Afife Abla’yı büyüleyici sesiyle anacağız artık

Hürriyet gazetesine ilk başladığım gün tanıştığım Ayşe Tarman Ediboğlu’nu ilk gördüğüm anda sevmiştim.

Haberin Devamı

30 küsur yıldır arkadaşlığımız ve dostluğumuz hiç kesilmeden sürüyor şükürler olsun. Hürriyet gazetesinin daha sonradan kapatılan ama bence birbirinden değerli yazar ve şairlerin, gazetecilerin ve eğitmenlerin bir araya geldiği çok önemli bölümünde, Ansiklopedi Servisi’nde çalışıyorduk. Ben bir yandan da, o dönemde ?adan Yolaşan tarafından yönetilen ilk Kelebek ekinde yazıyordum.
Ayşe değerli şair ve yazar merhum Baki Süha Ediboğlu’nun kızıydı ve de tabii Ankara Radyosu tarafından yetiştirilmiş güzide ses sanatçısı sevgili Afife Ediboğlu’nun da. Ayşe ile aramızda (sanırım Fransız ekolünden olmamız nedeniyle) öylesine sıkı bir dostluk kuruluvermişti ki kısa zamanda, annelerimizi de tanıştırmak istedik.
Biz bu kadar iyi anlaştığımıza göre, annelerimizin de kolaylıkla anlaşabileceklerini düşünmüştük.
Ve de her şey tam düşündüğümüz gibi oldu. Afife Abla ile annem Güzin Abla, öyle bir kaynaştılar, birbirleriyle öyle güzel bir diyalog kurdular ki inanılmazdı. Artık sık sık bir araya geliyorduk. Canlı, hayat dolu, yaşam neşesiyle cıvıl cıvıl, simsiyah gözleri, hayata bağlılığı ve yüreğindeki coşkuyu yansıtan, dudaklarında her zaman bir şiir, ya da bir şarkı olan Afife Abla; biraz daha ağır, biraz daha çekingen ve kırgın ve kırılgan dünyasında yine de neşesi ve esprisiyle, sıcacık yüreğiyle çevresine sevgi dağıtan annem, bir anda kaynaşıverdiler...
Afife Abla anneme Güzin’cim, derdi. Annemse ona Afife Hanımcım...
Yine Ansiklopedi Servisi’nden, değerli arkadaşımız Ala, ben ve Ayşe, Afife Abla’nın kızlarıydık. Bizi peşine takıp, akşam saatlerinde ya o dönemlerde Maçka’da bulunan Türkiye Spor Yazarları’nın o pek keyifli tesisine ya Ortaköy Ziya’ya ya da Divan Pub’a sürüklerdi. Onunla birlikteyken hepimiz aynı yaştaydık sanki...
Ala sarışın, Ayşe esmer, bense kızıldık. Afife Abla’nın o iri gözleri, bizimle çevrili masasında, herkes gelip elini öptüğünde, ona sevgiyle sarıldığında, gururla, mutlulukla parlardı.
İçkisinden bir yudum alıp, çevresine şöyle bir bakış fırlatır, keyifli bir fıkra veya anı ile şen kahkahalar yükselmesini sağlardı.
Herkes bizim masamızda olmak için can atardı, o kadar çok güzel anısı vardı ki. Eşi Baki Süha Ediboğlu ile mutlu yıllarında, evleri Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dranas (Fahriye Abla’nın şairi), Ahmet Kutsi Tecer, Yahya Kemal Beyatlı, Yaşar Kemal, Hıfzı Topuz, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi, hepsi birbirinden değerli şairler, yazarlar, ressamlarla dolup taşardı. O gecelerde ne şiirler, ne şarkılar yaratılmıştı. Bunları bize aktarırken gözleri dalar, hâlâ aşık olduğu o büyük adamı hayallerinde canlandırırdı sanki...
Devrin Hamiyet Yüceses, Melahat Pars, Afitap Karacan, Mualla Gökçay gibi birbirinden değerli Türk sanat müziği sanatçılarından biriydi. Yaşı ilerlemiş bile olsa, o şırıl şırıl, gırtlaktan gelen, Allah vergisi sesi, büyüleyici etkisinden asla kaybetmemişti.
Gruptan ilk fireyi Afife Abla’nın yakın arkadaşı güzel gözlü Çiğdem Hanım verdi. Üçlünün en genci olduğu halde, ani ölümüyle herkesi şaşırttı.
Ardından annem yataklara düştü, Afife Abla’yı kederlere boğdu. Annemin o 40 kilo halini görmeye dayanamıyordu. Ve bildiğiniz gibi 5 yıl önce annemi tam tamına yarına isabet eden 17 Temmuz’da öte aleme uğurladık.
Sanki büyü bozulmuştu. Annemin ölümünden sonra da Afife Abla sık sık hastalanır oldu. Dizlerinden ameliyat olunca, eski canlılığını kaybetti. Derken nefes darlığı o güzelim yaşam neşesini söndürdü. Kader ağlarını örüyordu, hepimizi bekleyen kaçınılmaz son, yavaş yavaş kendini hissettiriyordu.
Ve çarşamba günü kötü haberi aldım. Ayşeciğim annesini, bense çok sevdiğim ve beni de kızı gibi sevdiğine inandığım o dünya tatlısı, neşe dolu, pırıl pırıl kara gözlerin sahibi, güzel ablamı kaybettim.
O her zaman benim idolüm olmuştu.
Benim hayatımda da bir devir kapandı sanki. Sadece onunla geçirdiğimiz o unutulmaz anılar, tasasız keyifli kahkahalarımız kaldı geriye...
İşin ilginç yanı, belki annemden 5 yıl sonra ama hemen hemen aynı günlerde yaşama veda etti o da. Belki de bir yerlerde buluşmuşlardır. Ne mutlu ki onu tanımışım.
Ayşeciğim sana da sabırlar dilerim. Sen de annesizler kervanına katıldın ne yazık ki...
Feyza Algan

Yazarın Tüm Yazıları