Meme ne işe yarar?

HEP “kadın memesi”yle ilgili bir yazı yazmayı hayal etmiştim.

Haberin Devamı

Kısmet bugüneymiş!

Op. Dr. Ceyhun İrgil, Balıkesir’de “Meme Kanserinde Yeni Yaklaşımlar” isimli bir panelde duymaya pek de alışık olmadığımız şeyler söylüyor.

“Memeler bir işe yaramaz” diyor, “Sadece emzirmek için yaratılmıştır. Hâlâ dünyada maalesef birçok kadın bu işe yaramaz organ yüzünden ölüp gidiyor. Bir düşünün görmeye mi yarar, yürümeye mi? Ne plastik cerrahların dediği gibi estetik bir organdır, ne de kadınlarımızın çoğunun zannettiği gibi cinsel. Sadece süt vermek için yaratılmış bir bezdir...”

Meme ne işe yarar

HOCA SAÇMALIYOR

Aslında niyeti iyi.

“Güzel şeyler”
söylemeye çalışıyor.

Kadınları korumak istiyor.

“Kadınlar! Meme denilen şey, sizin abarttığınız kadar önemli bir organ değil, başparmak bile işlevsel” diyor.

Haklı olduğu noktalar var.

Sen, memenle kadın olmuyorsun! O kadar da fazla anlam yükleme. Memen alınırsa da kadınlığından bir şey eksilmiyor” diyen bir bakış açısı.

Bunu alkışlıyorum.

Çünkü milyonlarca memesi alınan kadın var dünyada.

Memelerim alınsa da ben aynı kadınım. Amaaaa...

Sonra hoca, ipin ucunu kaçırıyor.

Galiba kendi anlattıklarının büyüsüne kendisi de kapılıyor ve saçmalıyor.

“... Meme, karşı cinsi çağırmak içindir. Asıl hedef, üremek olduğu için karşı cinsi kandırmak içindir. Mesela düşünün memeler dört köşe olsaydı, erkeklerin yarısını kandıramazdınız. Erkeklerin avucunu dolduran bir yağ kütlesidir. Bütün özü ve her şeyi o kadar. Memenin üzerinden deriyi kaldırın, geriye kalan kuyrukyağıdır. Erkeklerin delirdiği şey, işte bildiğin bu kuyrukyağıdır...”

MEMELERİNDEN ORGAZM OLAN KADINLAR VAR

İşte bu noktada “Çüşünüz!” diyorum!

Söyleyen bir hekim.

Ama bir makine soğukluğunda konuşuyor. Takır tukur. Hiçbir duygu yok.

Hekim demek aynı zamanda insanların duygularına da önem veren biri demek.

Bu nasıl bir yaklaşım.

Bunlar nasıl açıklamalar böyle!

Bu adam hiç mi âşık olmadı?

Hiç mi bir kadının memelerinin arasında yatmadı?

Hiç mi bir kadının memelerinden gözlerini alamadı, onları tutkuyla özlemedi?

Ben size, “Kadın memeden ibaret”tir, “Meme, kadınlığı sembolüdür” demeyeceğim, o kadar abartmayacağım.

Ama lütfen kuyrukyağına da indirgemeyelim!

Bu, aynı zamanda, biz kadınlara da hediye olan, penis denen şahane şeyi, bir kas yığınına indirgemekle aynı şey...

Oysa bütün erkek dünyasının sihri, büyüsü, acısı, mutluluğu, her şeyi o kas dokusu...

Doktor Bey’in bırakın hekimliğini hiç âşık olmadığını, tutkuyla sevişmediğini filan düşündüm bu açıklamaları okuyunca...

Ayrıca “meme”nin cinsel organ olmadığını nereden çıkarıyor?

Kadınlar gibi memeleri var da, tahrik mi olmuyor?

Basbayağı cinsel organ!

Hatta fazlasıyla.

Bırakın memelerden tahrik olmayı, sadece memelerinden orgazm olan kadınlar var.

