Alternatif planları düşünmek lazım

Dört aydır ekonomiden anlayanlar da, anlamayanlar da aynı şeyi söylüyorlar. Türkiye ekonomisinin düzlüğe çıkabilmesi için faizler düşmelidir.

Aynı zamanda, kurların da çok artmaması isteniyor. Yetkililer her fırsatta Türk Lirası'nın değerinin çok düştüğünü, dolar kurunun gerilemesi gerektiğini söylüyorlar.

Örneğin, Kemal Derviş önceleri dolar kurunun 1 milyon 100 bin lira olması gerektiğini, şimdi ise dolar kuru için 1 milyon 150 bin liranın normal olduğunu söylüyor. Aynı paralelde, Hazine Müsteşarı da geçenlerde Türk Lirası'nın aşırı derecede değer yitirmesinin orta dönemde kalıcı olamayacağını vurguladı. Yani, kurların düşmesi gerektiğini söyledi. Dolar ise laf dinlemiyor.

HAZIRLIKLI OLMAK

Bir türlü faizler de, dolar kuru da düşmüyor.
Uygulanan sistemden çok, ekonomideki ‘‘güven eksikliği’’ yaşananlara neden olarak gösteriliyor. Güven eksikliğinin ekonomik dengelere mutlaka olumsuz etkileri vardır. Fakat, tüm sorumluluğu da güven eksikliğine yüklemek biraz haksızlık oluyor.

Gerçekten öyleyse, ‘‘güven eksikliği’’ üzerine bir program yapalım! Belki, işler o durumda daha iyi gider.

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz geçen hafta sonu önemli bir mesaj verdi. Dedi ki, ‘‘Faizler üç-dört ay daha düşmezse, ekonomik programı revize etmek gerekecek’’. Bu görüşün, hükümetin mi yoksa kendi şahsi görüşü mü olup olmadığını bilmiyoruz. Fakat, verilen mesaj önemli.

Rafa kaldırdığımız istikrar programı, programı uygulamakta gerekli esnekliği gösteremediğimiz için çöktü. Faturası da çok ağır oldu. Bir B planımız olsaydı ya da gerekli esnekliği gösterebilseydik, durum çok daha farklı olabilirdi.

Şimdi de, bir ‘‘B planı’’ hazırlamamız gerekir. Planı hazırlamak, mevcut programın rafa kalkacağını beklemek ya da bu programın başarısız olacağı anlamına alınmamalıdır. B planı hazırlamak yalnızca alternatif politikaları ‘‘yumurta kapıya gelmeden’’ düşünüp oluşturmak demektir. Planın içeriğinin de kamuoyu ile paylaşılması gerekmez.

Yumurta kapıya geldiğinde şartlar çok daha fazla ağırlaşmış olup işin içinden çıkılmaz bir durumla karşı karşıya kalınmaktadır. Halbuki, alternatif stratejilerin hazırlandığı bir durumda geçiş çok daha yumuşak olabilmekte, acılar hafifletilebilmektedir.

IMF İLE

Alternatif stratejiler oluşturulurken IMF'nin de görüşlerinden yararlanılmalı ve desteği aranmalıdır. Bundan sonra Türkiye'nin IMF'nin destek vermediği bir programı uygulamak gibi bir şansı yoktur. Dolayısıyla, alternatifler IMF ile beraber oluşturulmalıdır.

Şartlar ne olursa olsun, Türkiye'nin ekonomide bir ‘‘B planı’’, hatta bir ‘‘C planı’’ olmalıdır. Aksi takdirde, faizlerin ve kurların düşüşünü bekleyerek daha çok uzun zaman yitirip ileride tatsız seçeneklerle karşı karşıya kalabiliriz.

Planları yapalım. Becerebiliyorsak, yaptığımız alternatif planlara gerek duymayarak ekonomiyi düzlüğe çıkaralım.
Yazarın Tüm Yazıları