Adli yıl böyle açıldı

BUNCA senedir ‘Yeni Adli Yılın Açılış’ nutku izleriz. Doğrusu hiçbir Yargıtay Birinci Başkanı’nın, önceki gün Sayın Osman Arslan tarafından yapılan konuşma gibi bir nutukla yeni adli yılı açtığını anımsamıyoruz.

Meğer Birinci Başkan Osman Arslan pek doluymuş.

Hem basına karşı doluymuş hem de Anayasa Mahkemesi’ne...

Önce basına karşı doluymuş. O kadar ki konuşmasının mutat ‘selam, saygı’ kısmını bitirir bitirmez, ‘Bu konuşma (...) Yargıtay adına yapılmaktadır’ diyerek bir açıklama yapmış. Sonra da:

‘Geçen bir yıl içinde Yargıtay bir kısım basının ağır, yersiz ve insafsız eleştirisine uğramıştır. Yargıtay bu eleştirilerin hiçbirini hak etmemiştir. Öncelikle bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir’ demiş.

Başkan’ın ifadesiyle basınımızda ‘Yargıtay’ın MİT ve bir organize suç örgütü lideri ile işbirliği yaptığı ileri sürülerek bu konu manşetlere taşınmış, yayın günlerce ve aylarca sürdürülmüş.’

Sayın Arslan bunun ardından, Alaaddin Çakıcı’nın, kendisi hakkındaki bir mahkumiyet kararının kesinleştiğini Yargıtay’daki birilerinden öğrenir öğrenmez yurtdışına kaçması üzerine yapılan yayınlara değiniyor. Kararın kesinleşmesi ile açıklanması arasındaki 20 günlük sürenin normal olduğunu söylüyor. Bu yüzden Yargıtay’ı suçlamanın hiçbir vicdana sığmayacağını vurguluyor ve ‘Gerçeğin 180 derece tersine dönüştürülmesi nerede görülmüştür?’ diye soruyor.

Biz Başkan’ın şikayet ettiği yayınları tek tek incelemeden ‘Hayır! O dediğiniz öyle değildi’ diyecek değiliz. Hafızamızda kalanı ifade etmemiz gerekirse Sayın Başkan’ın ‘yargıtayda birilerinin kendi sıfatına yakışmayan ilişkiler içinde olduğuna’ ilişkin yayınları aşırı alınganlık göstererek ‘Yargıtay’a yapılmış hücumlar’ diye değerlendirdiğini söyleyebiliriz.

Ama bu konuşmanın asıl önemi, Sayın Başkan’ın bu tavrıyla ‘Yargıtay ile basını iki ayrı taraf’ gibi gördüğünü ortaya koymuş olmasıdır.

Yargıtay gibi hepimizin nihai güvencesi olan bir kurumun taraf haline gelmesinin -veya öyle görünmesinin- bizzat Yargıtay için ne büyük bir kusur oluşturabileceğini Sayın Başkan umarız görüyordur.

Nitekim Sayın Arslan’ın basını ‘insafsızlıkla, vicdansızlıkla ve gerçeğin 180 derece aksini yazmakla’ suçladıktan sonra ‘Bu yayınlarla ilgili olarak kimi gazeteler aleyhine açılan davalar sürdüğü için bu konularda görülmekte olan davaları etkilememek düşüncesiyle bir yorum yapılmayacağı’nı söylemesi üzerine kim olsa:

‘Sayın Başkan bu sözleriniz etkileyici değilse daha hangi sözlere ihtiyaç var yargıyı etkilemek için?’ demez mi?

Sayın Arslan o yayınları ‘Yargıtay’a karşı haksız hücum’ diye algılayacağına, ‘Basının duyarlığı sayesinde kendi içimize baktık. Aramızda bulunan ve Yargıtay’ın itibarını zedeleyen bazı üyeler hakkında soruşturma açtık. Nitekim bunlardan kimine ceza verdik, kimi aramızda yaşayamayacağını anlayıp kendisi ayrıldı’ dese ve basına teşekkür etseydi, daha iyi ederdi.

‘Dokunulmazlık’ nasıl da iliklerimize kadar işlemiş, görüyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları