Erdoğan: Fişlemeyi ülke sağduyusu çözdü

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan: Fişlemeyi ülke sağduyusu çözdü
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2004 01:39

Başbakan Erdoğan, Hürriyet'in ortaya çıkardığı ‘‘Sosyetik Fişleme’’ skandalı için Hürriyet'e konuştu.

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan yerel seçimlerin en ‘‘çalışkan’’ lideri. Seçim öncesi başladığı yurt gezilerinde 34. durak Urfa ve 35. durak Diyarbakır'a ben de Başbakan'la birlikte gittim. Ankara'dan Urfa'ya uçarken ve Urfa'dan Diyarbakır'a geçerken uçakta epey sohbet imkanı bulduk.

SAĞDUYU ÇÖZDÜ

Başbakan'a ilk olarak Hürriyet'in ortaya çıkardığı ‘‘Fişleme’’ olayını sorduk. Tebessüm etti.

‘‘Sağolsun basın bu konuda bizim bir şey söylememize gerek bırakmayacak kadar net ve açık biçimde hareket etti’’ diyerek ekledi: ‘‘Açıkçası basının bu konudaki tavrına hep birlikte müteşekkir olmalıyız. Hangi görüşte olursa olsun bütün medya organları, neredeyse tüm saygın köşe yazarları burada yapılan işin yanlışlığını vurguladılar. Ben bu işin kurumsal bir mesele olmadığından eminim. Genelkurmay da son derece sağduyulu bir açıklama yaptı. Bu konuyu Türkiye'nin sağduyusu çözmüştür bence’’ dedi.

GÜNEYDOĞU ÖNEMLİ

Daha önce de defalarca vurguladığı bir konuyu bir kez daha gündeme getirdim ve Doğu ve Güneydoğu'ya neden bu kadar fazla önem verdiğini sordum.

‘‘Doğu ve Güneydoğu'yu çok önemsediğini’’ söyledi. Buradaki konuşmalarında sürekli olarak ırka veya bölgeye dayalı milliyetçiliğe karşı çıktığını, bunun zararlarını anlattığını aktardı.

‘‘Ben bundan herhalde bir 6-7 yıl önce bir söz söyledim. O söz çok aleyhime kullanıldı ama ne demek istediğimi şimdi herkes daha iyi anlıyor’’ dedi. Başbakan'ın kastettiği sözü, yıllar önce söylediği, ‘‘Sen ne mutlu Türküm diyene dersen, birileri de çıkar ne mutlu Kürdüm diyene der’’ cümlesiydi.

Başbakan ırk unsurunun öne çıkarılmasının Türkiye'nin bütünlüğüne en büyük tehdit olduğunu söyledi. ‘‘Neysen nesin, nereliysen nerelisin. Kime ne. Önemli olan bu ülkeyi sevmek. Önemli olan insan gibi yaşamak, insan gibi yaşayacak koşullara sahip olmak. Biz ırk milliyetçiliğine karşıyız. Bunu da vurguluyoruz. Vurgulayacağız’’ dedi..

OY ORANI SÖYLEMEM

Seçim gezisine giderken, seçim beklentilerini sormamak olmazdı. ‘‘Yüzde kaç bekliyorsunuz’’ dedim. ‘‘Ağzımdan oy oranı ile ilgili tek kelime çıkmaz. Ama beklentilerimiz çok yüksek diyebilirim’’ dedi. Oy oranı vermedi ama ‘‘Geçmişte merkez bir sağ partinin aldığı en yüksek oyun üzerini hedeflediklerini’’ ima etti. Menderes'i ve DP'yi kastediyordu ve bu da yüzde ellilerin üzerinde bir oy oranı ediyordu.

Başbakan'a yerel seçimlerden büyük bir farkla kazançlı çıkmaları halinde çok sayıda belediyenin yönetimi alacaklarını hatırlattım ve sordum:

‘‘Geçmişte belediyelerde meydana gelen yolsuzluklar, usulsüzlükler iktidar partilerinin başını ağrıttı. Bu kadar büyük başarı sizin işinizi zorlaştırmaz mı?’’ Yanıtı beklenmedik derecede netti. ‘‘Kesinlikle zorlaştırır.’’ Sonra bu cümlesinin içini açtı.

‘‘Türkiye'de 3100 civarında belediye var. Bu sayı çok fazla. Belde belediyeleri bir rezalet. Hatta olmaması gereken ilçe belediyeleri bile var. Bu kadar belediye olunca her şey olabiliyor. Hata da oluyor, yolsuzluk da oluyor, suiistimal de oluyor. Biz bunun yanlışlığını gördük ve bir yasa hazırladık. Belediye sayısını azaltacaktık. Ama biliyorsunuz olmadı. CHP karşı çıktı. Köşk'ten geçiremedik.’’

3000'i aşkın belediyenin neden fazla olduğunu sordum. ‘‘3000'i aşkın belediye başkanı gerektiriyor da ondan fazla. 3000 belediye başkanı arayınca, hata yapma olasılığınız artıyor. Bu iyi niyetli bile olsalar bütün partiler için geçerli’’ dedi.

