Ayşegül Domaniç Yelçe

Bugün, “Merhaba Günü”

17 Nisan 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

Bodrum’a olan aşkı ile tanınan ünlü roman ve hikâye yazarımız Cevat Şakir Kabaağaçlı, 17 Nisan 1890 tarihinde, babasının valilik ve ordu kumandanlığı yapmakta olduğu Girit’ te dünyaya geldi. Mehmed Şakir Paşa ile Giritli Sare İsmet Hanım’ ın altı çocuğunun en büyüğüydü. Amcası II. Abdülhamid devri Sadrazamı Ahmed Cevad Paşa, dedesi Şurayı Askeri Dairesi Reisi Miralay Mustafa Asım Bey' di.

Ailesinin tüm fertleri sanatta yetenekliydi. Sırasıyla dünyaya gelen Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye adlı kardeşlerinden Fahrelnisa resim alanında, Aliye gravür alanında üne kavuştu; Hakkiye’ nin kızı Füreya Koral, ilk Türk kadın seramik sanatçısıydı; Fahrelnisa’ nın çocukları Nejad Melih Devrim ressam, Şirin Devrim ise tiyatrocu oldu.

Cevat Şakir, çocukluk hayatının ilk yıllarını babası Şakir Paşa’nın elçi olarak bulunduğu Atina’da geçirdi. İlköğrenimini Büyükada' da, orta ve liseyi 1907'de Robert Kolej' de tamamladı. İlk yazısı aynı yıl İkdam gazetesinde yayınlandı. Lise öğreniminden sonra, İngiltere’ de, Oxford Üniversitesi’ nde tarih öğrenimi gördü. 1913’te İtalyan bir hanımla evlenerek İtalya’ da kaldı ve resim eğitimi aldı.

İstanbul'a döndüğünde gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya başladı. Aile, 1914 yılında maddi sıkıntı içine girince, babası Mehmed Şakir Paşa Afyon’ daki Kabaağaçlı Çiftliği’ ne yerleşti. Babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir’in silahından çıkan kurşunla vurularak ölmesi üzerine, cinayet iddiasıyla yargılandı ve 15 yıl kürek cezası aldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra baş gösteren verem hastalığı nedeniyle tahliye edildi.

1925 yılına kadar geçimini haftalık dergilerde tercümeler ve özgün yazılar yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler yaparak, karikatür çizerek ve renkli dergi kapakları hazırlayarak temin etti.

Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak "Hüseyin Kenan" takma adıyla kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" başlıklı öyküsünden ötürü İstanbul İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. ‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak’ tan suçlu bulundu. Mahkeme Başkanı Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de Kılıç Ali Bey' in önerisi ile kalebent* olarak Bodrum' a sürüldü.

Ve Bodrum’ a adeta aşık oldu. Duygularını şu dizelerle dile getirdi:

“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, Sanma ki sen Geldiğin gibi gideceksin

Yazının Devamını Oku

Mavi-Yeşil Gelecek: Marmara Projesi

14 Nisan 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

AB Yeşil Mutabakat süreci ve Marmara Denizi Eylem Planı bağlamında gerçekleştirilmek üzere UNDP Küresel Çevre Fonu Küçük Hibeler Programı desteği ile Etki Çemberleri Vakfı tarafından yürütülen Mavi-Yeşil Gelecek: Marmara Projesi’nin amacı; farklı sektörlerin ve sektör oyuncularının kendi içinde bir araya gelerek birbirlerine bilgi, deneyim ve kazanımlarını aktarmaları, sektör olarak ihtiyaç duyulan sürdürülebilirlik yatırımlarına dair aksiyon planlarını oluşturmaları şeklinde belirlenmiş bulunuyor.

Proje ile, sektör kuruluşlarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma konusundaki çalışmalarını öncü bir şekilde yürütmelerine destek olunması amaçlanıyor.

Bu proje için 7 sektör çemberi kurulması planlanmış durumda: Denizcilik ve Lojistik, Balıkçılık ve Gıda, Yapı, Tekstil ve Moda, Tarım, Kimya-Kozmetik-İlaç ve Turizm.

