Yaşananlar






Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

AYAR’DAKİ ÇOCUK

İŞTE bu kadar... Ayar, doğrusunu yaptı... ‘‘Bir meyhane klasiği’’ sloganı ile yola çıkan Ayar'a da bu yakışırdı zaten...

Efendim, meseleyi geçenlerde yazmıştım. Ayar'da, iki yaşlı başlı adam, yanlarında da bir çocuk, fasıl yapıyorlardı. O çocuğu orada görünce içim cız etmişti. ‘‘Yazık’’ demiştim masadakilere... Sonra oturup yazdım... ‘‘Bu olmaz’’ diye... O saatte, uyuması gereken bir çocuğun, meyhanede rakı sofrasındakileri eğlendirmesi garibime gitmişti.

Neyse, sonuçta Ayar'ın işletmecileri yanlışın farkına vardı. Demek ki, benim yazmamı bekliyorlarmış. Zeki Özen, bir faks gönderip, uyarım için teşekkür etti. Yazının devamı şöyle;

YANLIŞTAN DÖNÜLDÜ

‘‘İşletmemize fasıl yapan müzisyenlerin torunu olarak ve meslek öğrenmesi amacıyla babası ve dedesi tarafından birkaç kez getirilmiş. Belirttiğiniz bu noktayı sizin yazınızla birlikte derhal düzelterek, böyle bir olaya işletmemizde asla izin vermeyeceğimizi sizin nezdinizde kamuoyunun bilgisine sunarız. Konuya olan hassas yaklaşımınızdan ve nazik uyarınızdan dolayı teşekkür ederiz.’’

Ne demek Zeki bey... Önemli olan yanlış yapmak değil... Önemli olan yanlışı kabullenmek ve doğruyu bulmak.

Dediğim dedik, çaldığım düdükçülere duyurulur...

Bir film bir dram

Balalayka... Müthiş bir film... Daha birinci haftasında gittim. Film şimdi beşinci haftasında...

Senaryo, görüntü, sanatçıların seçimi hepsi dört dörtlük... Geçenlerde bir dostum da izlemiş, sonra bana sinema salonundaki bir gözlemini aktardı.

Film, Türkler'in olduğu kadar Antalya'da yaşayan Ruslar'ın da büyük ilgisini çekiyormuş. Özellikle de Rus kadınların... Çünkü, film, Nataşa dediğimiz o kadınların hayatından bir kesit sunuyor. Daha doğrusu, Türkiye'ye gelişlerini, kimlere nasıl pazarlandıklarını, kısaca dramlarını yansıtıyor.

İşte, o film, o yüzden bu tür kadınların daha çok ilgi alanına giriyor. Gruplar halinde gelip izliyorlarmış. Eğer, filmi izlerken, başı önüne eğik, hüngür hüngür ağlayan bir Rus kadınına şahit olursanız, bilin ki, gerçek hayatta, ‘‘Balalayka’’ devam ediyor.

ABD'nin Muhtar'ları

Reha Muhtar'a kızıyoruz ama, Amerika'da hakim, avukat ve savcıların ondan farkı yok.

Nasıl mı?..

İşte, size Amerikan mahkemelerinde tutanaklara yansımış abuk sabuk sorular;

Şu 20 yaşında olan oğlunuz, kaç yaşındaydı?

Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi, yoksa siz miydiniz?

Merdivenler alt bodruma iniyor değil mi?

Evet

Peki, bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?

İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?

Ölüm sebebiyle

Kim ölmüştü?

Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mı? Şimdi, hangi okula gidiyorsunuz?

Sözlü

8 Ağustos'ta mı hamile kaldınız?

Evet

Peki, o anda siz ne yapıyordunuz?

Otopsiye başlamadan önce nabzına baktınız mı doktor bey?

Hayır, çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi?

Yine de yaşıyor olamaz mıydı?

Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor olabilir.

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları