Alkışlıyorum onları

BUNDAN böyle her cumartesi bana verilen bu köşede alkışlanacak insanları yazacağım. Misafirlerim tabii ki sporla sıkı fıkı insanlardan olacak.

İlk misafirimi taktimimdir. Adı Rıza, soyadı Beşiktaş'tır. Rıza'yı 13 yaşında tanıdım. Rıza, seninle 20 sene yaşadım.

Senin iş ahlakını Beşiktaş'a sonradan gelen oyunculara seni tarif ederek anlattım. Rıza'nın çizdiği Beşiktaşlılığı çizgi dışı yaşamazsanız, Beşiktaşlı olursunuz dedim. Eskide kalmış bir şey olabilir ama ben de Sanlı kaptandan aynı kültürü almıştım. Rıza son dilimin en büyük kaptanısın, seni çok seviyorum. Denizlispor'da yaptığın işler günlük hayatıma girdi. Beşiktaş kadar Denizlispor'u da kovalıyorum. (Son kupa maçına yorum yok)

Rıdvan, şeytan lakabı almış bir adam. Şeytanlık keyifli bir lakap değil. Ama futbolda keyifli bir lakap. Ben ağabeyi, hatta babası olarak lakaba çok itibar eden bir adamım. Çünkü lakaplar sokaktan bulunmaz, alınmaz. İnsanlar o lakabı aldığı zaman ölene kadar o lakapla giderler.

Gel bir seyret...

Bana Bolu'da çok sevdiğim bir kardeşim, (takım kaptanıydı Tatar Rıdvan) ‘‘Buraya öyle bir oyuncu geldi ki, Vedo gel bir seyret’’ dedi. Ben futbol simsarı değilim. Hiçbir zaman da olmadım ve kimseye de tavsiyede bulunmadım. Öyle bir tarafım yok. Gözümle gördüğüm, çok inandığım oyuncular da oldu. Mensup olduğum Beşiktaş tarafına şu oyuncu çok iyi demedim, hayatta da demem. Rıdvan'ı seyrettiğimde onda bir fazlalık vardı, Rıdvan oranın oyuncusu değildi. Rıdvan öyle bir oyuncuydu ki, F.Bahçe, Beşiktaş Galatasaray'da vitrindeki bir oyuncu olmalıydı. Ama Sarıyer'e geldi. Ben özel olarak Rıdvan'ı seyretmeye Sarıyer'in maçları gittim. Haa çok mu gittim, ama 3 kere gittim, ama 5 kere gittim. F.Bahçe'ye geldiğinde Rıdvan'ı daha keyifle seyrettim.

Beğenmemişler...

Rıdvan
'ı hep izledim, 20 senelik bir dönem. O benim için hep iyi oyuncuydu. Rıdvan benim için büyük oyuncuydu ve Beşiktaş'ın oyuncusu olsun istedim. Bu işlere o dönemde bakan insanlar vardı. Gidip seyretmişler, ama beğenmemişler. Fenerbahçe'ye transfer olduğunda milli takımın da baş oyuncusu oldu. Çünkü o hakikaten baş oyuncu. 6 aydır ben Beşiktaş'ın maçlarını Rıdvan'la birlikte yorumluyorum. Ben bu kadar keyifli, Türkçeyi ve futbol dilini iyi kullanan bir insanın yanında olmaktan sakınıyorum. Rıdvan başka bir şey, onun tarifi zor. Benim kendimden yaşça küçük ağabeylerim vardır. Rıdvan'la maç yorumluyor, keyif alıyorum ve bir şeyler öğreniyorum.

Hep de öğreneceğim. Ne mutlu o çocuğa. Ama ne mutlu olmadığım bir şey var. Fenerbahçe Rıdvan gibi bir antrenörü takımın başına getirdi. Nasıl da görevden aldı, anlamıyorum. Fenerbahçe bu 5 senede onunla 5 kere şampiyon olurdu. Ben bu kadar futbol kafası olan bir insan tanımadım. Ben ondan öğreniyorum diyorsam, nasıl vazgeçilir, anlıyor değilim.

Kılıç kalkan ekibi...

BU geç kalmış bir yazı. Genelimde herkes var. Kime merhaba diyorsam, o benim insanımdır. Özelimi cımbızla seçerim. Bunlardan biri de Bartu. Aynı zamanda çocuğumun kirvesi. İstanbul insanı bilmez ama, doğunun insanı baba yarısı kabul eder.

Kaç seneler geçti bilmiyorum. Hani bir yerde noktası da yok virgülü de. Oğlum sünnet olurken, onun telaşına kapıldım. Başıma da Bartu'nun bayılma telaşı geldi. Onu atlattık, evladı evlendirirken de nikah şahidi yine Bartu'ydu. Demek ki, gerçekten özel. Yazdıkları, konuştukları, belki yine özel, ama güzel değil. Benim can arkadaşım, muhalif tribününü herhalde kalabalık zannediyor. Hiç de öyle değil. Can'ın özgeçmişi kimsenin kritik getireceği yer değil. Öz gelecek bizler gibi şimdilerde tok oynayan kardeşlere heves aşılamak üzere olmalı. Can bunu niye tersten kullanır, hala buna aklım basmış değil.

Zevk alma kapasitesi az desem, uymaz. Giydikleriyle, evinin dekorasyonuyla, arabasıyla zevk abidesi. Can hoşgeldin, büyük de bir aileye isim olarak keyif verdin. Ailesinden şikayet edecek bir adam olmadığımı sen de bilirsin. Ben bu ailede 10 seneyi devirdim. Geldiğimde Bab-ı Ali'nin kaptan köşküne çıktım, benim için bundan sonrası yok. Senin için de öyle olsun isterim.

Erman sen de hoşgeldin. Başlığa astığım kılıç kalkan ekibinin ikinci ayağı da sensin. Stillerimiz farklı. Benim tarzım da çok ayrı. Ben alkışlanacak bir şey olsun diye gözümü dört açıyorum. Hep yaşa tarafındayım, sen niye kaka tarafındasın be güzel adam? Seni her gün daha yakından tanıdığımda insan kalitenin çok üst seviyede olduğunu gözle görüyor, elle yakalıyorum. Benim gördüğüm gibi görün.

Çıkmaz sokağa girmek, pek medeni bir adam işi değil. Prim yapar, çok daha fazla tanınır. Bak Erman, tanınmakla sevilmenin arasında çok ince bir çizgi var. Ben senin ağabeyininim. Rahatsız olasın istemiyorum. Kaldı ki, böyle bir mecburiyetin yok. Top oynadın, hakemlik yaptın, şimdi geldiğin yer en üst tanınma yeri. Ne olur iyi kullan.
Yazarın Tüm Yazıları