Çemberlerin Amacı: Döngüsel ekonomi pratiklerini ve atık yönetimini sektörün AB uyum ve diğer rekabet unsurları açısından değerlendirerek, iklim krizinden kaynaklanan su kıtlığı ve diğer sorunların bertaraf edilmesi, kırılganlığın azaltılması ve dayanıklılığın artırılması için sektördeki şirketlerin kendileri için bir çerçeve belirlemesi. Burada mevzuatın getirdiği yükümlülüklerin ötesine geçerek Etki Çemberleri Vakfı’nın www.musilajsizmarmara.com sayfasında yer verilen, gönüllü akademisyen ve uygulayıcıların geliştirdiği “Yap – Yapma – Onar - Azalt” Metodolojisi’ nin sektöre uyarlanması öneriliyor. Şirketlerin gerek sektör olarak kararlaştıracakları gerekse de kendi etki alanlarında yapacakları değişimler için ilham alanı oluşturulması amaçlanıyor.

“Atık neden sandığımızdan büyük problem?” sorusuna, “Çünkü iyi tasarım ve döngüsel yaşam süreçlerinde atık oluşmuyor.” diye cevap veriyor söz konusu Vakıf ve devam ediyor. “Doğa bunun en yakın örneği. Doğada fonksiyonellik esas, hiçbir unsur atıl kalmıyor ve atık olarak gündelik süreçlerden uzaklaştırılmıyor. Biz ilgilenmek istemediğimiz konuları; ‘mış gibi’ yaparak, uzaklaştırarak ortadan kaldırdığını sanan bir türüz. Birbirimize bakarak hizalanıyor, kendi değerimizi bulmak için ‘şey’ ler alıyor, yapıyor, kullanıyor ve sonra da onları atıyoruz. Döngüsel yaşamda bu doğrusal al-yap-at mantığı yok, hayat bir başka formda devam ediyor, çeşitlilik bu şekilde yaşamı sürdürülebilir kılıyor.”

Çok yakınımızda Marmara Denizi’ nde yaşadığımız müsilaj olayında gerek evsel gerekse endüstriyel kaynaklı atıkları doğaya uygun şekilde dönüştürmek yerine Deniz’e onlarca yıldır bırakmamızın sonuçları ile karşılaştık. Denizin kendini temizlemesi tüm evsahipliği yaptığı insan ve diğer canlılar için oksijen üretmesini sağlıyor. Sağlıklı bir toplum için, kapsadığı ve beraberindeki tüm canlıların sağlıklı olması gerekiyor. Pandemide gördük ki, hepimiz iyi olursak iyileşiyoruz. Dolayısıyla insan türü ve diğer türlerin çeşitliliğini sosyal ve biyolojik olarak korumak, bütünün yüksek hayrı ve bütünsel iyilik için kendimizi yeni bir döneme hazırlıklı kılmak durumundayız. Bu dönemde daha çok afetler bizi bekliyor, çünkü tıpkı Marmara Havası’ nda olduğu gibi, artan küresel ısınma ile birlikte insan eliyle bozulmuş ekosistem döngüsünde atıklarımızın, toksinlere maruz kalan hücrelerden yoğunlaştırılarak dışarı atılarak su kolonunda biriken toksik maddelerin besin zinciri yoluyla diğer canlılara etki etmesi kuvvetli olasılık. Bunun yanı sıra canlılığını yitirerek dibe doğru çökmeye başlayan biokütlenin bakteriyel bozunmaya başlaması dip canlılarının kullandığı oksijeni de tükettiğinden, biyolojik çeşitlilik için ciddi riskler oluşturuyor.

