Alınacak dersler, yapılacak işler

Güncelleme Tarihi:

Alınacak dersler, yapılacak işler
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 1997 00:00

Cüneyt KORYÜREK
Haberin Devamı

Atina'daki Dünya Atletizm Şampiyonası'ndan ayrılıp yarın gene iş başına dönmeden evvel, bugünden baktığımda mutlaka eski ve yeni şampiyonların çatışmaları, pek çok rekor olmasa da iyi çekişmeler sonucu heyecanla yaşadığımız anları hatırlayacağım. Biz seyirci olarak bu yarışmalardan zevk alırken, deneyimli bir gözlemci olarak da dikkatimi çeken bazı hususları kısaca ele almak istiyorum.

Ev sahibi Yunan takımı kesinlikle çok iyi hazırlanmış, motive edilmiş ve bu yarışma için tüm destek verilmiş bir grup. Partizan Yunanlı seyircinin, kendi atletlerini nasıl desteklediğini ve yarışı kazansın, kazanmasın en iyi derecesini yaparak sahadan ayrılıncaya kadar onu nasıl alkışladığını gördüm. Yunanlı atlet iyi yetiştirilmiş, katıldıkları iç ve dış yarışmaların kalitesi ve sayısı ile zamanında formuna girmiş ve yaptıkları dereceler ve sahadaki efendi tavırları ile ilgi, hürmet toplayan bir sporcu olduğunu gösterdi. Her zaman söylüyorum, kaliteli tesis bakımından bırakın Yunanistan'ı, Güney Kıbrıs'a bakalım diye. Burada konuştuğum yetkililer, şu anda 500 bin kişinin yaşadığı yeşil adanın Rum kesimde beş tane tartan pist olduğunu ve gelecek yıl üç tane daha yapılacağını söylediler. Bizim, koskoca Türkiye'de sadece dört adet tartan pist olduğunu biliyor musunuz? Bütün bunlara ilaveten, Yunanlı ve Kıbrıslı atletlerin, ülke içinde yaptıkları yarışmaların sayısını söylesem şaşırır kalırsınız. Tesis, idman ve çalıştırıcı imkanı ve bol yarışma ile Yunanistan'ın çok kısa bir sürede nerelere geldiğini gördükten sonra artık, rüya görmeyi bırakalım da planlı ve temiz bütçeli bir çalışma ile birşeyler yapalım derim. Yoksa, ‘‘Biz Balkanlar'ın lideriyiz'' demekle doğru söylenmiyor ve gerçekler ya saklanıyor veya bilinmiyor.

Buradaki basın, son çeyrek asırdır katıldığı büyük spor organizasyonlarında gördüğü en iyi imkanlarla çalıştığından çok memnun. Çalışma imkanları rahat, bilgiler anında elimize geliyor. Bunun nedeni ise, bizim gibi tüm büyük yarışmalara gazeteci olarak katılan bir Yunan spor yazarı, tüm bu basınla olan organizasyonu üstlenmiş. Yabancı basın memnun, organizasyon komitesi memnun. Ve Yunanlılar'ın 2004'ü aldıkları zaman, basın işlerinin gayet akıcı ve süratli bir tarzda olacağı konusunda yabancı basın mensupları inanmış durumda. Bu Yunanlı gazeteciye bu iş için 600 bin dolar verilmiş. Böyle bir yarışma bizde olsa ve bu paranın onda biri bu işi organize edecek kişiye verilse, Türkiye'de yer yerinden oynar ve parayı ödeyen kuruluş ve alan kişi hakkında söylenmedik laf bırakılmaz. Ama, iş gene de buradaki kadar mükemmel olmaz. Zira, bizde böyle bir organizasyonda basınla olacak ilişkiler konusunda beklentiler ve yapılması gerekenlerin ne olduğunu pek bilmediğimizden dolayı, çok açık verir ve çok kötü puan alırız. Sözün kısası, işi bilene verecek ve gereken parayı da ayıracaksın. Ondan sonra en iyi sonuçların gelmesini bekleyebiliriz.

Ufak Küba'nın 4 altın, başında atletizm sever bir kral olan Fas'ın da iki altınla madalya sıralamasında başta yarıştığı bu şampiyonadan pek çok şeyler öğrenmeliyiz. Sanırım, herşeyden evvel, politikacıların ve iktidarın basındakilerin sporu sevmesi gerek. Hayatında bir gün spor yapmayan bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın tepemizde oturduğu Türkiye'de daha da fazlasını beklemeyelim mi?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!