AİHM bu defa Rumlara gol attı

Avrupa Mahkemesi, Papadopulos’un tüm beklentilerini hüsrana uğrattı. Türkiye’yi 40 milyar Euro’luk bir borç batağı tehlikesinden uzaklaştırdı. KKTC’yi tanıma anlamına gelmese dahi, varlık olarak kabul ettiğini gösteren bir adım attı.

Haberin Devamı

Herşey her defasında kötü gidecek değil ya...

 

KKTC, Annan planına EVET oyu verirken çok şeyler beklemiş, ancak elde edememişti. İşler ters gidince, AB oyun bozanlık etti. Verdiği sözlerde durmadı.

 

Aynı dönemde (referandum öncesinde) Papadopulos, halkına HAYIR oyu vermeleri çağrısında bulunurken iki avantajdan söz etmiş ve garanti vermişti:

 

  1. HAYIR oyu verin, zira reddetsek dahi AB’ye üye olacağız ve Türkiye sürekli bizim denetimimizde bulunacak. Salam politikası ile Annan planında bulunanlardan çok daha fazlasını elde edeceğiz.

 

Papadopulos verdiği bu sözü tutamadı. Türkiye tarafından resmen tanınmak istedi, ancak AB’den yeterli desteği bulamadı.

 

  1. HAYIRoyu verin, zira Annanplanında Kuzey’de kalmış mallarınızı tam olarak alamayacaksınız. Oysa AİHM  (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) önünde davalarımız var. Loizidu’nun aldığı gibi, hepiniz tazminat alabileceksiniz.

 

Haberin Devamı

Papadopulos bu vaadini de, son AİHM kararı nedeniyle tutamayacak.

 

Durum gerçekten tehlikeliydi.

 

AİHM’de yaklaşık 2000 Rumun başvurusu var. Loizidu gibi, Kuzey’deki mallarına karşılık tazminat istiyorlar. Bazı hesaplara göre, Türkiye 40 milyar Euora’ya yakın bir tazminatbatağına saplanabilecekti.

 

AİHM, Ksenides-Arestis davası kararıyla, tüm başvuruların önce, KKTC’de Pazartesi günü kabul edilen bir yasayla tekrar düzenlenenTazmin Komisyonundan geçmesi gerektiği sonucuna vardı.

 

Bunun anlamı, Rum başvuraları en az 10 yıl süreyle ertelenecek, Türk tarafı zaman kazanacak demektir. Tazmin batağındanhiç değilse şimdilik uzaklaşılmış olacak.

 

KKTC Cumhurbaşkanı M.Ali Talat,son yasa değişikliği ile hem KKTC’yi hem de Türkiye’yi kısa vadede düşülecek büyük bir dertten kurtarmış oldu. Talat’ın yeniden düzenlediği yasa iki yıl önceçıkarılmış olsaydı, bugünkü sıkışıklık dahi yaşanmazdı.

 

Zarar yok. Son dakikada Rumların attıkları frikik bizim kaleci tarafnıdan kurtarıldı. Golü yiyen Rumlar oldu.

 

Derin bir nefes almak lazım.

 

Haberin Devamı

Demek ki, oyun iyi oynandığı taktirde, bazı maçları kazanmakta mümkün oluyormuş...

 “ANTALYA’YA DARBE VURDUNUZ”

 

Menderes Türel’den söz ediyorum.

 

Antalya artık ona küçük geliyor. AKP liderleri akıllıysa, önümüzdeki seçimde Türel’in milletvekili seçilmesine sağlarlar ve ön plana çıkarırlar. AKP’nin vitrininde, Menderes Türel gibi insanlara çok ihtiyaç var.

 

İstanbul’da, gazeteci-yazar bir sohbet yemeğinde bir araya geldik. Antalya’daki gelişmeleri anlattı. Biz, Antalya’nın yükselen yıldızını henüz tam olarak algılayamadık. Hala, uzaktaki bir şehir diye niteliyoruz.