Mikroyosun patlamalarının, insan faaliyeti kaynaklı atıkların her türlü faaliyetlerimizin sonucunda nehir, göl ve denizlere akması ve su sıcaklıklarındaki küresel ısınma kaynaklı olarak da doğanın özündeki canlılığını yakalamakta zorlandığı değerlendirildiğinde, Etki Çemberleri Vakfı; Marmara Denizi için önerilerini “yap-yapma-azalt-onar” çerçevesinde oluşturmuş bulunuyor. Bu konuların bir kısmı için halihazırda onarıcı çemberleri ile grupları içinde çalışmaya başlamış durumda. Diğerleri için de aktif ve iyi oyuncular onlarla birlikte pozitif etki odağında çalışmaya davet ediliyor. 

Etki Çemberleri Vakfı’ nın Marmara Denizi özelinde önerileri:

Yazının Devamını Oku

Rahmi M. Koç Müzesi Bayram’ ın II. Günü’ nden itibaren ziyaretçilerini bekliyor

10 Nisan 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

 

Bugün Ramazan ya da çocukluğumuzdaki adıyla Şeker Bayramımız’ ın ilk günü. Öncelikle, bu bayramı her ne ad altında kutluyor olurlarsa olsunlar; tüm okurlarımın bayramını en içten ve en iyi dileklerimle kutluyor, sevdikleriyle birlikte nice güzel bayramlar diliyorum… Ve Sizler’ i , Bayram’ a yakışır bir yazı olarak kaleme aldığım ve Siz Okurlarım’ ın da böyle düşüneceğini umduğum, köşe yazımla baş başa bırakıyorum. 

*****

Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı bünyesinde yer alan Rahmi M. Koç Müzesi; tüm ülkelere ve geçmişten günümüze tüm dönemlere ait, endüstri ve mühendislikle ilgili objelerin ve belgelerinin toplanması, ev sahipliği yapılması, araştırılması, korunması ve sergilenmesine adanmış kâr amacı gütmeyen özel bir kurum. Müze; koleksiyonlarını ve kaynaklarını, halkı bilgilendirmek, onları etkilemek; Türkiye genelinde müze ziyaretlerini yaygınlaştırmak ve endüstri tarihinin araştırılmasını desteklemek için kullanıyor.

Bu kuruluş; Türkiye'nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesi. 16 binin üzerinde objeden oluşan koleksiyonu, çocuklara yönelik eğitimleri ve atölyeleri ile kültür ve eğlenceyi bir arada sunabilen tek adres olan Rahmi M. Koç Müzesi; Mustafa V. Koç/ Lengerhane Binası ve Hasköy Tersanesi olmak üzere iki tarihi bina ile halihazırda 11 bin 250 m2'lik kapalı alana ve yaklaşık 17 bin metrekarelik açık alana sahip. Müze, salı-cuma 09.30 – 17.00, cumartesi-pazar 10.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

*****

Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergilenen Gonca Buharlı Gemisi, İngiltere’de düzenlenen Classic Boot Awards’ da halkın oylarıyla kendi kategorisinde birinci seçildi. Müze koleksiyonundaki İttir Kaktır da 2021 yılında ‘En İyi Yeni Motor Yat’ dalında, yine İngiltere tarafından birinci seçilmişti. İngiltere’deki törene katılarak ödülü alan Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, “Gonca’nın böyleprestijli bir yarışmaya katılması ve ödül alması bizler için büyük gurur. Oylamaya katılan tüm deniz tutkunlarına teşekkür ediyoruz” dedi.

*****

Yazının Devamını Oku

Plastiksiz Kaş ve Gökçeada Projesi

6 Nisan 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

Plastiksiz Kaş ve Gökçeada Projesi fikri; Etki Çemberleri Vakfı Kurucusu Aylin Gezgüç’ ün, bir tatil köyünde kendisine plastik şişede sunulan meyve suyunu içtikten sonra denize girip de plastik atıklarla karşılaşması ile ortaya çıkmış. 

