AK Parti kaybetmeye hazır mı

Haberin Devamı

HEP mevcut iktidara alternatif olmadığından söz ediyoruz.
Demokrasilerde zaman zaman bu kanaat yaşanır. Yakın tarihte Özal’ı vazgeçilmez zannederdik. Neticede halk desteği yüzde 21.75’e kadar düştü, sonrasında ANAP tarih oldu.
Fakat bu defa AK Parti’ye dair farklı bir psikoloji var. Sanki ne kendileri, ne de muhalefet, olası bir iktidar değişikliğine hazır değil.
İktidar partimiz, kendisini Türkiye tarihinin yeni bir döneminin başlatıcısı olarak görüyor ve lanse ediyor.
Hemen her tavrıyla, sayın başbakan bu duruma samimiyetle inanıyor.
Açıkça seslendirmeseler de, din kartını kullanma ayrıcalığına sahip olduklarından, çok ciddi yanlışlar yapmadıkları takdirde, “sandık”ta hiçbir problemle karşılaşmayacaklarını düşünüyorlar.
Dolayısıyla bu şekilde “joker”lenmiş rüzgarlarının etkisiyle sonuna kadar demokrasi savunucusu olmak işlerine geliyor ve evrensel ilkeler bazında da bu tutumları nedeniyle prim ve meşruiyet kazanıyorlar. Bu sayede, sair yanlış uygulamalar gölgede kalıyor, fazla tartıştırılmıyor.
Pek tabii demokrasiler değişim dinamiğini esnetmediğiniz zaman anlamlıdır.
İnsanlar oylarını iktidarların hizmet performansına göre belirlemelidir.
Sürekli bir sosyolojik kutuplaşma esasına dayalı oy tercihleri, sağlıklı bir demokrasinin işaretleri değildir.
Yine demokrasilerde her iktidar, yeri gelir eskir ve yerini muhalefete bırakır.
Şayet kutuplaşma ve gerilimi körüklerseniz, insanları dindar-laik, Kürt-Türk, Alevi-Sünni ikilemlerine sıkıştırsanız, o zaman bahse konu sandıktan çıksanız bile, kaliteli ve makul demokrasiden bahsedemezsiniz.
Din kartını sıcak tutarak oy devamlılığı sağlamaya çalışmak, bir müddet sonra ortak bir ülküyü paylaşması gereken fertlerin millet duygusunu zedelemeye başlar.
Muhalefeti temsil eden kitlelerde adeta “müşrik” hissiyatı oluşur.
Böyle bir fotoğraf, tamam yine demokrasidir ama “kaba” bir demokrasidir, 21. yüzyıl demokrasisi olduğu hiç söylenemez.
Tarih, AK Parti’ye geçmişin tüm mağdurlarının temsilcisi sıfatıyla, her kesimin kendini eşit hissedeceği yeni bir Türkiye çerçevesi oluşturması misyonunu vermiştir.
11 yıl beklenildi, bazı önemli mesafeler alındı, ama maalesef gerekli tatmin oluşmadı.
Ellerinde hala bir fırsat var. Ya ülkeyi 21. yüzyıla hazırlayacaklar ya da kendine faydalı bakteri formülasyonuylae oy devşiren ve hep kazanan “demokrasi” kullanıcısı olacaklar.
Olur da bir gün bu formül sandıkta kıfayet etmezse, an itibariyle bu duruma hiç hazırlıklı bir durum arz etmiyorlar. Umarız, böylesi bir hali binbir komplo teorisi ile bezeyip hazımsızlık göstermezler.

Haberin Devamı


Binbir rengin kıpraşmasıdır demokrası

Haberin Devamı

Demokrasi, “amalar, ancaklar, fakatlar”la beslendiği zaman evrensel tadına ulaşır.
“Amalar, ancaklar” hayatın “ak-kara”dan ibaret olmadığını, aradaki binbir rengin kıpraşmasının demokrasi demek olduğunu gösterir.
Demokrasi, kazananın seçim sonrası kaybedenlere daha da yakınlaşmasıyla lezzet kazanır.
İktidarı elinde tutan, Fırat’taki kaybolan koyundan ziyade, yendiklerinin tedirginliklerini gidermekle mesuldür.
Demokrasi bir tahammül rejimi değildir, ideolojik dayatma, biçimleme gayreti hiç değildir, içtenliktir, sarmalayacalıktır.
Bizlere bu neviden lafları söyleten, gelmiş geçmiş iktidarlarımızın tutumları.
Bazı insanlarımız muhafazakâr iktidardan korkuyor, muhafazakarlar da eski günlerin geri gelmesinden.
Gelenek devam ediyor, ülkede gücü bir biçimde ele geçirenin ibresi, sindirmekten yana gibi duruyor.
Herkes, sanki oyunun kurallarında mutabık olduğunu söylese kesinlikle pişman edileceğinden endişe duyuyor.
Hep söylüyoruz, “denizler durulmaz dalgalanmadan”.
Galiba daha 10-15 yıla ihtiyacımız var.