Hoca bilmiyor mu bunları?

Demek ki bilmiyor.

O zaman ahkâm kesmesin.

Biz inek değiliz -emzirmek dünyanın en güzel şeyi ama- memelerimiz sadece emzirmeye yaramıyor.

Ben başka şeyler de yapıyorum memelerimle hocam!

Haberin Devamı

Jimmy Boy’un mezarı

Haberin Devamı

“PETSHOP cinayetleri” yazılarından aklınızda bir tek cümle kalsın istiyorum:

Beni vursalar petshop’lardan hayvan almam!”

5 kelimelik bu cümleyi aklınıza kazıyın yeter!

Almayın gerçekten!

Bu yazıların bir faydası olacaksa, o da bu...

Jimmy Boy’lu bütün bu deneyimden, benim de öğrendiğim en önemli şey bu oldu. Evet, benden çok daha akıllı insanlar var. Onlar böyle hatalara asla düşmüyorlar. Aferin onlara! Sadece, barınaktan hayvan alıyorlar. Ben de kedimi ve tavşanımı sokaktan buldum. Ama bu sefer yaptık bir hıyarlık!

Bedeli de ağır oldu...

Demin İskender Baydar’la karşılaştım. Bizim ilavenin eski yayın yönetmeni. Ben bir çiçekçinin önündeydim, “Bak bu Jimmy Boy’un mezarı” dedim. “Nasıl yani?” dedi. “Evin bahçesinde yapacağım mezarı, burada tatbik ediyorum. Çiçeklerin renk uyumuna filan bakıyorum. Ona göre çiçekleri gidip dikeceğim” dedim.“Sen gerçekten enteresan bir kadınsın!” dedi.

İki küçük köpek heykeli aldım, onlar mezarın iki yanında duracak, annesi ve babası gibi, içlerinden yaz-kış yaşayan bitkiler sarkacak. Mezarı çevreleyen kırmızı çiçekler var, ortasında de hercaimenekşeler. Bir de tüm mezarı çevreleyen, minicik ahşap bir çit.

Gerçekten güzel oldu.

Bu arada, günlerdir mezar taşçı dolaşıyorum.

Estetik bir taş arıyorum, mermerler soğuk.

Bakınca insanı ürkütmeyecek bir şey.

Mezarcıları hasta ettim, “Sizin normal kullandığınız harfler değil de, şöyle harfler olabilir mi” filan diyorum, internetten aldığım farklı yazı karakterlerini gösteriyorum.

Beni yadırgayabilirsiniz ama Jimmy Boy’u seviyordum, mezar taşı da özenli olsun istiyorum.

Sonunda Taş Dünyası’ndan şahane bir taş aldım, yarın onu bir heykeltıraşa götüreceğim. Aslında para değil bunlar, emek.

Ha unutmadan, kaybettiğiniz insanların ya da canlıların fotoğrafını mezar taşına uygulayabiliyorlar.

Jimmy Boy’a da yaptık, siyah-beyaz minik bir fotoğrafı mezar taşının üzerinde olacak.

Alya okuldan geldiğinde birlikte menekşeleri diktik.

“Çok güzel oldu anne” dedi.

Kızım bir mezarı korkmadan kabullendi.

Pek çok mesele gibi bu da çözülmemiş durumda.

Çünkü aslında bizim köpek kültürümüz yok.

Evet özeniyoruz bazı şeylere ama henüz tam benimsemiş, içselleştirebilmiş durumda değiliz.

Tamam petshop’çuların suçu var.

Ama tek suçlu onlar değil.

Veteriner hekimler arasında da, üretim çiftlikleri arasında da iyiler olduğu gibi, mesleğini istismar edenler de var.

Tarım Bakanlığı desen, işi başından aşkın, o hangi biriyle uğraşacak.

En becerikli olduğumuz konu...

Herkesin topu bir başkasın atması!

Yazarın Tüm Yazıları