Akıl akıldan üstündür ve bir anlamda dün bugündür de...

Geçen yıllarda bir gazetenin ekinde çok genç bir magazin yıldızı ile yapılmış röportajı okumuştum. Bu yıldız hayatında ilk kez bir köpek sahibi olmuştu ve şöyle anlatıyordu köpeğini:

Haberin Devamı

-Bu dünyada benim kadar talihli bir insan yok. Çünkü diğer köpeklere benzemeyen, çok başka bir hayvan benimki. Akşam eve geldiğim zaman beni havlayarak karşılıyor. Hasta olup yattığımda, yatağımın yanından ayrılmıyor. Koltuğa oturunca hemen yanıma sıçrayıp, bana yapışır gibi kıvrılıyor yanıma. Kızıp cezalandırıyorum ama bana kin bağlamıyor. Kimin böyle bir köpeği olabilir ki?

Köpek sahibi olan herkes, herhalde bu röportajı okurken gülmüştür.

Köpeğe sevgi ve yiyecek verirsiniz, o da size sevgi ve sadakat verir.

Büyümeyen çocuk gibidir köpek. Kaç yaşında olursa olsun sizinle oynar, cezalandırsanız bile size kin bağlamaz.

 

Haberin Devamı

Deneyimler ve bilgi

 

Bu genç yıldızın ilk kez sahip olduğu bir köpeği, diğer köpeklerden çok farklı bir yaratık sanması, aslında çok doğaldı.Çünkü deneyimsiz ve bilgisiz insanlar kendi yaşadıklarını da, söylediklerini de, dünyada daha önce hiç yaşanmamış ve söylenmemiş şeyler olarak görürler.

Toplumlar da içe dönüp kendilerini bilgiden ve dünya gerçeklerinden soyutladıkları takdirde, bu genç yıldıza benzerler.

Oysa bu gök kubbe altında yaşanmamış olay ve söylenmemiş söz pek yoktur.

Yapıtları klasik olmuş büyük yazarları okuduğunuz zaman, bunların en önemli niteliğinin insanlık tarihinin başlangıcından o güne kadar herkesin başına gelenleri sanki ilk kez olmuş gibi anlatmaları ve bundan bir yargıya varmaları olduğunu hissedersiniz.

Yine magazin sayfalarına  ve televizyonlardaki kapışmalı magazin programlarına dönersek… Dikkat edin bunlardaki kavgaların veya gerginliklerin ana nedeni, bir takım sırların başkalarının diline düşüp, dedikodu haline gelmesidir.

1613-1680 yılları arasında yaşayan Fransız yazar François de La Rochefoucauld  şöyle diyor:

-Kendi sırlarımızı kendimiz korumayı başaramazken, bunları anlattığımız başkalarının bu sırları korumalarını nasıl bekleyebiliriz ki?

 

Haberin Devamı

Talih ve akıl

 

Veya talihi yaver gidip şöhrete ve servete sahip olmuş bir kişinin, akılsızca, görgüsüzce ve hatta densizce davranışlar sergilediğini gördüğünüzde, Montaigne’i  hatırlamaz mısınız?

-Talih akılsızları akıllı yapmaz, onları sadece talihli yapar.

Mesela ben sağlıklı ve uzun yaşamak için kendini aşırı zora sokan, sürekli perhiz yapan, yatakta uyuması gereken saatte kan ter içinde yollarda koşan insanları görünce, hep Woody Allen’in söylediklerini hatırlarım:

-100 yıl yaşamak istemenize neden olan her şeyden vazgeçtiğiniz takdirde 100 yıl yaşayabilirsiniz.

Tarihin her döneminde ve tabii bugün de geçerli olan bu çeşit öz deyişleri hatırlamak, insanların evrendeki ilk canlının kendileri olduğunu ve her şeyin ilk kez kendi başlarına geldiğini düşünmelerini engeller.

Haberin Devamı

Bunlardan birkaç örnek daha aktarayım:

 

Akıllı sözler

 

-Olayları yönlendiremediğiniz zaman kendinizi yönlendirmeyi deneyin.

-Başkasının bilgisi ile biz de bilgili olabiliriz, ama başkasının aklı ile biz de akıllı olamayız.

-İnsanlar hafızalarının zayıflığında sık sık şikayet eder ama kimse aklının kıtlığından şikayet etmez.

-Bizimle aynı şeyleri düşünmeyenlerin dışındakileri pek akıllı bulmayız.

Bu yazıyı “Ben entelektüel değilim, görünüşüm öyle” diyen Woody Allen’le bitirelim:

-Ölümsüzlüğü yapıtlarımla elde etmek istemiyorum. Ölümsüzlüğü ölmeyerek elde etmek istiyorum.

 

 İstinye Park’ı Turgut Özal da görebilmeliydi...

 

Cumartesi günü “İstinye Park” alış-veriş merkezini gezerken, Turgut Özal’ı andım yine.

Haberin Devamı

1978-81 arasında kahvenin bile bulunamadığı Türkiye’de, METRO 1990’da ilk gross-marketini açtığı zaman, Cumhurbaşkanı Özal Doğu Blokundan gelen konuklarını buraya götürür ve “Raflarda 25 bin çeşit ürün var” diye, Türk ekonomisinin gücünü onlara anlatırdı.

Daha önce de Hüseyin Bayraktar, Net Holding desteği ile Ataköy’deki Galeria’yı 1988’de inşa etti ve açılışı Özal yaptı… By-pass için gittiği Houston’daki Galleria’yı, İstanbul’dakine model olarak göstermişti Özal.

Özal ne Akmerkez’i, ne Kanyon’u ne de diğer dev

alış-veriş merkezlerini gördü.

Açıkçası dünyanın en gelişmiş ülkelerinin en büyük kentlerinde olsa bile, İstinye Park, gerek mimarisi, gerek mağaza ve ürün zenginliği ile o kentlerin insanını etkileyecek bir ticaret merkezi.

Haberin Devamı

Bu eseri Türkiye’ye ve ekonomiye kazandıran Orjin ve Doğuş gruplarını, Zafer Kurşun’u, Zafer Yıldırım’ı ve

Ferit Şahenk’i vizyonlarından ötürü kutlamalıyız.

Yazarın Tüm Yazıları