PARTİMİ KORURUM

Başbakan'a bir gözlemimi aktardım:

‘‘AKP güçlendikçe ve merkeze doğru geldikçe partinize doğru bir akın başladı. Bu akınla birlikte geçmişte siyaseti kirleten unsurlar da sizin partiye doğru geliyorlar. Bunları nasıl engelleyeceksiniz?’’

‘‘Koruma barajı inşa edeceğiz’’
dedi ve anlattı:

‘‘Seçimden sonra eğitim çalışmalarını başlatıyoruz. Bundan böyle yılda 2 kez eğitim kampları yapacağız. Bütün parti yöneticileri katılacak. Herkes birbirini tanıyacak. Aramıza yanlış adamların sızmasını engelleyeceğiz. Herkes bu partinin amacının ne olduğunu bilecek. Bu amaç dışında kişisel amaçlarla gelenler ya gelmeyecek, ya gidecek. Bu eğitim olmazsa parti olmaz. Biz kalıcı bir parti olmak istiyoruz. Türkiye siyasetine damga vurmak istiyoruz. Bunun için eğitim şart.’’

ÇETELE TUTUYORUZ

‘‘Eğitim iyi ama kesin çözüm değil’’
dedim.

‘‘Bakın bu seçimden önce il ve ilçe başkanları aday olmayacak dedik. Büyük bölümü buna uydu. Ama bazıları hile veya hülle yapmaya yeltendiler. Şimdi biz bunları izliyor gözlüyoruz. Bir anlamda bunların çetelesini tutuyoruz. Bu partinin kuralları dışına çıkanın, bu partinin adına leke düşürenin, bu partinin ilkelerini benimsemekte güçlük çekenin bu partide işi olmaz.’’

Eş dost akraba işlerine de karşı çıktığını söyledi.

‘‘1. dereceden akrabalar listelerde yer almayacak dedik. İhbarlar alıyorum. Buna uymayanlar varmış. Hepsinin hesabını soracağım’’ diye de ekledi.

Yorgunluk kahvesi

Başbakan Erdoğan dün mitingleri tamamladıktan sonra akşam saatlerinde Dedeman Otel'e giderek, Fatih Altaylı'nın ‘Teke Tek’ programına katıldı. Erdoğan, oteldeki Şark Köşesi'nde Altaylı ile karşılıklı kahve içerken, Şanlıurfa ve Diyarbakır mitinglerinin yorgunluğunu çıkardı.

İZLENİM

Başbakan'ı Urfa'da ciddi bir kalabalık karşıladı. Ama zaten 3 Kasım seçimlerinde Urfa'yı almışlardı. İlginç olan Diyarbakır'dı. Diyarbakır'da mahşeri bir kalabalık miting alanındaydı. Bu oya döner mi bilmiyorum ama AKP Diyarbakır'da, DEHAP'a ciddi bir alternatif olmuş. Şaşırtıcı.

Uzanlar tamam peki ya gerisi?

‘‘Bana söz vermiştiniz. Uzanlar'dan sonra sıra diğerlerine gelecekti. Bir hareket görmüyorum’’ dedim. ‘‘Merak etmeyin hareket var’’ dedi. Özerk kurumlardan bilgi istemiş. Yani BDDK ve özellikle de TMSF'den. ‘‘Buraların başkanları yapılmış işlemler üzerine çalışıyorlar. Ne alınmış, ne verilmiş bir döküm çıkıyor. Anlaşmalara bakılıyor. Bunlar bize de gelecek. Bakacağız. Adil mi, hakkani mi? Değilse yargıyı çalıştıracağız. Bu konudaki yazılarınızı okuyorum. Haklısınız. Ama merak etmeyin. Gerekeni gerçekten yapacağız. İşi bitirdiğini zannedenler de yanılgıya düşmesinler. Yapılan işlemler hakka hukuka uygun değilse bozulur. Kimsenin hakkını kimseye yedirmeyiz. Çok yakında sözümüzün arkasında durduğumuzu anlarsınız’’ dedi. Bir şeyi ise özelikle vurguladı. ‘‘İşini yapan, yapmaya çalışana, soygunculuktan değil, iyi niyetine rağmen ekonomik şartlardan dolayı zora düşene aynı muameleyi yapmayız. İşlerin yürümesini sağlarız. Ama onların da bize iyi niyetle yaklaşması lazım.’’

En yakın dostum olsa kulağından tutar, atarım

‘‘Seçimden sonra size bağlı belediyelerde yolsuzluklar ortaya çıkmaya başlarsa’’ dedim. Yan koltukta oturan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'yu işaret etti. ‘‘İşte orada. Gereğini yapacak. En yakın dostumuz olsa bile kulağından tutup atarız. Çıkarırız yargı önüne. Belediyeler halka iç içe. Orada lekelendiniz mi, izi çıkmaz. Biz bu partiyi kurarken kısa dönemli kurmadık. Partiye zarar vereni tutmayız. Gözünün yaşına bakılmayacağına emin olabilirsiniz’’ dedi. En önem verdiği şey parti ilklerine sadakat ve eğitimdi. Belediye başkanları için de bunu tekrarladı. Eğitimli ve partiye bağlı insanların hata yapmayacağına inanıyordu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!