 

Şu rakkamlara bakın:

 

Türkiye’ye yılda gelen 17 milyon turistin neredeyse yarısı Antalya’ya iniyor. Yılda 6 milyar dolar kazandırıyor. 400 bin yatağı var. 1987’de yılda sadece 200 bir turist alan Antalya’nın bugünkü durumu gerçekten hayret verici. Göğüs kabartıcı bir noktaya gelmiş.

 

Haberin Devamı

Türel hepimize serzenişte bulundu.

 

“Olmayan bir içki yasağını konu ettiniz, Rus ve Alman gazetelerinde, Antalya’da artık içki içmek için kayıkla denize açılmak gerekecek, diye yazılar çıktı. Korkuiçindeyiz” dedi. Turist sayısının azalmatehlikesini anlattı.

 

Peki yok mu böyle birşey” diye sorduk.

 

Hayır yok” dedi ve şöyle devam etti.

 

Nerelerde içki içileceği, nerelerde içilmeyeceği eskiden Valilik-Kaymakamlık ve Jandarma tarafından saptanırdı. Bu yekti şimdi İl genel meclislerine, belediye meclislerineverildi. Biz eski yasaklı bölgelerinkrokilerini aldık ve aynen yeniden onayladık. Yani, Antalya’da yeni bir yasaklı bölgeoluşturulmadığı gibi, ayrıca eski bazıyasaklı bölgelerdeki kısıtlamalarda kaldırıldı. Durum böyleyken, Antalya’da yasak var diye yayın yapılması bize zarar verdirdi”.

 

Haberin Devamı

Tabii bu arada, ülkenin başka yerlerindeki bazı küçükAKP belediyelerinin bu yetkiyi farklı kullandıkları da doğru. Milli Görüş eğilimli bu belediyelerin tutumlarıkuşku ve kaygıyı körüklediği için, arada Antalya gibi örnekler ne yazık ki zarar görüyor.

 

AKP liderliğine bu konuda görev düşüyor. Milli Görüşçü belediyeleri uyarmalı ve bu tip gereksiz ve kuşku yaratan adımları engellemeli.

 

Antalya Belediye başkanı dinleyenleri memnun etti...



MECLİS KÜRSÜSÜ İNSANI DEĞİŞTİRİYOR

 

Kabine üyeleri arasında, benim tanıdığım “en kibar bakanlar” listesinin başlarında gelen ikşi, Enerji Bakanı Hilmi Güler’ dir. Bakanlığı süresince hiçbir zamanterbiye sınırlarını aşmamış, kimseyi küçümseyen veya kıran sözü duyulmamıştır. Efendi bir insan olarak tanımışızdır. Oysa, Çarşamba günü aynı Güler’ iTBMM’de dinlerken tanıyamadık. Açıkçası şaşırdık.

 

Neder?

 

Haberin Devamı

Ne oluyor da, Hilmi Güler gibi bir insan, one hiç yakışmayan sözler söylüyor?

 

Etraftan gelen tahriklere mi kendini kaptırıyor? Yoksa bu tahriklere karşı yeterince soğukkanlılığını kullanamıyor mu?

 

Bir şeyler olduğu belli.

 

Muhalefet Milletvekillerinin kullandıkları dil de hepimizi çok rahatsız ediyor. Karşımızdakini tahrik edip tartışmaları çığrından çıkartmaya, “muhalefet yapmak” denemez...

 

DİREKSİYONDA SİGARA İÇME YASAĞI

 

Uluslararası araştırmalar, otomobil kazalarının nelerden kaynaklandığını çok net şekilde gösterir. Bunların arasında ikisi var ki, günlük yaşamımızda çok karşılaşıyoruz.

 

Bunlardan biri, otomobil kullanırken cep telefonuyla konuşmak, diğeri de direksiyon başında sigara içmek.

 

Her ikisi de, dikkati dağıtan unsurların başında geliyor. Bir elinizde cep telefonuyla giderken, ister istemez ani çıkan bir durum karşısındakendinizi koruyamazsınız. Aynı şey sigara içerken de geçerli.

