Akgerman haklı çıktı...

GAZETELER, Kamer Genç’in kürsü dokunulmazlığına, “ite kaka dokunulmasını ve fikir özgürlüğünün engellenmesini” tartışıyorlar.

Haberin Devamı

Söz dönüp dolaşıp, “kendi hakkını koruyamayan bir partinin milletin hakkını hiç koruyamayacağı” noktasına geliyor ki, gerçek de bundan ibaret. Son rezillik, aşağıdaki satırları “namluya sürmek” zorunda bıraktı beni. Kılıçdaroğlu’nun onur konuğu ve konuşmacı olduğu bir toplantı yapıldı İzmir’de. “Ege’nin ne düşündüğüne önem verenler ve kulak kabartanlar için, izlenmesi artık bir gelenek halini almış bulunan ESİAD Yüksek İstişare Kurulu Toplantılarının yirmisekizincisi” denmiş. Katılamadım, ama Sayın Başkan Bülent Akgerman, konuşmasının linkini bildirmek nezaketini göstermişler, izledim. Eski bir öngörüyü çağrıştırdı bana gördüklerim, duyduklarım: “asık suratlı gayrıciddi insanların yaşadığı bu ülkede, güleryüzlü ve ciddi olmayı başarıp, değerli ve önemli şeyler söylemek” mümkündür. Üslûbunu yadırgayanlar olmuş. Oysa ben onları artık yadırgamıyorum. Aksine, bu iletişim modeline mesafeli duran herkesi, (işadamı, politikacı, gazeteci vs.), “ağır ol da molla desinler” kültürüne teslim olmuşları, “ezber bozanlar”ı desteklemeye davet ediyorum. Küçük alıntılar paylaşabileceğim; Akgerman, “başka bir şey” söylüyor:

Haberin Devamı

“...Benim asıl altını çizmek istediğim husus, gündemin “vizyon boyutu”dur. /...Evrensel sabitler, demokrasiyi, tâlibine ve kullanıcısına, bir ‘alternatifler rejimi’ olarak sunar. Çünkü bütün rejimlerde, işin doğası gereği iktidar zaten vardır; olmak zorundadır. Ama demokrasileri, diğer modellerden ayıran ve besleyen, onları ayakta tutan ve güven içinde yaşamalarını temin eden asıl unsur, ‘muhalefet becerisi’dir. ‘Beceri’ sözcüğünün rastlantıyla seçilmediğinden emin olabilirsiniz. Bilginin mutlak varlığına gereksinim duyan beceri geliştirilebilir. Ama bu da yetmez! Becerinin sonuç doğurması için, tavır ve davranışa dönüşmesi, düşünceden eyleme çevrilmesi şarttır. Çünkü muhalefet, gönül gözüyle bakarsanız, ‘halef, sonraki, ardından gelen, devralacak olan, aday çağrışımları’na da açıktır. Ve bu iddiasıyla, sanıldığı gibi ya da öyle gösterildiği gibi, sadece ‘karşı olan, karşı duran, itiraz eden’ anlamına gelmez! Rahmetli İsmet İnönü’nün, ‘muhalefette tasvip olmaz’ söyleminin üzerinden nerdeyse yarım yüzyıl geçmiştir...” İşte bu cümle, yaraya parmak basılacağına bir işaretti ve kaçak güreşilmeyeceğini müjdeliyordu. Devre arasına ise şık bir ironi sıkıştırılmıştı.

Haberin Devamı

“...Bundan sonra söyleyeceklerimin, ‘herhangi bir siyasi iktidar ve herhangi bir muhalefet’ tasviri olarak algılanmasını rica ediyorum... Günümüzde muhalefet alternatif demektir. Yani teoride, ‘erkin sosyal paydaşı’ olan bir kuvvetten bahsediyoruz. Hal böyle olunca, güzel ülkemde... Ekonomik ve siyasi gündem irdelenirken, en az mevcut siyasi iktidar kadar muhalefetin varlık sebebi de sohbete konu edilmelidir. Evrensel rüzgârlarla terbiye edilmeye muhtaç demokrasimizin, güncel ve vizyoner yaklaşımları itibariyle sunulana, önerilene, öngörülene ve zaman zaman bir toplum mühendisliği tasarımıyla dayatılana karşı, söyleyecek sözü, dinletecek tavrı olan bir muhalefete ihtiyacı vardır. /...Güçlü muhalefet, proje muhalefetidir, çözüm muhalefetidir, yetersizliği deşifre etmekte yetinmeyen, ‘yeterli olanı vitrine koyan’ muhalefettir.” Konuşmanın sonu ise, bir kurumu temsil etmenin sorumluluğu ve bilincini yansıtıyordu, sevindim; kutluyorum:

Haberin Devamı

“...Ekonomi ya da siyasette gördüğümüz iyi gelişmeleri alkışlar, yanlışlara dikkat çekmeyi, ‘hattâ bazen sitem etmeyi’ önemli bir görev sayarız. Bunu her siyasi parti ya da eğilime aynı mesafede durarak yaparız. Kimse ile aramızda, “açıklanamaz bir yakınlık ya da uzaklık bulunmaması”na özen gösteririz...”

Yazarın Tüm Yazıları