Aklı onda kalmasın

Aslında tehlikeyi sezdiniz mi sıkmak yerine rahat bırakacaksınız.

Böyle pat diye girmiş bulunduğum konu; yine, yeni, yeniden kadın-erkek ilişkisi.

Karı-koca ya da sevgili olun fark etmez... Bir gün hayat arkadaşınızın bir başkasına meylettiğini fark ettiniz diyelim. Gerçi olmaz öyle şey de, varsayalım oldu! Mesela arkadaş grubunuzdan bir tazeye, işyerinden bir arkadaşına... Yani gözünüzün önünde yatağını değiştirmiş dere misali başka birine doğru akıyor sizinki...

Otomatikman işin daha ileri gitmesini önleyici çalışmalara başlıyoruz hepimiz. Göz hapsi, dırdır, baskı, tehdit, şu bu...

Aslında hiçbirini yapmayacaksınız.

Hatta ittireceksiniz arkasından.

Öyle elinizle gerdeğe sokmak değil tabii. Fakat fırsat vereceksiniz ki, iyice yakınlaşsınlar birbirlerine. Olan olsun bir an önce.

Uzadıkça karşıdaki kıymete binecektir zira.

Kaçan balık büyük olacaktır.

Aklı onda kalacaktır.

Kedinin erişemediği ete mundar demesinin bu işlerde hiç geçerliliği yoktur. Burada tam tersine, erişemedikçe "et" değer kazanacaktır.

Bırakacaksınız erişsin.

Alsın hevesini.

"Heves almak." Evet artık ilişkilerin vücuda geliş nedeni budur daha ziyade. Maalesef.

Alsın hevesini, dönsün kürkçü dükkánına.

Ha, siz dükkánın kapısına kilit vurmuş olursunuz, onu bilemem.

Ama bırakın fos çıksın bir an önce. Fos çıkmıyorsa, o olması gerekendir demek ki, zaten geç bile kalmıştır, yapacak bir şey yoktur.

AKP’nin iktidar oluşunu da çok isabetli bulmuştum aynı sebepten. Bir şey umut, özlem, heves olarak kaldıkça büyüyüp duruyor insanın gözünde.

"Olmayacak şey" demeyin bu tavsiyem için.

Sizin dünyadan haberiniz yok galiba. "Olmayacak şey" kalmadı, özellikle bu hususta. Karı-kocalar internetten "üçüncü" arıyorlar, siz daha nerelerdesiniz!

Hisse senetleri gürültü yapıyor

Zenginlerin boşanması da tantanalı oluyor.

Evlenmeleri gibi tıpkı.

Gürültülü.

Cümlemiz, gelinliğin kumaşının nereden geldiğinden, kaça mal olduğundan tutun da düğün yemeğinin mönüsüne kadar nasıl haberdar oluyorsak boşanmaları da hepimizin gözü önünde cereyan ediyor.

İşte Cem Hakko’yla Bettina Hakko!

Yakınların şahitliğinde imzalar atılıyor yine.

Tek fark, imza töreni Çırağan Sarayı’nda değil. Ki olmayacağından değil, akıl edemediler sadece. Yakında bunu da gerçekleştiren çıkar, merak etmeyin.

"Boşanma törenimizde sizleri de aramızda görmekten..."

Aslında hakikaten olmayacak şey değil. Hatta belki de insanın daha çok ihtiyacı var böyle zamanda eşe dosta, gülmeye, eğlenmeye. Bakmışsınız takı törenindeki gibi malların paylaşımı için mikrofonu eline almış yakınlardan biri...

"Ex-damattan ex-geline şirket hisselerinin yarısı!"

Netice olarak, boşanmalar da evlenmeler gibi. Görgülülerinki sessiz sedasız oluyor, ötekilerinki gürültülü. Yani zengin fakir diye ayırmamak lazım aslında. Fakat teflon tavayla ütünün birbirine vurulmasından, daha büyük bir ses çıkması gerekirken, fizik kurallarına inat, hisse senetleri daha çok gürültü yapıyor.

MIŞ MUŞ

İngiltere’deki 9 milyon bekár, "aşk" için yılda 85 milyar YTL ayırıyormuş.

Biz akıllıyız, işi tecavüz yoluyla bedavaya getiriyoruz!

Mersin’de gökten prezervatif yağmış.

Bu iş, yerden hazır nazır kadın-erkek fışkıran İstanbul’da yapılacaktı esas.

Türkler yatçılıkta, bir de çocuğa dayakta lidermiş.

Çocuğu dövdükten sonra yata atlayıp gidiyorlar demek!

Üç gezegenimiz daha olmuş.

Fazla gezegen göz çıkarmaz!

Yapımcı Fatih Aksoy "Pınar bir devrimcidir" demiş.

Doğru. Hatta "Seri devrimci!"
Yazarın Tüm Yazıları