Yüzde 108 artan dış ticaret açığı ve yeni Fed başkanı

YENİ Başkan Powell’ın kongredeki ilk konuşması, Fed’in piyasaların beklediğinden daha atak olacağına işaret ederken, kurlarda yeni bir hareketi başlattığı da söylenebilir.

Haberin Devamı

Dün açıklanan ocak ayı dış ticaret rakamlarıyla Fed’in yeni tavrını birlikte düşündüğümüzde ise Türkiye açısından işlerin zorlaşmaya başladığını söylemek mümkün.

Dün açıklanan resmi verilere göre 2018’in ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla Türkiye’nin ihracatı yüzde 10.7, ithalatı yüzde 38 arttı. Ocakta ihracat 12 milyar 457 milyon, ithalat 21 milyar 524 milyon dolar olurken, bir aylık dış ticaret açığı ise yüzde 108.8 oranında artarak, 9 milyar 67 milyon dolar olarak gerçekleşti.

“İhracatta rekorlar kırmaya devam ediyoruz” diyen bakanlar, ithalat ayağına pek değinmek istemezler. Bence ocak ayı dış ticaret rakamları artık bakanların bile ihracattan sevinemez hale gelmesine yol açabilir. Bir ayda 9 milyar dolar açık çok büyük bir rakam ve sürdürülebilir olmadığı açık. 

Haberin Devamı

Buna bakarak ocak ayı cari açığının 6.5 milyar dolar civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Bir başka açıdan ise ocak sonu itibariyle 12 aylık cari açık rakamının 51 milyar doları aşması bekleniyor.

Bu rakamlarla, Powell’ın konulması sonrası küresel piyasalarda oluşan yeni havayı birlikte düşünürsek, bu rakamların sürdürülemeyeceği zaten kesin  bir şekilde ortaya çıkıyor. Küresel piyasalar bu yıl, her ne kadar 4’e ihtimal verenler olsa da, bu yıl Fed’in 3 kez faiz artırımı yapmasını bekliyordu. Powell’ın konuşması sonrası bu yıl 4 kez faiz artırım yapacağı daha kuvvetli bir şekilde bekleniyor. Belli ki mart ayındaki toplantıya kadar çıkacak verilere de bakılarak, önümüzdeki haftalarda 4 kez faiz artırımı kesin olarak fiyatlanmaya başlayacak. Dün piyasalardaki tedirgin tavır da henüz tam fiyatlanmadığını gösterdi.

BÜYÜME ETKİLENECEK

Peki, Türkiye’nin ocak ayı ithalatı ve dış ticaret açığı neden bu kadar yüksek geldi, neden sürdürülebilir değil? Çeşitli nedenler var. Rakamlara bakılarak önümüzdeki dönemde yatırım, üretim ve iç talebin, dolayısıyla  büyümenin canlı seyredeceği yorumları rahatlıkla yapılabilir.

Ancak şu noktayı görmemiz lazım; belki birkaç ay daha devam ettirse de, Türkiye ocak ayındaki kadar ithalat yapmaya devam edemez. Dolayısıyla ithalat bağımlılığı kesin olan ihracatı da bu şekilde sürdürme imkanı yok. Ocak ayı belli ki sıra dışı bir aydı, zaten bu kadar olmaz diyebilirsiniz.  Şu kadarını söyleyeyim; Türkiye ne kadar isterse istesin, ne yaparsa yapsın bu kurlarla zaten bu rakamları devam ettiremez.

Haberin Devamı

Bir başka deyişle ithalat da ihracat da bu döviz fiyatlarıyla sürdürülemeyeceği için, Türkiye, hükümetin beklediği büyüme rakamlarına da ulaşamaz.

Düşünün; zaten geri ödeme için bir o kadar döviz bulmanız gerekirken, ayda 9 milyar dolar sadece dış ticaret açığının finansmanı için de ek döviz kaynağı bulmanız gerekecek. Bu doğal bir süreç; bu kadar dövize ihtiyacınız var ve kaynak yoksa fiyat yani kurlar yükselecek. Kurlar yükseldikçe talep azalmaya başlayacak, zincirleme olarak yeniden büyüme oranlarını düşürmek zorunda kalacaksınız. Hükümet bu yapıyla istediği hedeflerin çeliştiğini yine anlayacak. Seçim var bunu zorlayalım derse, o zaman da başka şeyler olacak.

Haberin Devamı

Türkiye’nin bu gelişmelerden bağımsız yüklü ceza ve yaptırım riski ve jeopolitik risklerle karşı karşıya olduğunu unutmayalım. Tüm bunlardan bağımsız, zaten son dönem zaten yeniden olumsuz ayrışma yaşamaya da başladı.

Özetle; Türkiye’nin 2018 yılı mali dengesi, ihracatı, üretimi, tümüyle büyümesi için dün yaşananlar hiç de olumlu sinyaller değildi.

Yazarın Tüm Yazıları