AKP yeni isim çıkaramıyor

TÜRKİYE adım adım yerel seçimlere hazırlanırken, iktidar partisi AKP’de de adaylar netleşmeye başladı.

Haberin Devamı

En çok merak edilen Ankara’da, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Tayyip Erdoğan yine İ. Melih Gökçek’i tercih etti. CHP’nin Ankara adayı henüz netleşmemişken, MHP ise Mevlüt Karakaya ile başkentte yarışa katılacak. Erdoğan’ın kafası cumhurbaşkanlığında takılı olduğundan Gökçek’e karşı yeni bir cephe açmak istemedi.
Halbuki bir önceki seçimler öncesinde Erdoğan kafasında Gökçek’i bitirmiş, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un ismi öne çıkmıştı. Bu arada Veysel Tiryaki alternatif bir isim olarak bir kenara not edilmişti. Ancak, ‘kaset şantajı’ ile Altınok’un yolu kesildi ve Melih Gökçek’in önüne set konulamadı. Bu seçim öncesinde Gökçek, hem üstesinden gelemediği metro gibi ‘ağır’ yatırımları devlete yüklemesini bildi, hem de bunları göğsünü açarak anlattı; hükümetten kendisine bir eleştiri yapılmaya cesaret edilemedi. Bundan bir süre önce Bülent Arınç, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki için “Daha yüksek görevlere layıktır” diyerek ismini büyükşehir için işaret etti. Erdoğan bir belirti göstermeyince bu ismin arkasında duran olmadı.
Başbakan da, kritik yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimi dönemine gidilirken –ve son anda ortaya çıkan cemaatle kavga– Gökçek’le ‘sorun’ yaşamak istemedi ve önünü erkenden açarak ‘vizeyi’ hemen teslim etmek durumunda kaldı.
AKP açısından şöyle bir tabloyu da kimse inkâr etmemeli: AKP aday bulmakta zorlanıyor. Halbuki ‘radikal isimler’ düşünülüyordu. Bu gerçekleşmedi; eski adaylarla yola devam edilmek istendi... Bugüne kadar ‘yeni’ bir isim bulunamaması yaşanan sıkıntıların bir sonucu olarak değerlendiriliyor.
Biraz bu konunun dışına çıkarsak...
Bütün bunlar karşısında CHP ne yapıyor diye sormak gerekiyor: Kılıçdaroğlu koşuştururken, genel merkez, aday adaylarının ‘ziyaret ve kulis’ine dönüştü. Herkes ‘5’li komite’ Gökhan Günaydın, Bihlun Tamaylıgil, Adnan Keskin, Umut Oran ve Bülent Tezcan’la görüşebilmek için sıra bekliyor. Bunlara ne demek gerekiyor:
“Vaktini burada harcama, git çalış!”

