Yatak ıslatma deyip geçmeyin

Yatak ıslatma her 10 çocuktan birinde görülen ve aileleri endişelendiren bir durum.

Kalıtımdan mesane darlığına, duygusal travmalardan davranış bozukluklarına kadar pek çok nedeni olan bu rahatsızlık tedavi edilmediği takdirde çocukların ruh sağlığı üzerinde derin izler bırakabiliyor.

Halk arasında 'altına kaçırma' olarak nitelendirilen olay sanıldığından çok daha fazla çocuğu ve ailelerini rahatsız ediyor. 7 yaşındaki çocuk nüfusunun yüzde 10'u altını ıslatıyor. 12 yaşındakilerin ise yüzde 3'ünün bu sorunu yaşadığı biliniyor. Yatak ıslatma hem aile hem de çocuk için hayal kırıklığı yaratan ve utanç kaynağı olan bir durum. Zamanında müdahale edilip olayın önüne geçildiğinde çocukların rahatlıkla üstesinden gelebildiği bu durum, önemsenmezse ciddi problemlere neden olabiliyor.

Yaygın inanış yatak ıslatmanın arkasında çoğu zaman duygusal sorunlar ve davranış bozuklukları yattığı yönünde. Ancak bazı durumlarda fiziksel bir sorun bile çocukları geceleri bu sorunla karşı karşıya getirebiliyor. Bu fiziksel sorunlar arasında ilk sıraları idrar yolu ihtihapları, şeker hastalığı ve idrar yolundaki fonksiyonal ya da yapısal bozukluklar alıyor.

Son araştırmalar altına kaçıran çocukların uyku sırasında yeterli antidiuretic hormon salgılamadığını gösteriyor. Bu hormonun azlığı mesanenin tutabileceğinden çok daha fazla idrar üretilmesine neden oluyor. Fazla gelen idrar ise ister istemez çocuğun altına kaçırmasına yol açıyor. Yatak ıslatma konusunda kalıtımın rolünün de büyük olduğu biliniyor.

Neden ne olursa olsun yatak ıslatma çocuklar ve aileleri için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Önemli olan çocuk duygusal açıdan yıpranıp aşağılık duygusuna kapılmadaya başlamadan önce bu sorunun üstesinden gelebilmek.

TEDAVİLER ÇEŞİTLİ

Çocuğun yatağı neden ıslattığının tam olarak anlaşılamadığı durumlarda bile sorunun tadevisi başarıyla yapılabiliyor. Ancak yatak ıslatma konusunda akıldan çıkarılmaması gereken en önemli nokta tedavinin çocuğun kuru bir yatak istediği durumlarda çok daha başarılı olduğu.

Çoğu durumda davranış terapisi işe yarıyor. Buna mesane kontrolü egzersizleri, çocuğu gece uyandırma, pozitif yaklaşım, nem alarmı ve alışkanlık düzenlemeleri (çocuğun yatak öncesi yeme içme alışkanlıklarının değiştirilmesi gibi) de eklendiğinde çok çabuk sonuca ulaşılabiliyor.

Davranış terapisinin işe yaramadığı ender durumlarda ise ilaçlara başvurmak gerekiyor. Bu ilaçlar genelde böbreklerin ürettiği idrar miktarını düşürenler arasından seçiliyor. Gündüz altına kaçıran çocuklarda ise işeme isteği yaratan kasları rahatlatan ilaçlara gidiliyor.

Cleveland Kliniği şu sıralar akupunktur gibi tamamlayıcı tedavilerin bu rahatsızlığın tedavisindeki etkilerini araştırıyor.

Derleyen: Ömür GEDİK

NE ZAMAN YARDIM İSTENMELİ

Çoğu vaka zaman içinde müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden düzeliyor. Ancak bazı özel durumlarda en kısa zamanda bu konuda tecrübeli bir doktordan yardım istemek olabilecek en iyi çözüm. Aşağıdakilerden herhangi biri sizin çocuğunuzun durumuna uyuyorsa vakit kaybetmeden önlem almanız gerekiyor:

Çocuğunuz 6 yaşın üzerindeyse ve yatağını ıslatıyor olması onu üzüyorsa.

3-6 ay kuru kaldıktan sonra aniden yatağını ıslatmaya başlamışsa.

Gece yatağını ıslatmasının yanı sıra gündüz de altına kaçırıyorsa.

Çocuğunuzun altını ıslatması evde sorunlara yol açıyorsa.


SORULAR-SORUNLAR

Beta mikrobu nedir

Bir tanıdığımın kızında yüksek tansiyon var. Annesine sorduğumda, beta mikrobu taşıdığını söyledi. Dediğine göre bu hastalığın tedavisi yokmuş. Dünyada kırk kişide bir görülüyormuş. Ama bu hastalığı araştırmaya kalktığımda çelişkili cevaplar aldım ve kafam karıştı. Bu hastalığın tedavisi varmış ve normal bir çocuk hastalığıymış. Ama kızın annesi çocuğun ölüm tehlikesi bile geçirdiğini söyledi. Ayrıca hırıltılı soluk alıyor ve sürekli öksürüyor. Bir oğlan kardeşi varmış, ölmüş. Kuşkulu bir ölüm. Zaten otopsi falan da yok. Ben çocuğun da aynı hastalıktan öldüğü kanısındayım. Anneannelerinde yüksek tansiyon var ama beta mikrobunun taşıyıcısı mı orası belli değil. Ayrıca babalarının da bünyesi zayıf. Bu ikisi birleşip ağır hastalığa yol açabilir mi? Bu hastalığın tedavisi var mı? Eğer düşündüğüm gibi kalıtımsalsa kök hücre yöntemiyle tedavi edilebilir mi?

Tülay KUTKAN

Anlattıklarınızda doğru yönler olmakla beraber, belirtiler ile tanılar arasında uyumsuzluklar var. Beta mikrobu olarak adlandırılan şey, genellikle bademcikler ve boğaz kısmına yerleşen, zaman zaman anjin türü ataklar yapan bir mikroptur. Diğer mikroplarla oluşan anjinden farklı olarak, bu mikropla oluşan anjin sonrası, böbrekler ya da kalpte kalıcı sorunlara da yol açma ihtimali yaratabilen akut ateşli eklem romatizması oluşturması riski yaratmasıdır. Bu nedenle bir çocuğun boğazına beta mikrobu yerleşmiş ise tetkik sonrası uygun antibiyotiklerle tedavisi ve daha sonra da periyodik olarak uygulanan antibiyotiklerle (örneğin depo penisilin iğneleri) korunması gerekir.

Beta mikrobunun yüksek tansiyonla bir ilişkisi yok. Bu çocukta hem yüksek tansiyon yaratan, muhtemelen doğumsal bir anormali var, ayrıca da beta mikrobu taşıyor. Beta mikrobu yukarıda belirttiğim şekilde tedavi edilmeli ama yüksek tansiyon konusu da en kısa zamanda ayrıntılı olarak incelenmelidir.

HAFTANIN KİTABI

Bu haftaki kitabımız Yaşamsal Arınma adını taşıyor. Önceki haftalarda diğerlerini tanıttığımız Detox programının tamamlayıcısı olan bu kitapla, bir hafta içinde mutlu, sağlıklı ve canlamış bir yaşam için kolay adımlar atma yollarını öğreneceksiniz.

Bu kitap bir hafta boyunca tüm D&R mağazalarında %15 indirimli
Yazarın Tüm Yazıları