Amerikanvari bir ceza

AYLAR önce, Yozgat'ta yargıç Yılmaz Parıltı'nın verdiği orijinal ve yararlı bir cezadan söz etmiştim. Yazımın başlığı ‘‘Keşke bütün Türkiye'ye bu ceza verilebilse’’ (Hürriyet, 03.06.2003) idi.

Olayı anımsatmalıyım:

Alpaslan Yiğit (28) içkiyi kaçırınca, esmiş kükremiş, herkesi rahatsız etmiş. Sonunda mahkemeye düşmüş, yargıç da ona, 1-1.5 ay boyunca, jandarma nezaretinde kitap okuma cezası vermişti.

İşin hoş yanı, yeni öğrendim, Yargıtay da yargıcın kararını onamış.

Yargıç Yılmaz Parıltı'yı bir kez daha kutluyorum, insanları hapishaneye tıkayacağına, onların kültürünü artırma girişiminde bulunduğu için.

Dilerim Yargıtay'ın onamasından sonra, bu uygulama örnek olur.

* * *

OKUMA cezasını tamamlayan Alpaslan Yiğit'le bir konuşma yapılmış.

Önce verilen cezadan ötürü büyük üzüntü duymuş. Çünkü erkek gibi hapishaneye girip, erkek gibi çıkacak. Verilen cezayı bulaşık yıkama ile karşılaştırmış.

Bu aslında bizim erkeklik anlayışımızı göstermesi bakımından da ilgi çekici bir konuşma.

Efendi efendi her gün kitap okumaya gidiyormuş ama bıyık altından gülenlere tahammül etmek zor geliyormuş.

Önce Yazarlar Sözlüğü kitabını okumaya başlamış, sonra da iki tane Atatürk kitabına başlamış, ne var ki kalın olduğundan atlayarak okumuş.

Fakat bir gün biri, yargıç seni sınavdan geçirecek deyince, okumuş.

En çok üzüldüğü, insanların ona bakışları ve farklı biri gibi muamele etmeleri.

Sonunda iki yazarın kitaplarını okumuş; Ahmet Rasim ve Refik Halit Karay.

Zaten, mahkumiyet kararından sonraki fotoğrafında da elinde Refik Halit Karay'ın kitabı bulunuyordu.

Bana konuşmasının en hoş gelen yanı şu oldu.

Alpaslan Yiğit'e herkes kitap okuduğu için bir tuhaf bakıyormuş. Bundan hayli rahatsız olmuş.

En sonunda şu karara varmış o da.

Ben bu kitapları okuduktan sonra, onların farklı bakışını anladım, diyor.

Çünkü ben de onlara artık farklı bakmaya başlamıştım.

* * *

KİTAP okumanın insanda yanattığı farkın önemini bu örnek yeterince gösteriyor.
Yazarın Tüm Yazıları