Haberin Devamı

HSYK Genel Sekreter Yardımcısı’ndan Eminağaoğlu açıklaması

Haberin Devamı

‘En yakın mahkeme’ meselesi nedir

HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Neslihan Ekinci, “Çankırı’ya en yakın ağır ceza mahkemesinin belirlenmesi” (19.11.2013) başlıklı yazımıza bir açıklama gönderdi. HSYK’dan ender yapılan açıklamalardan biri olsa gerek. Açıklamada HSYK’nın CMUK, Hâkim ve Savcılar Kanunu, Noterlik Kanunu, Avukatlık Kanunu gibi görevlerin yerine getirilmesi bakımından en yakın ağır ceza mahkemesini belirlemesi görevinin HSYK Üçüncü Dairesi’ne verildiği hatırlatılıyor. Dairesinin 7/2/2013 tarihli ve 9 sayılı kararı ile ağır ceza mahkemelerinin birbirlerine uzaklıkları, ulaşım imkânları ve iş yükleri dikkate alınarak tüm ülke genelinde en yakın ‘Ağır Ceza Mahkemeleri’ belirlenerek teşkilata duyurulduğu hatırlatılıyor. HSYK Üçüncü Dairesi, belirtilen kararında bazı ağır ceza mahkemelerinin en yakın ağır ceza mahkemesi sıfatıyla birden fazla yargı alanına ilişkin işlere bakmakta iken bazı ağır ceza mahkemelerinin ise hiçbir yargı alanına ilişkin işlere en yakın ağır ceza mahkemesi sıfatı ile bakmadığını gözeterek, ağır ceza mahkemeleri arasındaki dengesiz iş dağılımlarının ve iş yoğunluğu nedeni ile yaşanabilecek gecikmelerin önüne geçilebilmesi amacıyla yalnızca mesafe kıstası ile bağlı kalmayarak mesafe, ulaşım olanakları ve iş yükü kriterlerini esas olarak en yakın ağır ceza mahkemelerini belirlemiştir” deniliyor. Sungurlu, Nevşehir ve Aydın’a eskiden ve şimdi bağlanan ağır cezaların yerleri belirtilerek şöyle devam ediliyor. ‘Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca, 15.06.2013 tarihli eyleminden dolayı 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan dolayı kamu davası açılmış olup, Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama devam etmektedir. Ömer Faruk Eminağaoğlu ve müdafileri 20.11.2013 tarihli duruşmada Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisiz olduğu yönünde itirazda bulunmuş olup, mahkemece oybirliği ile talebin reddine karar verilmiştir.’ Yukarıda yer alan açıklamalardan da açıkça anlaşılacağı üzere, HSYK 3. Dairesi kanuni yetkisine dayanarak 07.02.2013 tarihli kararı ile mesafe, ulaşım olanakları ve iş yükü kriterlerini esas olarak en yakın ağır ceza mahkemelerini belirlemiş ve tüm teşkilata duyurmuştur. Halbuki Sayın Eminağaoğlu hakkında açılan davanın suç tarihi 15.06.2013 olup, HSYK’nın kararından çok sonradır. Bu sebeple, ‘Sayın Eminağaoğlu için özel olarak yargı yeri değiştirildi’ iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.”

Haberin Devamı

‘Seçim uyarısı’

Bakın ne yaşadım

DÜNKÜ ‘Seçim uyarısı’ yazımızda, ‘Adreste var olmayan kişileri nüfus müdürlüklerine bildirin’ demiştik. Ben İstanbul Ulus’ta oturuyorum, yaz sonu baktığımda hiç alakamız olmayan bir kişinin bizim adreste olduğunu gördüm ve 26 Ağustos 2013’te Beşiktaş Nüfus Müdürlüğü’ne giderek bildirimde bulundum. Bana 2 ay sonra arayıp sormamı istediler. 30 Ekim’de aradığımda, talebimi 11 Eylül’de Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü’ne gönderdiklerini ve henüz bir cevap gelmediğini söylediler. İşimi gücümü bıraktım emniyet müdürlüğüne gittim, orası da 16 Eylül’de mahalle polis karakoluna yazdıklarını, cevap beklediklerini söyledi. Kalktım mahalle karakoluna gittim, evrak orada bekliyor. Yaklaşık 10 gün geçti, bir ilerleme yok.
Sizce normal mi bu?
Tamer ÇOBANOĞLU

Haberin Devamı

ABD ve AB’ye kulluk güdüsüyle yaklaşarak hiçbir şey elde edemezsiniz
----
İran (onur) kazandı