Haberin Devamı


Ege Cansen

Geçen hafta sonu Çeşme’de ESİAD, konuk konuşmacının Ege Cansen olduğu bir toplantı düzenledi.
Ege Cansen, 75 yaşında ve hala Türkiye’nin en parlak zekalarından biri olduğunu hepimize hissettirdi.
Yaklaşık 2 saat irticalen, ayakta dolaşarak, interaktif şekilde diyaloglar kurarak, üstelik keskin mizah anlayışıyla hiçbir çiğ mayına basmadan, çok ciddi siyasi ve ekonomik içerikte sunum yapabiliyorsanız, adınızın Ege Cansen olması gerekiyor.
Ne dediklerini Hürriyet’teki köşesini takip edenler zaten biliyor. Ancak sayın Cansen özellikle uygulanan dış politikanın ekonomiye olası olumsuz yansımalarından ve “faiz”e ilişkin ideolojik takıntıların risklerinden bahsetti.
Söyledikleri, AK Parti’nin en önemli yönü olarak bellediğimiz “ekonomik rasyonelitesinin”, “siyasi rasyoneliteden” soyut icra edilemeyeceğini, aksi takdirde problemler yaşanmasının kaçınılmaz olacağı gerçeğini, bizlere bir kere daha hatırlattı.

Haberin Devamı


Cihan Türsen

Eski başkanlardan Cihan Türsen CHP’den Karşıyaka Belediye Başkanlığı’na aday adaylığını açıkladı.
İş dünyası Cihan Bey’i uzun yıllardan beri çok iyi tanır.
Türsen, başarılı bir avukat olmasının yanısıra, sivil toplum kuruluşlarında sosyal sorumluluk duygusuyla öteden beri çok ciddi çalışmaların içinde yer almıştır.
ESİAD’da, yönetim kurulu üyesi olduğu dönemlerde özellikle yeni Anayasa çalışmalarında herkese parmak ısırtıran bir çalışmanın koordinasyonunu yapmıştı.
Cihan Başkan Karşıyaka için “agresif kent” konseptini hayal ediyor.
Seferihisar nasıl bir sahil kasabası olarak, değerli başkan Tunç Soyer’in doğru teşhisiyle, “sakin şehir” kavramına tam oturmuşsa, “Karşıyaka’nın da bir metropol esintisi yaratmasının zamanı gelmiştir” diye düşünüyor Türsen.
Galiba belediye başkanlarının hayatın her yönünde tecrübelenmiş insanlardan tercih edilmesi, hepimiz yönünden en doğru ve faydalı olanı...

Haberin Devamı


EBSO 100 listesi

EBSO geçenlerde Ege Bölgesi’nin 100 büyük firmasını açıkladı.
Pek tabii açıklayan kurum EBSO olunca, ilgililerin tamamı bu listelere itibar ediyor.
EBSO şüphesiz kurumsal bir yapıdır. Ancak bu listeler açıklanınca bazı tartışmalara tanık olduk.
EBSO’nun basına yansıyan listesi, sadece Ege Bölgesi’ndeki faaliyetlerle sınırlı üretimden satış rakamlarına göre yapılmış.
Bu rakamlarda beyan usulü cari olup, ayrıca bir kontrol veya yazılı teyit istenmemiş.
Hal böyle olunca, bölge dışında faaliyetleri olan firmaların, aynı tüzel kişilik içindeki performansları büyüklüklerine yansımamış, ayrıca beyanlarında özensiz davranan firmalar lehine haksız görüntüler oluşmuş.
Yani, EBSO’nun iyi niyetli çalışması, bazı sıkıntılara sebep olmuş gözüküyor.
Anlaşıldığı kadarıyla listelerde bölge dışındaki firmaların bölge içindeki üretimleri, zaten hiç nazara alınmamış.
Yani, netice olarak bölge içindeki üretim kavranmak isteniyorsa bu amaç eksik gerçekleşiyor.
Ender Başkan, galiba bu listelerde sıfır problem var denemez.

Yazarın Tüm Yazıları