Adaylar belirlenirken...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Malum, 19 Nisan'da Türkiye'de nerdeyse yeniden seçilmedik bir şey kalmayacak.

Ve bizler, Meclis'teki 550 milletvekilinden ayrı olarak, Belediye Başkanlığı; Belediye Meclis Üyeliği, bunların yedekleri; İl Genel Meclis Üyeliği ile yedekleri; mahalle ve köy muhtarlığı ile muhtarlıklardaki İhtiyar Heyeti üyelikleri için oy vereceğiz.

Aklımızda kalan rakam yanlış değilse, yedekleriyle birlikte eni konu 200 bin kişiye yeni sıfatlar dağıtacağız.

Düşünün siz, sadece ele avuca gelen partilerin yani ANAP, CHP, DSP, DYP, FP, HADEP ve MHP'nin (gerçi muhtarlık seçimlerinde partiler resmen aday gösteremiyor) bu sandalyeler için gösterecekleri adayları da hesaba katarsanız, yukarıdaki rakamı en az 7 ile çarpmanız lazım.

O nedenle bugünlerde konuyla ilgisi olmayan kimse nerdeyse kalmadı.

Belki de bu yüzden hangi partinin kime ilgi gösterdiğini ve bir kısım aday adaylarının da hangi partiden aday olmaya kalkıştığını izleyemez olduk.

İhtimal geçen genel seçimde de durum böyle imiş... Nitekim dünkü Milliyet'te Zehra Güngör, şimdi Fazilet Partisi milletvekili olan Ali Coşkun'un:

‘‘Bana geçen seçimde (1994 Mart ayında yapılan yerel yönetim seçimlerinde) Ali Topuz (CHP‘nin o zamanki Genel Başkan Yardımcısı) geldi. ‘Biz bu laiklik kavramını çok yanlış ifade ettik. Topluma mal edemedik. Biz yüce İslam dinine karşı değiliz. Senin gibi milliyetçi, muhafazakâr bir arkadaşımız eğer bu görevi (CHP‘nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığını) kabul ederse aynı zamanda CHP'ye de yeni bir kimlik kazandırma durumunda oluruz' dedi. Ben de kendisine ‘(....) Benim CHP içinde yer almam ne CHP'ye bir şey kazandırır, bana da herhalde Ali Coşkun şaşırmış derler' dedim. O dönem CHP'nin İstanbul adayı Zülfü Livaneli olmuştu’’ dediğini bildiriyordu.

Biz Ali Topuz'un aklını peynir ekmekle yemedikçe böyle bir öneri yapacağına inanmayız. Ama öte yandan Ali Coşkun'un da ağzından yalan söz çıkabileeğine ihtimal vermeyiz. O nedenle bu tuhaf olayı, onların açıklamalarına kadar ortada bırakıyoruz. Ve bu olayı ‘‘aday gösterme’’ konusunda nasıl şaşkınlıklar yapılabileceğine örnek olarak yazıyoruz.

Aslını ararsanız CHP'lilerin aklına Ali Coşkun'un geldiği ama (bilerek değil, tahminle söylüyoruz) örneğin Yekta Güngör Özden başta olmak üzere Atatürk devrimlerine bağlılığını herkesten (bizzat CHP ileri gelenlerinden de) önce ispat etmiş aydınların anımsanmadığı bir ortamda zaten yeterince çarpıklık var demektir.

Bu çarpıklığı gidermenin ilk koşulu, kendi siyasi inancına hiç ihanet etmemiş kadroları siyasi partilerin tam da bu sırada anımsamasıdır. Çünkü iyi ve sadık partili, son dakikada gelenlerin baştacı edilmesine kızmakla kalmaz, asıl bu günlerde ilgi bekler.

Siyasi partilerin genel merkezlerinde oturanlar Türkiye'nin yönetimini devralacak yeni kadroların, onları değil, hizmet verecekleri insanları memnun etmekle yükümlü olduğunu dikkate alır da aday belirlemede o ölçüyü kullanırlarsa hem onlar, hem de bizler kazanırız.



Yazarın Tüm Yazıları