İRAN, 1979’de yaşadığı büyük dönüşümden beri başta ABD olmak üzere tüm batı dünyasının hedef tahtası haline gelmişti ve tam 34 yıldan beri de batılı ülkelerin ambargosu altındaydı. Uzun yıllardan beri batılı ülkelerin bu karşı duruşuna ve sistemli ambargosuna pabuç bırakmayan İran, 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla hayatımıza hakim olan “Yeni Dünya Düzeni” karşısında da aynı onurlu duruşunu hatta bir vites yükselterek devam ettirdi.
Bizim ABD ve AB ile işbirliği içerisinde olmadan hiçbir yere varılamayacağını zannettiğimiz dönemlerde İran bu milli duruşunu hiç bozmadığı gibi, bir de nükleer çalışma başlattı. Ortadoğu’da tek nükleer güç olma avantajını kaybetmek istemeyen İsrail’in de kışkırtmasıyla batı dünyası bu nükleer çalışmaları sebebiyle İran’a olan husumetini bir kat daha artırdı.
Tüm bunlara rağmen İran batı dünyasına karşı hiçbir konuda taviz vermedi. Öyle göstermelik “van minut” çıkışları yapıp, ardından İsrail ile anlaşmalar yapma veya Yahudi örgütlerinden “Cesaret Madalyası“ alma durumlarına düşmedi. İran’ın milli duruşu adına nerede ne pozisyon almak lazımsa o pozisyonu aldı ve nerede ne söylenmesi gerekiyorsa onu söyledi. Bu dönemlerde 2 metrelik ABD Başkanlarının üstten ve mütehakkim konuşmalarına karşı 1,5 metre boyundaki İran Cumhurbaşkanı Ahmedi Necat’ın duruşu ve konuşmaları ezilmek istenen yüreklere su serpti.
Ve sonunda ONUR KAZANDI. İsrail’in tüm karşı çalışma ve yırtınmalarına rağmen geçtiğimiz hafta İran, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi üyesine atfen uluslararası literatürde P5+1 diye tanımlaman ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Fransa + Almanya gibi dünyanın en önemli 6 ülkesini Cenevre’de karşısına alarak onlarla bir nükleer enerji anlaşması imzaladı. Bu anlaşma ile İran nükleer çalışmalarına devam etme ve buna devam ederken batılı ülkelerle ilişkilerini iyileştirme imkanı kazandı. Üstelik yıllardan beri ABD ve AB ile hiçbir konuda uyumsuzluğa düşmek istemeyen Türkiye’nin bu munis üslubunun yanı sıra, İran ile yüzlerce kilometrelik sınırdaş olması da görmezden gelinerek bu konuda Türkiye’ye en küçük bir söz hakkı bile verilmedi.
Cenevre’de varılan anlaşmaya sert tepki gösteren İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bu anlaşmayı “Tarihi bir hata” olarak tanımlamasına ve İran’a müdahale tehdidinde bulunmasına rağmen, dünyanın en önemli 6 ülkesinin İran ile bu anlaşmayı yaparak ona nükleer çalışma imkanı ve ilişkileri iyileştirme taahhüdü vermiş olması da gösteriyor ki Netanyahu’nun çırpınmaları boştur ve değil İsrail’in tek başına böyle bir müdahaleye kalkışması, genel olarak batılı ülkelerin İran’a bir askeri müdahale planı yoktur.
Bu anlaşma önümüzdeki süreçte bölge dengelerini etkileyecek ve değiştirecek. Bölgenin İran’a göre en uzak ucundaki bir küçük devlet (İsrail) bunun farkında ve buna engel olmak için adeta yırtınıyor. Ama tüm bu süreçlerde batı dünyasına karşı munis duruşunu bozmayan Türkiye’den çıt çıkmıyor ve zaten bizden bir ses çıksa da ona değer veren yok. Halbuki Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ortasında konuşlanmış bir devletin nükleer çalışmalara hukuki zemin bulması, bizi İsrail’den daha fazla ilgilendirmeli değil mi?
Bu olaydan çıkarmamız gereken bir ders var; ABD ve AB’ye kulluk güdüsüyle yaklaşarak hiçbir şey elde edemezsiniz. Batı dünyasından almanız gereken bir şey varsa onu ancak onurlu duruşunuzla elde edebilirsiniz. İran bunu kanıtladı.
Feyzullah BUDAK


Yazarın Tüm Yazıları