Proje konusu her iki konum da Akdeniz’in bir ucundan diğerine ortak mesajı iletebilecek kendi özgün eşsizliklerine evsahipliği yapıyor. Biyolojik ve sosyal çeşitlilik, kapsayıcılık bu projede birinci öncelik. Biyolojik çeşitliliğin bütünsellik ilkesi ile korunması için geniş sahiplenme ve farkındalık gerekiyor. Bu proje farklı katmanları ile sosyal çeşitlilik ve kapsayıcılık ile çevresel destek için tasarlanmış ve hayata geçirilmiş.

Her iki destinasyon da sezonu kısa, coğrafyası zorlu müstesna noktalar. Buralarda; proje ağında yer almayan işletmelerle bu zorluklara rağmen temas yaratılmış, güvenlerini kazanıp, proje uygulayıcısı ve faydalanıcısı haline gelmelerini sağlayacak bir süreç ve takım çalışması yürütülmüş. Kaş’ ta yerel bir organizasyonun gönüllü hareketi projelendirilip yaygınlaştırılmış.

Proje, bu açıdan bakıldığında, geniş katılım için farklı paydaşları -hem proje üstlenicileri ve kurumsal destekçileri hem yerelden süreci sahiplenen işletmeler hem de uluslararası destek sağlayarak sinyal etkisi oluşturan fonların kazanımı ile- harekete geçirilmiş. Bunun da devamında; yerel işletmeler üzerinden, yerel idareler ve yerel iletişim ile farkındalık yaratılmış ve sahaya inilmiş.

Plastiksiz Kaş ve Gökçeada Projesi’ nin, sosyal-çevresel ve ekonomik açıdan sürdürülebilirlik etkisini aynı anda göstermesi büyük önem taşıyor. Etki Çemberleri Vakfı, bu üç alanı aynı anda destekleyen projelerin çoğalmasını önemsiyor. Zira bu Vakfın kuruluş amacı, bu modelleri kurgulamak ve iş birlikleri ile sahaya inmelerine destek vermek.

Vakıf, kuruluşundan bu yana geçen kısa süre içinde:

Etki Çemberleri, iş birliklerini odağına almış bir Vakıf. Birbirinin gücünden beslenen ve tamamlayıcı olarak çalışabilen modellerle gönüllülük modeline yeni bir örnek oluşturmuş. Sivil toplumun farklı birimleri, akademisyenler, yerel yetkililer, yerel halk, yerel işletmelerle, ulusal güce ve erişime sahip özel sektör liderlerini -Koton (Kaş), TPS (The Purest Solution)  ve tedarikçileri (Gökçeada)- bir arada ortak AMAÇ için çalıştıkları bir alanda buluşturmuş. Gökçeada’ da Plastiksiz Festival ve Kaş’ ta Şahika Ercümen’ le dalış etkinliği ile farkındalık ve etkileşimi artırmış.

Etki Çemberleri Vakfı, yerel mentorlar ve know how üzerinden yükselen bir bilgelikten fayda sağlamış ve bu faydaya değer katarak yaygınlaşmasına ön ayak olmuş.

Yazının Devamını Oku

Etki Çemberi Harekete Geçiriyor

2 Nisan 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

Etki Çemberleri Vakfı; sosyal, çevresel ve ekonomik meselelerin bir bütün olarak ele alınması bilinci ile, her bir mesele etrafında bir araya gelen iş birliği odağında çemberlerden oluşuyor.

Etki Çemberleri Vakfı şu üç amacı hayata geçirmek üzere kurulmuş bulunuyor:

1. Akademi, sivil toplum, kamu ve özel sektörün, bireysel bağışçılık ve gönüllüklerini katarak etki odaklı modeller ile iş birlikleri yapmasını sağlayacak modeller geliştirmek

2. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ nın (SKA-Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) hayata geçirilmesinde etki odaklı metodolojiler ile çalışmak

3. Sosyal girişimcilik modelinin; iklim, biyolojik çeşitlilik, atık krizi vb. alanlarda süreçler ve modeller tasarlayarak destek verecek paydaşlara dönüşümünü sağlamak için çalışmak

Vakfın kurulmasına vesile olan sorular ise şöyle:

Etki Çemberleri Vakfı, yukarıdaki amaçlar doğrultusunda;

Etki Çemberleri Vakfı Temmuz 2022’ de kurulmuş olmasına karşın, iki uluslararası fon desteği alarak, üç önemli projeye imza atmış bulunuyor. Bu projeleri önümüzdeki yazılarıma konu alacağım.

