‘Albümün kaç sattı’ sorusu tarih oluyor

Dijital müzik piyasasıyla ilgili ilginç bir rakam paylaşayım...

Haberin Devamı

Türkiye’de 2010 yılında sadece aveamuzik.com’dan indirilen şarkı sayısı 5.7 milyondu.

Dikkat edin, sadece aveamuzik diyorum.

Bunun Turkcell’i, Vodafone’u, TTNet’i de var...

Avea, mobil müzik piyasasının güçlü oyuncularından biri. Pazar payı yüzde 40’lara yakın...

Yani yüzde 40 payı olan Avea’dan 5.7 milyon adet şarkı indirildiyse, kaba bir hesapla Türkiye’de geçen yıl indirilen şarkı sayısının 15 milyon adet civarında olduğunu söylemek mümkün.

Bu rakamlar da bize gösteriyor ki; tıpkı plaklar ve kasetler gibi yakın gelecekte CD’ler de tarih olacak.

Bu yüzden sanatçılar rahat etsin, yakın gelecekte “Son albümünüz kaç sattı” türünden sorularla karşılaşmayacaklar artık.

İşte size bunu kanıtlayan çarpıcı rakamlar:

- Dünyada 2010 yılında dijital kanallardan elde edilen müzik geliri önceki seneye göre yüzde 16 oranında artarak, yüzde 29’a ulaştı. Bundan 6 yıl önce 2004’te bu oran neydi biliyor musunuz? Sadece yüzde 2...

- Dünyanın en büyük dijital müzik pazarı olan Amerika’da 2010 yılında, plak şirketlerinin gelirlerinin yaklaşık yüzde 50’si dijital kanallardan elde edildi. Avrupa için bu oran halen yüzde 20’nin altında.

- 2010 yılında global dijital müzik endüstrisine biçilen değer, 2009’a göre yüzde 6 artarak 4.6 milyar dolara yükseldi. 2004’teki değeri 420 milyon dolardı.

- 2010 yılı sonu itibariyle, dünya genelinde yasal dijital müzik sunan 400’den fazla servis, 13 milyondan fazla parça bulunuyor. 2004’te ise 60’ın altında servis, 1 milyon parça sunuyordu.

Özellikle son 5-6 yılda dijital müzik, konvansiyonel müzik piyasasını yerle bir etmek için çok büyük adımlar atıyor.

Muhtemelen Amerika’da ilk kez 2011’de dijital müzik gelirleri, CD gelirlerini geçecek.

2015’e kadar da bu durum önce Avrupa’ya sonra bize yansıyacak.

Geleneksel müzik sektörü tepe taklak olurken 40 yılın şarkıcıları zirvede kıpırdamadan durabilir mi?..

Duramaz!

O da bir başka yazıya artık.

Haberin Devamı

Çocuk hassasiyeti

Yalçın Doğan’ın THY’de başına gelen ve dün Hürriyet’te yazdığı olay tartışmamız gereken bir konu.

“Kadın soyadının tutmadığı bebeğiyle yurtiçinde seyahat edebilir mi?”

Yalçın Abi, 16 ay önce baba oldu.

Eşi ve bebeğiyle mutlu bir hayat sürüyor...

Eşinin bebeğiyle soyadı aynı olmadığı için THY, “Babanın izni olmadan uçamazsınız” diyor...

Yurtdışı seyahatlerinde anneyle bebeğin soyadı tutmazsa (boşanmış olabilir, anne-baba evlenmeyip birlikte yaşıyorlardır), babanın vekaleti isteniyor.

Çocuk kaçırmalarına karşı doğru bir uygulama.

Ancak yurtiçi seyahatlerinde böyle bir belgenin istenmesi tartışmaya açık.

İlk bakışta seyahat özgürlüğüne kısıtlama gibi duruyor.

Peki Allah korusun ters bir durum olsaydı, anne çocuğu Yalçın Abi’den kaçırıyor olsaydı ne yapacaktık?

Hep birlikte THY’ye yüklenecektik, nasıl anneyle soyadı tutmayan bebeği uçurursun diye...

Peki THY’de buna dikkat ediliyorsa, trende ve otobüste de edilmesi gerekmiyor mu?

Çocuk bir tek uçakla mı kaçırılır?

Avukat arkadaşlarıma sordum, “Yurt-içinde seyahat özgürlüğüne ters bir durum ama THY’nin bu konuda hassasiyeti varsa ancak teşekkür etmeliyiz” dediler.

“Peki ben, benimle soyadı tutmayan 6 yaşındaki yeğenimi alıp uçağa binebilir miyim” diye sordum...

“6 yaşındaki çocuk olumsuz bir durumda derdini anlatabilir ama 16 aylık bebek kaçırılma ihtimalinde savunmasızdır” yanıtını verdiler.

Haberin Devamı


Cimbomlu Assange

Dünyayı karıştıran Wikileaks sitesinin kurucusu Julian Assange, Galatasaraylı çıkmış...

Londra’da gittiği Türk restoranının PR çalışması değilse bu, ben de bir şey bilmiyorum.

Assange’ın Londra’da Türk restoranına gittiği...

Orada arkadaşlarıyla yemek yediği...

Hatta yemeklere bayıldığı doğrudur...

Ama o sırada dev ekranda yayınlanan Galatasaray maçına göz ucuyla bir-iki baktıysa, -elbette Galatasaray’ın adını da biliyordur- oldu mu size Cimbomlu!

O sırada tüm Türk maçlarını yayınlayan restoranda Beşiktaş’ın maçı ekranda olsaydı Assange Beşiktaşlı, Fenerbahçe’nin maçı yayınlansaydı Fenerbahçeli olacaktı...

Sonuçta hepsi aynı PR çalışmasına hizmet ederdi.

Yani sahneye Galatasaray formasıyla çıkacak kadar Cimbomlu olan Manu Chao ile Assange’ın Galatasaraylılığı arasında hiçbir benzerlik yoktur. Fazla sevinmeyiniz...

Yazarın Tüm Yazıları