AKM’yle birlikte Taksim’i de yıksak

Her 3-5 yılda bir şu İstiklal Caddesi ‘yenilenmese’ ahım kalır zaten!

Ya parkeleri değişir ya lambaları yenilenir...

Ya ağaçları dikilir ya kaldırımları sökülür...

10 yıldır Taksim’de yaşayan biri olarak kaç yeniden düzenlemeye şahit oldum hatırlamıyorum.

Şimdi de İstiklal Caddesi ve çevresindeki sokaklar 10 milyon YTL harcanarak yeniden düzenlenecekmiş.

Tünelden başlayarak Taksim’e uzanan İstiklal Caddesi, baştan aşağıya yenilenecek, cadde gri-yeşil-siyah-borda renkte granit taşlarla kaplanacak.

90 bin metrekare döşemenin yapılacağı proje kapsamında caddeler iki, sokaklar altı ayda bitecek.

Bu parke değiştirme işinde değişmeyen tek şey vardır: Vatandaşın, ‘Kimbilir yine hangi müteahhite para kazandırılıyor’ şeklinde özetlenebilecek tepkisi.

Bu proje kapsamında mı bilmiyorum ama şu sıralar zaten Taksim’in Sıraselviler girişindeki kaldırımlar tamamen değiştiriliyor.

Hepimiz biliyoruz ki bu parkeler de 3-5 yıl sonra kaldırılıp yerine yenisi konacak...

Dünyada en önemli caddeleri ve meydanlarıyla bu kadar oynanan bir başka şehir daha yok.

İstiklal Caddesi yap boz tahtası, Taksim Meydanı meydan değil.

New York’tan Moskova’ya, Paris’ten Londra’ya, Oslo’dan Kiev’e pek çok şehrin meydanlarını ve ünlü caddelerini gördüm.

Taksim Meydanı en kötüler listesinde birinci çıkar.

Hazır Bakan Atilla Koç, ‘AKM’yi yıkıp yerine yeni bir kültür merkezi yapacağız’ demişken, hazır Belediye İstiklal Caddesi’ni yeniden düzenleyeceğini açıklamışken, hazır Sıraselviler’de kaldırım yenileme çalışmaları başlamışken...

Bu projelerin hepsini birleştirsek de, Taksim’i baştan sona yıkıp (tabii tarihi eserleri koruyarak) yeniden inşa etsek.

10 milyon YTL değil, 100 milyon YTL harcasak, 6 ay değil iki yıl beklesek...

Ama sonunda yenilenmiş AKM’si, pırıl pırıl caddeleri, ışıl ışıl meydanlarıyla bir daha değişmeyecek, İstanbul’a yakışır bir Taksim’e sahip olsak.

Bu ülkenin bunu gerçekleştirebilecek şehir planlamacıları yok mu?

Nimetle oynanmaz yavrum!

Ekmek nimettir, elinin tersiyle itilmez, atılmaz, tabakta yemek bırakılmaz, arkandan ağlar, onu bulamayanlar var...

Biz böyle büyütüldük.

Alman gençlerine bunu söyleyecek bir anneleri bir anneanneleri yok mu?

Berlin kentinde doğu ve batının gençleri geleneksel yemek savaşı yapmışlar.

Şu Avrupa’nın snob’luğuna ve kendini bilmezliğine sinir oluyorum.

Dünyada 840 milyon insan açlık sınırında, Afrika’da her gün açlıktan binlerce çocuk ölüyor.

Dünyanın neredeyse yarısı yetersiz besleniyor.

Dünyanın diğer yarısında ise gençler bol buldukları yemeklerle oyun oynuyor.

Domates savaşlarından, portakal savaşlarından sonra şimdi de yemek savaşları.

Domateslerin çürük, portakalların bozuk, yemeklerin artık olduğu iddia ediliyor.

Ne olursa olsun...

Bir tarafa elinde bezelyeler, patlıcanlarla, kafasına bulanmış yemeklerle Avrupalı gençleri koyuyorum.

Diğer tarafa Afrika’da küçücük zenci bir çocuğun ölümünü bekleyen akbabanın fotoğrafını...

Bu adaletsizlik sinir bozuyor...

Tam istediğimiz gibi

Kanal D yeni yayın dönemini pazartesi akşamı Reina’da yaptığı partiyle kutladı.

En büyük tebrik, Kanal D tanıtım bölümüne...

Nefis bir yeni yayın dönemi tanıtımı hazırlamışlar. Bayıldım.

Dizi oyuncuları, program sunucuları ikili-üçlü şekilde ekrana gelerek Kanal D şarkısını söylüyorlar.

Muhtemelen bu kadar uzun değil ama kısaltılmış versiyonunu televizyonda izleyeceksiniz.

Bu güzel tanıtımın müziğine Ufuk Yıldırım imza atmış, yönetmen olarak da Çiğdem Geyiköz. Ellerine sağlık.

Kanal D bu güzellikten izleyiciyi de mahrum etmemeli.

Tanıtım filminde izlediğimiz starların hemen hepsi gecedeydi.

Geçen sezondan devam eden güçlü dizilerin kadroları rahat...

Yeni başlayan dizi ve yapımların kadrolarında ise yeni bir umut yeni bir heyecan.

Kanal D’nin bu sezon için bulduğu slogan, ‘Tam istediğiniz gibi’...

Macera tam istediğiniz gibi, eğlence tam istediğiniz gibi...

Gecede gördüklerimiz, önümüze gelen yayın akışları bu sloganı doğrular nitelikte.

Kanal D’de bu sezon eğlence de var, iyi yerli-yabancı film de, iddialı dizi de, reality show da...

Tam istediğimiz gibi yani...

Mesela, diyelim ki, örnek veriyorum

Böyle bir cümle var mı? Varmış...

Pazar günü Telegol’de Serhat Ulueren söyledi.

İddaa oyununun nasıl oynanacağını anlatırken bir örnek vermek istedi ve cümleye ‘Mesela, diyelim ki, örnek veriyorum’ diyerek başladı.

Aynı anlamda üç sözcük.

Sonuna ‘Farz-ı mahal’ı da ekleseydi de tam olsaydı.

TARİHTE BUGÜN

1 YIL ÖNCE

14 Eylül 2004

Dizi savaşları

Haziran Gecesi’nin ilk bölümüyle ekrana gelen Özcan Deniz, rakibi olan Bir İstanbul Masalı için ‘Asmalı Konak’ın mirasçısı’ dedi.

10 YIL ÖNCE

14 Eylül 1995

Hıncal-Erman yan yana

Hıncal Uluç ve Erman Toroğlu’nun ellerinde sopalarla sunduğu Kale Arkası, en çok konuşulan futbol programı oldu.

Dün bu köşede in-out kutularının yerleri karıştığı için Galatasaray Kapalı tribününün yönetim protestosunu destekliyormuş gibi oldum. Oysa tam tersi, dünkü kutuların doğru hali şöyle olacaktı;

Kapalı’nın protestosuna tepki gösteren ve takımı destekleyen Galatasaray’ın Numaralı Tribünü

Galatasaray’ın her maçta yönetimi alkışlarla protesto eden Kapalı Tribünü...
Yazarın Tüm Yazıları