Yazının Devamını Oku

En önemli ekolojik sorun

17 Mart 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

İklim değişikliği geleceğimizi tehdit eden ve küresel ekonomiyi temelden etkileyen en önemli ekolojik sorun. 

2020 sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris Anlaşması, 2015 yılında Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında; iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşma. BMİDÇS 21. Taraflar Konferansı’ nda kabul edilen Paris Anlaşması' nın uzun dönemli hedefi; endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasen, küresel sıcaklık artışının 2°C'nin olabildiğince altında tutulması. Paris Anlaşması kabulü üzerinden bir yıl geçmeden yürürlüğe giren ilk küresel anlaşma. Bu anlaşma 2020 sonrası süreçte iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyo/ekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedefliyor... 

Türkiye, “Paris Anlaşması’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi” nin 6 Ekim 2021 tarihinde TBMM Genel Kurulu’ nda kabul edilmesi ile anlaşmayı kabul eden ülkeler arasına girmiş oldu. Aslında Türkiye Paris İklim Anlaşması’ nı 22 Nisan 2016 tarihinde New York’ta düzenlenen imza töreninde imzaladı; ancak Anlaşma, 7 Ekim 2021’de yürürlüğe girdi. 

İklim Haber ve Konda geçtiğimiz günlerde “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı” ile ilgili bir araştırma gerçekleştirdi. Söz konusu araştırma 14 Mart 2024 tarihinde yayınlandı. 2018’den beri her yıl iklim değişikliği farkındalığı konusunda toplumun nabzını ölçen verilere göre Türkiye’de her iki kişiden biri iklim krizi ile mücadelede asıl sorumluluğun Hükümet’ te / Cumhurbaşkanı’ nda olduğunu düşünüyor. Böyle düşünenlerin oranı % 55. Yerel yönetimler ise, %22 ile ikinci sırada geliyor. Belediyelerden iklim krizi ile mücadele konusundaki en büyük beklentiler, yenilenebilir enerji ve altyapı alanlarına yatırım yapılması. Ayrıca araştırma çalışmasına katılanların %75’ i yerel yönetimlerin iklim değişikliği için yeterli çabayı göstermediğini aktarmış söylüyor. 

İklim Haber ve Konda Araştırma tarafından Türkiye çapında 2833 kişiyle hanelerinde görüşme yapılarak gerçekleştirilen anket çalışmasında; giderek derinleşen iklim krizinin Türkiye’deki etkilerine, rekor sıcaklıklara, Ülkemiz’ de iklim değişikliğine karşı gösterilen çabaların nasıl algılandığına ve bu kapsamda neler yapılması gerektiğine odaklanıldı. Araştırmanın dikkat çeken sonuçları şöyle:

- Toplumun %36’sı yenilenebilir enerji yatırımları, diğer % 36’ sı ise seller ve yağmurlara karşı altyapı çalışması yapılmasını; iklim krizi ile mücadelede belediyelerin yapması gereken en önemli iki çalışma alanı olarak görüyor.

- Görüşülen kişilerin %88’i geçtiğimiz yılki rekor yaz ayı sıcaklıklarını iklim değişikliği ile bağlantılı buluyor.

Yazının Devamını Oku

“Gençliğin yetişmesine ve ülkenin kalkınmasına hizmet, bir insanlık ve vatan borcudur”

14 Mart 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

Eğitim hayatları boyunca zorlu yollardan geçen, ülkemizin aydınlık geleceği için eğitimin önemini kavramış, bu yolda üzerine düşen sorumlulukların bilincinde olan kadın hekimlerin bir araya gelmesiyle temelleri atılan Kadın Hekimler Eğitime Destek Vakfı (KAHEV), 31 Aralık 2018 tarihinde kurulmuş bulunuyor.

