AKP'nin manifestosunu arkama astım

ABDULLAH Gül'ün açıklamalarını ‘‘yürek ferahlatıcı’’ bulduğumu itiraf etmeliyim.

‘‘Kamu ihale yasası vaktinde yürürlüğe girecek...’’

Bu söz senet olmalı. Çünkü bu yasanın geciktirilmesi ve askıya alınması ‘‘Biraz da bizim hırsızlar çalsın sonra bu yasayı yürürlüğe sokarız’’ demekti ve moral bozucuydu.

‘‘Vergi affı projemiz yok.’’

Bu cümle pek çok insanın kendini enayi gibi hissetmesini engelleyecek kilit bir ifadeyi içeriyor.

‘‘Orta ve uzun vadede vergileri düşüreceğiz.’’

Türkiye'de illegalitenin en önemli kaynağı kurutulacak demek.

‘‘Bankalar düzgün çalışsın hatalarını ödemek istemeyiz.’’

Zaten ödedik. Dahasını kaldıramayız. Haklı Başbakan. Parasını getirip ödeyenin bankası verilsin. Tabii eğer suç işlemediyse. Ama yapılanların üzerine sünger çekilmesin. Yapılan yana kár kalmasın. Haksız rekabetle zenginleşenler, bu haksızlığı sürdürmesinler.

Bu bütün bu cümleleri kestim ve masamın arkasına yapıştırdım.

AKP iktidarının samimiyetini bu sözlere sadakatle ölçeceğim.

Hem de her gün.

Uzan'ın avukatı Cumhuriyetçiler'in ağır topu


İNGİLTERE Cem Uzan'a ve kız kardeşine 15 ay hapis cezası verdi. Sebep Motorola'nın ve Nokia'nın alacak davası. Cezanın veriliş nedeni, ‘‘iyi niyetli hareket etmemek’’.

Bu ceza Uzan'ı etkilemez. Ama hareket alanını daraltır. Avrupa'da ‘‘rahatça’’ gezemez, İngiltere'ye gitmek ise yürek ister. Bunun dışında bir önemi yok. İngiltere'deki davada durum bu. İşe büyük bir hızla başlayan New York'taki mahkemede ise müthiş bir yavaşlama var. Bunun nedeni ise Cem Uzan'ın, aynen Türkiye'de olduğu gibi, Amerika'da da sistemi ‘‘çözmüş’’ olması. Motorola'nın Amerikan siyasetindeki gücünü fark eden Cem Uzan, bu davayı ‘‘sıradan’’ bir şekilde götüremeyeceğini anlayınca müthiş bir atak yaptı.

Ve gitti, harika bir avukat tuttu.

Avukat, Amerika'da şu sırada iktidarda olan Cumhuriyetçiler'le çok iyi bir ‘‘bağlantıya’’ sahip bir kişi.

Baba Bush'un Dışişleri Bakanı James Baker'ın öz be öz oğlu.

Motorola'ya birkaç milyar dolar vermektense, James Baker'ın oğluna, ya da Cumhuriyetçiler'in ve Bush'un ağır topunun ‘‘evladına’’ birkaç milyon dolar vermeyi tercih etti. Uzan bu yolla davayı kazanamayacağını biliyor.

Ama Motorola'ya karşı zaman kazanıyor. Amacı işi uzatarak Motorola'yı bezdirmek ve Motorola'nın Telsim'den alacağı 2 milyar doları ‘‘Write off’’ etmek. Yani ‘‘Tahsili gayri kabil alacaklar’’ hanesine yazdırmak. İş bu hale geldikten sonra Uzan Motorola'nın CEO'suna gidecek ve ‘‘Şu sizin alamayacağınız alacak var ya. Hani tamamını zarara yazmıştınız. Ona 200 milyon dolar vereyim’’ diyecek. Motorola da sokakta para bulmuş gibi olacağı için bunu kabul edecek. Uzan'ın oyunu bu. Sahaya sürdüğü koz ise eski Dışişleri Bakanı'nın oğlu.

Anlayacağınız ha ABD, ha Türkiye.

Bu oyun böyle oynanıyor.

Etiğiniz kaç dolarlık?


‘MEDYA etikçisi’ kesilen ahlaksızlara dün hafif bir bindirdim. Sağ olsunlar aklı başında meslektaşlardan ‘‘ağır’’ destek geldi. Diyorum ya, bazıları ‘‘bok çukuru’’ içinden etik dersi veriyorlar.Şimdi bunların toplandığı bir gazete var. Bu gazete aylardan beri her gün BDDK aleyhine yayın yapıyor. Çünkü grubun bankasına BDDK el koydu. Gazete tetikçiliğe soyundu. Aylardır olmadık tehditlerle BDDK yıldırılmaya çalışıldı ve hálá bu durum sürüyor. BDDK'ya saldırılar yetmedi, bunların bankasıyla ilgili yargı kararlarının alınacağı günlerde gazetede olmadık şekilde ‘‘başyazı kılıklı’’ makalelerle yönlendirmeler yapıldı. Bu gazete, bankaya el koyulduğu günden başlayarak dönemin Ekonomiden sorumlu Bakanı Derviş için de ağza alınmayacak hakaretler etti. Demediğini bırakmadı. Hatta Derviş'e en ağır kim hakaret edebilecekse, onu da istihdam etmekten kaçınmadı. Fakat ilginç bir şey oldu. Geçen hafta Derviş'le bir röportaj yayınladılar. Çünkü Derviş, her nedense, bunların işine gelebilecek bir şeyler söylemişti. Ve aylardır ‘‘yerden yere vurdukları’’ Derviş'i alıp bu kez baş tacı ettiler. Ve bütün pisliğin içinden ‘‘etik dersi’’ veriyorlar. Gidin işinize Allah aşkına. Sizin etiğinizin kaç dolar ettiğini siz de biliyorsunuz, biz de.

3 puana aldanmayın


GALATASARAY maçı kazandı ya, rezalet görmezden geliniyor. Samsun'da yaşanan hakem faciası unutturuluyor. Oysa Samsun'da Metin Tokat Galatasaray'ı tokatlamak için her şeyi yaptı. Ümit Karan'ın bir önceki hafta başına gelen bu hafta yine tekrarlandı, Tokat izledi. Galatasaraylılara yapılan müthiş faullerde sarı kartlar bir türlü çıkamadı. Ama Galatasaraylıların yaptığı ‘‘faullüğü bile şüpheli’’ hareketlere sarı kartları dayadı. Fakat Galatasaray yönetimi, 3 puanın verdiği rehavetle çıtını çıkarmadı. Galatasaray'ı uyarıyorum. Bu yıl Galatasaray'ın üzerine büyük bir oyun oynanıyor. Bu oyunu bozmak için uyanık olmak gerek. Centilmenlik, hakların gaspına göz yummak değil. Adaleti sağlamakla hayata geçirilir. Galatasaray futbolda adalet istemelidir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Sahtekárlık, yeniden utanılacak bir şey haline geldiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları