Merkez faiz arttırmasa da büyüme düşüyor

DÜN açıklanan dış ticaret verileri, temmuz ayında açığın azaldığını gösterdi. İthalat verilerinin detaylarına bakıldığında büyümenin daraldığı, yatırımlar, üretim ve iç talep açısından olumsuz bir tablo çizdiği görülüyor. Bunun vergi gelirlerine olumsuz yansıması da önümüzdeki aylarda olası.

Haberin Devamı

Buna karşılık bayram tatili sonrası yeniden başlayan kurlardaki artışın, dün de devam ettiği görüldü. Bu satırlar yazılırken dolar kuru 6.4 TL’yi yeniden aşmıştı. Gerçi dün dolarda küresel çapta değer kazanımı görülüyordu ama içerideki hareketin bundan bağımsız olduğu, kurlardaki artış trendinin devam ettiği konusunda herkes hemfikir. Bu nedenle de piyasalarda Merkez Bankası’nın faiz oranlarını arttırması beklentisi giderek artıyor.

Kurlardaki artışın hem içeride alınamayan kararlar hem de uluslararası ilişkilerdeki olumsuz gelişmeler nedeniyle hızlandığı bilinirken, teknik olarak bakıldığında da piyasa faiz oranları ile Merkez Bankası faiz oranları arasındaki farkın açılmaya devam ettiği gözleniyor. Bu nedenle Merkez Bankası’nın mutlaka faiz arttırması gerektiği görüşüne piyasalardaki hemen herkes katılıyor. Daha önce yaşadığımız gibi; faiz artışları zamanında yapılmadığı için, yapılması gereken faiz artış oranı konusundaki beklentiler de giderek yükseliyor. Piyasada Merkez Bankası’nın en az 2.5-3  puanlık faiz artırımı yapması gerektiğini savunanlar olduğu gibi, “5 puanın altındaki artışların piyasaları sakinleştiremeyeceğini” söyleyenler de var.

Haberin Devamı

Öte yandan dün çıkan dış ticaret verileri, iktidara hakim olan “faiz oranlarını artırırsak, büyüme oranları düşer” tezini de büyük ölçüde çürütmüş sayılıyor. Hazirandan sonra temmuz ayında da ithalatın gerilemesi, hem de bunun artan petrol fiyatlarına rağmen gerçekleşmesi, ekonomideki büyümenin ciddi ivme kaybettiğinin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Bunun cari açık açısından olumlu bir yanı olduğu kesin ancak cari açığın milli gelire oranı için, milli gelir de düşeceği için, şimdiden sevinmek o kadar doğru olmayabilir. Yani asıl gösterge olan cari açığın milli gelire oranı o kadar düşmeyebilir.

DARALMA DAHA MI KESKİN OLUR?

Büyümenin düşmemesi için faiz oranlarının artırılmaması gerektiği tezi giderek zayıflıyor. Çünkü artan kurlar nedeniyle dengelerin hızlı bozulması, ekonomide büyük bir güvensizlik yaratıyor. Güven olmayınca da, faiz artmasa bile, tüketim ve yatırım talebi geriliyor. Piyasa faiz oranlarının Merkez arttırmasa bile çok yukarılara çıkması, Merkez Bankası’nın fonlama faizini arttırması nedeniyle sadeleştirmenin yeniden kağıt üstünde kalması, güven kaybında rol oynuyor, piyasaları olumsuz etkiliyor.

Haberin Devamı

Ağustos ayı ekonomik güven endeksinin bir önceki aya göre yüzde 9 oranında gerileyerek yüzde 83.9’a inmesiyle, güven kaybı dün tescillenmiş oldu. Tüketici güven endeksi 6.5 puanlık düşüşle 68.3’e, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi 96.3’e, hizmet sektörü güven endeksi 88’e, perakende ticaret sektörü güven endeksi 93.4’e ve inşaat sektörü güven endeksi 68.8’e geriledi.

Özetle; Merkez Bankası’nın faiz artırımından bağımsız olarak da, büyüme oranlarındaki düşüşün devam etmesi doğal ve kaçınılmaz bir süreç olarak görülüyor. Bir bankacının dediği gibi; iktidarın her şartta büyümenin daralacağını kabul edip, “Merkez Bankası faiz artırsa mı büyümede daha keskin düşüş olur, yoksa arttırmasa mı?” sorusuna yanıt bulması gerekiyor.Bankacıların, Merkez Bankası faiz arttırmazsa, güven bunalımı artacağı için, büyümedeki daralmanın daha keskin yaşanacağı görüşünde olduklarını söyleyebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları