Nerede o eski bayramlar?

SEVGİLİ GÜNGÖR Uras’ın ne çok seveni varmış.

Haberin Devamı

Sosyal medyaya bakıyorum, şu ya da bu şekilde Türkiye’nin dört bir yanında o kadar çok insana değmiş ki.

Dün sabah Gaziantepli gazeteci arkadaşım Aykut Tuzcu ile konuşuyorum.

“Güngör Uras ile Gaziantep’te sohbet etmiştik. Son derece mütevazı, candan, samimi bir dost gibiydi. Yazılarını kaçırmazdım. En karmaşık konuları tereyağından kıl çeker gibi anlatırdı” diyor.

Ne güzel özetlemiş Aykut Tuzcu.

Profesör unvanına asla rağbet etmeyen Güngör Uras’ın en önemli özelliklerinden biri mütevazı olmasıydı.

Bilgili, meraklı, araştırmacı, istikrarlı gibi saymakla bitmeyecek sayısız özelliği vardı ama bence en önemlisi kibir denen şeyin hiç yanına uğramamış olmasıydı.

Herkesi kucaklayan bir yanı vardı.

Sohbet ederken kolunuza girer, soru sorar, dinler, fikrini söylerdi.

Haberin Devamı

Her şeyi okur, yazınızı beğendiği zaman hiç üşenmeden telefona sarılırdı.

Eminim pek çok meslektaşa aynısını yapardı.

Bugün bayramın ikinci günü, Bebek Camisi’nden uğurlayacağımız Güngör Uras özellikle bayram yazılarına pek önem verirdi.

Bayram öncesi mutlaka Mahmutpaşa, Laleli, Eminönü’de çarşıları gezer esnafın, tüketicinin,  özellikle “Ayşe Teyze”nin  nabzını tutardı.

Ne olursa olsun yazılarını hiç aksatmayan (son yazısı 10 Ağustos tarihli) Güngör Uras’ın anısına Temmuz 2015 tarihli, “Nerede o eski bayramlar” başlıklı,  güncelliğini kaybetmemiş  bayram yazılarından birini şuraya bırakıyorum:

Nerede o eski bayramlar
Güngör Uras

Nerede o eski bayramlar

İstanbul’da “piyasada bayram canlılığı yok”. Mahmutpaşa’da, Laleli’de, Fatih’de, Üsküdar’da, Bakırköy’de, Kapalıçarşı’da  “olması beklenen” hareket yerine, durgunluk dikkati çekiyor.
Konuştuğum işyeri sahipleri, işportacılar durgunluğun nedeni olarak farklı şeylerden söz ediyorlar. ”Cebinde parası olan yaz tatiline gitti. Şehirde kalanların parası yok. İşler bundan durgun” diyenler var. “Halkın gelirinden çok borcu arttı. Bu nedenle para harcayacak gücü kalmadı“ diyenler var. “Bayram alışverişi adeti giderek unutuluyor” diyenler var.
Bizde piyasalar Ramazan ve Kurban bayramları öncesi canlanır, hareketlenir. Dayanıksız ve dayanıklı tüketim mallarında bayram öncesi satışlar artar.

Adetler unutuluyor
Anadolu’da eski alışkanlık vardır. Ailenin giyecek ihtiyacı bayram öncesi karşılanır. Bunun için yeni giysilere “bayramlık” denilir. Evin masası, sandalyesi, koltuğu, halısı yenilenecekse bayram öncesi yenilenir. Beyaz ve kahverengi eşya kullanımı başlayınca da, buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi dayanıklı tüketim maddelerinde de bayram öncesi satın alma alışkanlığı oluştu.
Bu alışkanlıklar büyük şehirlerde unutuluyor. Küçük yerleşim bölgelerinde devam ediyor.
Önemli olan halkımızın zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde ve de insanlık onuruna yakışır düzeyde bir yaşam sürdürmeleri için gerekli ölçüde gelire sahip olmaları.
Halkın geliri olacak ki, harcayabilsin. Harcama olacak ki, piyasa canlanabilsin. Piyasa canlanacak ki, canlı talebi karşılamak için üretim artsın. Üretim artacak ki, insanların iş ve aş derdi olmasın.

Haberin Devamı

Halkın geliri kıt
Piyasada bayram canlılığının olmamasında, (1) Halkın alımlarını bayram önceleri yapma alışkanlığının gevşemesinin etkisi var ama (2) Piyasanın Anadolu deyimi ile “geberik” halde olmasının ana nedeni halkın gelir düzeyinin düşüklüğü.
Halkın gelir düzeyi düşük derken, halkın tamamının gelirinden söz edilmiyor. Ülkede yaşayan 75 milyonun 15 milyonu toplam milli gelirin yüzde 45’ini aralarında paylaşırken, 15 milyon milli gelirden sadece yüzde 7 dolayında pay alıyor. Alt gelir grubundaki 45 milyon milli gelirden sadece yüzde 33 pay alabiliyor.
İşte onun için “halkın harcayacak parası yok da piyasada hareket yok“ denildiğinde sözü edilen piyasa alt gelir grubunun alışveriş ettiği piyasa. Öbür piyasada, Mercedes piyasasında, milyon dolarlık yazlık ve kışlık rezidans piyasasında, futbolcu ve manken piyasasında işler “tıkırında”(!)

 

 

Yazarın Tüm Yazıları