 

Şimdi, direksiyonda sigara içmek yasaklanıyor.

 

Hemen tepkiler çıktı.

 

Olur mu kardeşim, bu da abartı” diyenler oldu.

 

Olur, hem de çok doğru olur.

 

Önemlisi, bu yasağın uygulanması. Zira hala direksiyonda cep telefonuyla konuşan ve bu şekilde sadece kendilerini değil, başkalarını da tehlikeye atanlar var... Aslında bu denetimi sadece polise de bırakmamak gerekiyor. Hepimiz cep telefonu kullananı, ilerde elinde sigarasıyla direksiyonda oturanı uyarmalıyız. İhbar etmesek dahi, uyarıda bulunup yasaların uygulanmasını sağlayalım. “Bana ne, ben mi kötü kişi olacağım” dersek, hiçbir yere varamayız.

 

Bizim de kendimizi koruma hakkımız olmalı...


BAŞBAKAN KOLTUK UZMANI MI?

 

İnanamıyorum.

 

Geçen hafta, bir gazetede okuduğum habere inanamadım.

 

Başbakan, THY’nin aldığı yeni Boeing 737-800tipi uçağı dolaşırken, ekonomi sınıftaki koltuk aralarının dar olduğuna dikkat çekmiş ve “oraların açılmas” talimatı vermiş. Gazetedeki bu haber sonradan yalanlanmadı.

 

Olayın doğru olabileceğine gerçketen inanmıyorum.

 

Uçaklardaki koltuk aralıkları, en önemli gelir kalemlerinden biridir. Son derece ince hesaplar yapılır. 2-3 koltuğun kaldırılıp, aralıkların biraz genişletilmesi dahi,  havayolu şirketinin milyonlarcadolar para kaybına mal olur. Bu işin uzmanları vardır ve uçuşun süresi, uçağın büyüklüğüne göre karar verilir.

 

Eğer Başbakan, gerçekten böyle bir direktif vermiş ve THY’da bunu uygulamışsa duyduğum hayret dehşetedönecek... Ben hala Başbakan’ın sadece “aralar çok dar” diye bir görüş açıkladığını, herhangi bir talimatvermediğini sanıyorum.

 

Acaba THY “durumdan görev çıkarıp” gerçekten düzenlemeye gidiyor mu/

 

Çok merak ediyorum

 

FEDON HİÇ YAŞLANMAZ

 

Çarşamba akşamı, bir grup arkadaş ile birlikte COCO a GOGO adlı restorandaydık. Hem nefis bir yemek yedik, hem de Fedon’u dinledik.

 

Herhalde eski İstanbul’un, yani Rum ve Türklerin bir arada yaşadıkları dönemleri en iyi anlatan sanatçı Fedon’dur. Rumca ve Türkçe şarkıları, onun kadartam tadında karıştıran, anlam yükleyebilen başkasına rastlamadım.

 

Eski İstanbul nostaljisini yaşadı ve yaşattı.

 

Bu müzikten lezzet alanlara hem Fedon’u, hem de COCO a GOGO’yu tavsiye ederim. (www.coco-a-gogo-com)


Lütfi Oflaz’la Sohbet Tatlıdır…

 

Akbaba mizah dergisinde, Ortadoğu, Güneş, Aydınlık, Dünya, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde yazarlık yapan Lütfü Oflaz’ın, Akis kitaptan (0212 243 61 82) bir kitabı çıktı; “Lütfü Oflaz’la Sohbet Vakitleri”. Leman dergisinde de yazan Oflaz, bu kitabında da yine kıvrak kalemini ve ince mizah anlayışını gözler önüne sermiş. Hem siyasi hem de sosyal hayatı sivri bir dille eleştiren Oflaz, kaybettiğimiz bazı değerleri “vicdanlar tatilde..” diyerek tekrar hatırlatıyor. Bu keyifli sohbet vaktini kaçırmayın derim….

Yazarın Tüm Yazıları