Ödev tartışması

Güncelleme Tarihi:

Ödev tartışması
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2018 14:12

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın “Bundan sonra hiçbir öğretmenimiz, öğrencisine ev ödevi vermeyecek” demesinin ardından eğitimcilerin de söyleyecekleri var aslında.

Haberin Devamı

Eğitimciler, Bakan Yılmaz’a ödevin bir cezalandırma aracı olmadığı konusunda katılmakla birlikte, uzun dönemde oluşabilecek öğrenme kaybının önüne geçmek için ‘keyifli’ ve ‘yaşa uygun’ ödevlerin yapılabileceğinin de altını çiziyor.

Ödev sadece ülkemizde değil, dünyada da en çok tartışılan konulardan. Öğrencilerin öğrenme süreçlerine belirgin bir olumlu katkısı olmadığını iddia edenler de, yaşa uygun süre ve kapsamda, pekiştirici ödevlerin verilmesinin yararlı olduğunu düşünenler de var. Arkadaşımız Önder Öndeş, Türkiye’den uzmanlara yaz tatilinde ödevi sordu. Onlara göre tatilde ödev verilebilir. Ancak bu öğrencilerde yeni alanlara karşı ilgi ve öğrenme iştahı uyandırmalı. İşte uzmanların yorumları:

TATİLDE VERİLEBİLİR AMA...
Prof. Dr. Nuray Senemoğlu (Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi): Yaz tatilinde çocuklara öğrenme kaybını engellemek için ödevler verilebilir. Ancak bundan saatlerce, masa başından hiç kalkmadan alıştırma yapmayı kast etmiyorum. Çocuklara keyifle öğrenme zevkini tattıracak görevler verilmeli. Onları bir işi sürekli yaparak otomatikleştirmek yerine, keşfetme ve kendilerini geliştirmelerine imkân tanıyan aktiviteler tercih edilmeli. Öykü, roman yazabilir, satranç oynayabilirler. Ödevler, doğru kurgulandığında çocukları bağımsız öğrenen bireyler haline getirir. Araştıran, yaratıcı ve özgüveni yüksek bireylere dönüşmelerine destek olur. Yanlış uygulamalarsa bezginlik yaratır. Yapmamız gereken ödev vermekten vazgeçmek değil, bunun doğru amaç, yol ve kapsamda yapılması. Aileler zaman zaman özellikle yaz tatillerinde ödevleri bir ceza olarak kullanıyor. Bunu yapmaktan kaçınmalı, çocuklarının zevkle öğrenmesine destek olmalılar. Özetle; ödevler öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda olmalı. Gelişim özelliklerine uygun, bilginin doğasını kazanmalarını sağlayacak ve yaşamda işlerine yarayacak niteliği yakalamalı.

Haberin Devamı

‘400 SORU ÇÖZ’ DEMEYİN
Dr. Öğr. Üyesi Nalan Babür (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi): Türkiye’de öğrenmek zevkli olmaktan çok acı veren bir süreç. Okullarımızda çocuklarımıza öğrenmenin keyfini alabilecekleri ödevler vermiyoruz. Bu ödevler hiçbir şekilde öğrenme iştahlarını arttırmıyor. Zorunluluk olarak görülüyor. ‘Ödev’ sözcüğü öğrencilerin zihninde olumsuz bir algıya sahip. Peki, çocuklarımıza tatilde nasıl ödevler verebiliriz? Öncelikle yaz tatilinde ödev vermekte sakınca yok. Ancak bundan matematikten 400 soru çözmek anlaşılmamalı. Öğrencinin seçim yapmasına izin verilmeli. Çok uzun olmayan eğlenceli okumalar da olabilir. Çocuklar bu sayede ilgi alanlarını keşfederek, öğrenmenin keyfini almaya başlayacak. Öğretmen, öğrencilerini çok iyi tanımalı, öğrenme fırsatlarını yaratabilecek beceri ve bilgiye sahip olmalı. Aileler de ödevi ceza olarak kullanmamalı ya da mutlak kontrol eden rolüne soyunmamalı. Ödev, okul ve aile arasında çocuğu kıskaca alan bir yöntem haline getirilmemeli. Tersine öğrenmeyi teşvik eden, keyif veren ve yaratıcılığı besleyen özelliğe sahip olmalı.

Haberin Devamı

ÖDEV YAPANLAR DAHA BAŞARILI
Alanının önde gelen araştırmacıları arasında gösterilen Duke Üniversitesi Psikoloji ve Sinirbilim Bölümü’nden Prof. Dr. Harris Cooper, ‘ödevlerin miktarının ve türünün çocuğun gelişim düzeyine uyması gerektiğini’ belirterek, Hürriyet’e şunları söyledi:
“Ev ödevinde süre arttıkça verim de düşer. Çok az ödev iyi değil, çok fazlasınınsa faydadan çok zararı var. 1987 ile 2003 yılları arasında yürüttüğümüz ‘Ev ödevleri akademik başarıyı artıyor mu?’ araştırması bir gerçeği gözler önüne seriyor. Ödev yapan öğrenciler, yapmayanlara göre okulda daha başarılı. Ancak ödevlerin miktarı ve türü çocuğun gelişim düzeyine göre verilmeli. Öğretmenler genellikle ‘10 dakika kuralı’nı uyguluyor. Öğrencinin okuldan eve geldiğinde ödev için harcaması gereken dakikanın, bulunduğu sınıfa göre verilmesi gerektiğini söylüyor. Yani buna göre, ilkokul ikinci sınıftaki bir öğrenci için ödev başında geçirilmesi gereken süre 20 dakika olmalı. ABD’de Ulusal Eğitim Birliği ve Ulusal Veli-Öğretmen Birliği de bu kuralı uygun bulduklarını belirtiyor. Eğer bir ikinci sınıf öğrencisi, eve iki saatini alacak ödevlerle geliyorsa, bu hiç iyi değil. 11’inci sınıftaki bir çocuk ödev başında 5 saatini geçiriyorsa, bu da çok fazla yük demek.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!