Aklımı kurcalayan soru

YİNE saymaya başladık. Bir benden, iki senden. Üç benden otuz senden.

Ölüm rol çaldı, intikam sahnede.

En gür, en erkek, en milliyetçi, en asker, en savaşçı, en öldürücü sesinizi yükseltin.

Korksun herkes sizden. Ne kadar kızdığınızı anlasın.

Çünkü siz kendinizi başka türlü ciddiye aldıramıyorsunuz.

Neden?

Maksadım vicdan bekçiliği değil.

Böyle zamanlarda soru soranlardan hiç hoşlanılmaz ama merak bu.

Mesela dün, bir de baktım ki, yirmi yıldır en az yirmi defa aynı şeyi yazmak için oturmuşum bu masaya. Neden?

Neden yirmi yıldan beri bir arpa boyu yol alınamadı da ondan mı?

Neden yine yirmi yıl önceki gibi, on yıl önceki gibi ceset sayıyor insanlar?

Neden Türklerin şiddetle yola getirileceğini düşünebiliyorlar, neden Kürtlerin fikirlerini şiddet uygulayarak değiştireceklerine inanıyorlar?

Gerçek ortada değil mi?

Neden, AKP hükümeti terörle ilk kez karşılaşıyormuş gibi yapıyor?

Türkiye’nin değişik durumlarda devreye sokacağı değişik siyasetler neden oluşturulmadı?

Terörle mücadele askerin sorumluluğuna, ABD’nin inayetine, Barzani’nin çaresizliğine terk edildi, neden?

Neden?

* * *

ÇARESİZ
dediğimde abartmıyorum. Talabani ya da Barzani, ikisi de kendilerini düşünmekten başka bir şeyi düşünecek halleri yok.

Irak’ın en istikrarlı bölgesi kuzeyi derken inanmayın. Her şey güllük gülistanlık değil. Barzani ve Talabani’ye karşı muhalefet artıyor.

Küçücük bölgelerinde bir kentten diğerine cep telefonlarıyla konuşturamıyorlar insanlarını. Çünkü iki ayrı telefon şirketi var. Biri Barzani’ye ait; Erbil ve çevresinde hizmet veriyor. Diğeri Talabani’nin. Ve müşterilerini kendilerine mecbur etmek için iki şirket aralarında uyum anlaşması yapmıyor bir türlü. Süleymaniye’deki annesi, Erbil’de okula giden oğlunu cebinden arayamıyor mesela.

Kerkük meselesi de Talabani ve Barzani’nin halka vaat ettikleri gibi gitmiyor.

* * *

TALABANİ, Eşşark El Esvat Gazetesi ile önceki gün yaptığı röportajda, "Kerkük referandumu ne zaman yapılacak?" sorusunu "Onu bu yıl yapamayacağız çünkü sayım hálá gerçekleşmedi ve normalleşme olmadı" diye yanıtlıyor.

Başka bir zaman olsaydı her tarafta ama en çok Kuzey Irak’ta büyük gürültü kopartacak bir açıklama.

Acaba Türkiye tehdidi olmasaydı, bu itirafı kolay kolay yapabilir miydi Talabani?

Daha sorulacak çok soru, sorgulanacak çok olay var. Ama şiddet ortamında ne ne soran kalır ne de sorgulayan.

DOĞRU BİLGİLENDİRME HATA YAPTIRMAZ

DEVLETİN zirvelerinden yapılan açıklamalarda, terörizme karşı gösterilerde, taşkınlık yapılmaması konusunda uyarılar var. Haklı bir endişe. Günlerdir provokasyona açık bir ortam var. Düşmanı komşularımızda, mahallemizde arama felaketinin Türkiye’ye vereceği zarar, terörizmin verdiğinden az olmayacaktır. Ama haber alma özgürlüğünü kısıtlayarak toplumda itidal sağlanamaz. Acı ve tepkisini ifade etmek isteyen insanları kışkırtan haberler değil, her haberden rant çıkartmaya çalışanların kullandıkları şiddet dilidir çünkü.
Yazarın Tüm Yazıları