KAHEV’ in hedefleri;

- Her yaş grubundan, toplumun her kesiminden çocukların ve gençlerin eğitimine yönelik burs sağlamak

- Ülkenin dört bir yanındaki okulların güncel eğitim olanaklarına kavuşturulmasını desteklemek

- Toplumun kültürel, bilimsel ve sosyal gelişmesine hizmet etmek

- Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı, verimli, etkin ve eşit eğitim hizmetlerinin sağlanmasına katkıda bulunmak

- Eğitim çerçevesi içinde katılımcı bir sivil toplum hareketi yaratmak

olarak belirlenmiş durumda.

Yazının Devamını Oku

“Göz Alabildiğine Fotoğraf Yarışmaları”

11 Mart 2024
Merhabalar sevgili okurlar.

1989 yılında temelleri Kocaeli’ de atılan Çağın Göz Hastanesi göz hastalıkları alanında ülkemizin donanımlı ihtisas hastaneleri arasına girmiş bulunuyor. Yurt içinden olduğu kadar yurt dışından gelen hastalarına da kaliteli sağlık hizmeti vermeyi hedefleyen kuruluş, alanında uzmanlaşmış hekim kadrosu ile tüm göz hastalıklarının tedavilerini ve tüm cerrahi müdahaleleri tam donanımlı ameliyathanelerde en gelişmiş teknolojilerle sunuyor.

“Yaşadığımız “an” lar, izlenimlerimiz, hayallerimiz ve her geçen gün değişen çevremiz… Monotonlaşan yaşamımız ve ilişkilerimiz sonucu baktığımız ama göremediğimiz nice ayrıntılar, güzellikler, yaşam bilimleri, coğrafyalar, tarihler, anılar var…” 

Kocaeli’nin köklü sağlık kuruluşları arasındaki Çağın Göz Hastanesi; 2012 yılından bu yana düzenlediği “Göz Alabildiğine Ulusal Fotoğraf Yarışmaları” ile bakıp göremediklerimize dikkat çekerken, bir yandan da fotoğraf sanatına ve fotoğrafçılara destek vermeyi amaçlıyor. Yarışma konularını 2012 yılından başlayarak sıralamak istersek;

gibi bir listeyle karşılaşıyoruz.

Bu yıl 35.yılını kutlayan Çağın Göz Hastanesi, on üç yıl önce başlattığı Ulusal Fotoğraf Yarışması’ nın yeni temasının “Göz Alabildiğine YANSIMALAR” olarak belirlendiğini açıkladı. Aynalardan su birikintilerine kadar görsel şölen oluşturan “Yansımalar” temalı yarışmaya, her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda fotoğraf sanatçısının başvurması bekleniyor. 

Çağın Göz Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Kürşat Çağın, fotoğraf sanatçılarının bakış açılarıyla göz sağlığının önemini vurgulamak amacıyla, 13 yıldan beri düzenledikleri bu yarışma serisinin kendilerinin “gurur projesi” olduğunu söylüyor. Ve şöyle devam ediyor sözlerine:

“Hayatın kaçınılmaz akışında birkaç ânı ya da rengi hatıralara kazımak için vardır sanat. Fotoğraf ise sanatın en etkili formlarından biri… Biz de gurur projemiz olarak gördüğümüz bu yarışmada bu yıl, ilhamını yansımalardan alan fotoğrafları bekliyoruz. Yurdun dört bir köşesinden fotoğrafçılar deklanşörleri aracılığıyla bizlere mitolojilere konu olan, fotoğraf ve görme ile yakından ilişkili “Yansıma” larını aktaracaklar.”

Yansımaların sadece geçmişi yansıtan ayna değil, hayal gücümüzü tetikleyen bir kapı veya ânın güzelliklerini yakalayan pencere olarak da karşımıza çıkabileceğine değinen Çağın, gözlerimizin her yansımanın ardındaki derin hikâyeleri keşfetmemizi sağladığını söylüyor.

Yazının Devamını Oku