Hoşgeldin gayrimeşru Montrachet

Oğlunu şövalye ilan edip Haçlı Seferleri’ne gönderen kralın genç bir kadından gayrimeşru bir oğlu olur. Büyük oğlan savaşta ölünce bebek saraya hoşgeldin haykırışlarıyla kabul edilir. Bundan sonra bağlar bu hikayenin kahramanlarıyla anılmaya başlanır.

Geçtiğimiz ay, senede 4 kez bir araya gelen Montrachet tadım grubumun ikinci toplantısı gerçekleşti. Üç ay önce yine bu satırlarda incelediğimiz bir düzine Montrachet hepimizi öyle derinden etkilemişti, çıtayı daha ilk tadımda öyle yüksekte tutmuştuk ki, bu sefer en alt kaliteye inmenin daha doğru olacağı kanısına vardık. Alt derken Grand Cru Montrachet bağlarının en altını kastediyorum. Temamız Bienvenues-Bâtard-Montrachet bağını incelemekti.
Şarap dünyasının en karmaşık bölgesi olan Burgonya’da kalite sıralamasına göre dört ana bağ sınıfı var: Vasıfsız, kasaba, birinci ve en üst sınıf Grand Cru. Grubumuzun odaklandığı şaraplar dünyanın en iyi beyazlarının çıktığı Puligny ve Chassagne köylerinin en üst sınıf bağlarından. Grand Cru bir bağın ismi kısacık olunca anlayın en iyiler arasında. Nerede Montrachet, nerede Bienvenues-Bâtard-Montrachet, ilk yudumda hemen anlıyorsunuz.
Meşhur köylerin de ikinci adlarını aldıkları tek isimli bağlar bu üst sınıfın kral ve kraliçeleri. Chambertin, Musigny, Romanée, Échezeaux gibi isimler bunlar. Zaten tek bir isim ve Grand Cru ibaresi bir aradaysa bilin ki Burgonya’nın en iyi adreslerinden birindesiniz. Tahtında Montrachet’nin oturduğu bağ beşlisinin diğer üyeleri önem sırasına göre Chevalier-Montarchet, Bâtard-Montarchet, Bienvenues-Bâtard-Montarchet ve Criots-Bâtard-Montrachet.
Biz bunların en mikroskobiği olan, bir tadıma yetecek çeşidi bulmanın neredeyse imkansız olduğu Criots’u atlayıp Bienvenues ile devam ettik. Üç ay aralarla Bâtard, Chevalier ve tilkinin dönüp dolaşıp geleceği kürkçü dükkanı Montrachet ile dönüşümlü gideceğiz. Malum bu şarapları bir araya getirebilmek için bütçe biriktirmek ve avlanmak şart çünkü hem el yakıyorlar hem de bulunmaz Hint kumaşı misali temin edilmeleri pek kolay değil.

KRALIN GAYRIMEŞRU OĞLU

Montrachet tadımı için misafirperver bir arkadaşımız bizi evinde ağırlarken, Bienvenues için mütevazı bir Bistro ile yetindik. Bağın adıyla ilgili efsane de tevazu yüklü. Asırlardır tek bir bağ olarak bilinen Montrachet hanedanlığının kralı oğlunu şövalye (Chevalier) ilan edip Haçlı Seferleri’ne gönderir. Kümesteki tek horoz olarak kalan kralın genç bir kadından gayrimeşru (Bâtard) bir oğlu olur. Büyük oğlan savaşta ölünce bebek saraya hoşgeldin (Bienvenues) haykırışlarıyla kabul edilir. Oysa yaşlı kral bir türlü susmak bilmeyen oğlanın ağlamasından (crio) isyan eder durur. Bundan sonra ayrılan bağlar bu hikayenin kahramanlarıyla anılmaya başlanır.
Bienvenues denince akla ilk gelen isim Domaine Leflaive. Hatta beyaz Burgonya denince de Leflaive akla ilk gelen, el üstünde tutulan üreticilerden. Montrachet tadımında kimseden bulunması imkansız, bulunsa da şişesi üç-dört bin Euro eden bir Leflaive Montrachet çıkmadığından, bu büyük üstadın daha ulaşılabilir Bienvenues rekoltelerinden tam dördünü kıyaslama fırsatı bulduk. Bu olağanüstü şarapları illa da sıralamam gerekirse 1999, 1996, 2002 ve 1998 gibi, akıl almazdan enfese doğru dizebilirim.

BOZUK ÇIKAN ŞARAPLAR

Bu gecenin Montrachet tadımından ayrıldığı en önemli nokta ise bozuk çıkan şaraplardı. Bir düzine Montrachet’den tek birinin dahi kusurlu çıkmaması nasıl bir mucize ise 11 Bienvenues’den 3’ünün erken oksidasyona kurban olması da acı gerçeklere sert bir dönüş oldu. Özellikle güzelim 1996 rekoltesinin “premox” denen bu üretim problemine yenik düşmesinin sebebi tartışıladursun, bu nadide yıldan birer Ramonet, Remoissenet ve Pernot Bienvenues’nün içilemez durumda olması üzücüydü. Tek sağlam 1996’nın aşırı titiz Leflaive’den olmasına ise pek şaşırmadık.
Bu kör tadımda gecenin en iyi şarabının benim getirdiğim 1997 Pernot çıkmasıysa hepimizi hazırlıksız yakaladı. En son dört sene kadar önce Puligny’deki evinin bodrumundaki küçücük mahzeninde görüştüğüm 70’li yaşlarındaki delikanlı çiftçi Paul Pernot nasırlı elleriyle gerçek bir toprak adamı. Şarabı bağda bitirip şişeye sadece taşıyanlardan. Burunda bal, hanımeli ve tatlı baharat kokuları, damakta adeta havai fişek gibi açılan dolgun ve canlı yapısı ve üstün dengesiyle bir Bienvenues için gelinebilecek en üst noktayı temsil ediyordu bu asil beyaz.
Yazarın Tüm Yazıları