralarında hem de yatırımcılarla İngilizce iletişim kuran uluslararası kuruculara sahip olmakla son bulur. Hayata geçirmek en önemli şeydir, fikrin kendisi en iyi ihtimalle beş haneli bir tutara sahip olabilir. Girişim de bir işletmedir ve başarılı olması için diğer işletmeler gibi profesyonelce yönetilmesi gerekir. İnovatif olmak çok zor bir iştir ve kötü yönetim ve uygulamaları uzun süre boyunca telafi edebilmesi asla mümkün değildir.

Son olarak en önemli noktalardan birisi, girişiminizi potansiyel yatırımcılar, üniversite hızlandırıcıları ya da herhangi bir girişim teşviği için değil, pazar için yaratın. Tüm bu fonlar ve destekleyici yapılar, iş fikrinizin ekonomik ve finansal açıdan başarılı olması için birer araç olmaktan öteye gidemezler.

Haberin Devamı

Joachim’e katkıları için çok teşekkürler.

Yazarın Tüm Yazıları