GeriSeyahat Adanus’un kentini sıcaklar gelmeden görün
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Adanus’un kentini sıcaklar gelmeden görün

Adanus’un kentini sıcaklar gelmeden görün

Türkiye’nin önemli kentlerinden biri olan Adana antik döneme de Klikya bölgesinin en önemli kentleri arasındaydı. Üranüs’ün oğlu Adanus’un kurduğu kentin adının da buradan geldiği düşünülüyor. Tarihi yapıları, çevresindeki antik kentler, yaylaları, sayfiye yerleri ile Adana, bir hafta sonunda rahatlıkla gezilebilir. Geziniz bittiğinde büyülenmiş gibi ayrılacaksınız.

Adana, bugün olduğu gibi antik dönemde de önemli bir kentti. Klikya bölgesinin en büyükleri arasındaydı. Üranüs’ün oğlu Adanus’un kurduğu kentin adının da buradan geldiği düşünülüyor. Kent eski ve yeni Adana diye ikiye ayrılıyor. Eski Adana’da biraz daha plansız bir yapılaşma var. Yeni Adana daha planlı ve yüksek katlı binalar çoğunlukta. Geleneksel evler ise yok olmak üzere. Son çalışmalarla bir kısmı restore edilen evler, Adanalılar’ın estetiğe ne kadar önem verdiklerinin en büyük kanıtı. Kentin en önemli sayfiye yeri ise Seyhan nehrinin üzerine kurulmuş olan Seyhan baraj gölü. Hafta sonları tüm Adana’yı burada görmek mümkün. CAMİYE ÇEVRİLEN HAÇLI KİLİSESİAdana’yı gezmeye yakından başlamak lazım. Haçlılar tarafından yaptırılmış bir kilise iken 1501 yılında camiye çevrilmiş Yağ Camii, bugün hâlâ işlevini sürdürüyor. Özellikle giriş kapısı görülmeye değer. Camiyi geride bırakıp çeyiz sandığından bıçağa kadar her türlü eşyanın satıldığı çarşıya yürüdüğünüzde devasa bir saat kulesi gelecek karşınıza. Kule 1882 yılında dönemin valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. Saat ise çok daha sonra, 1925 yılında Almanya’dan getirilmiş. 1507 yılında yapılmış görkemli bir cami olan Ulu Cami’ye çok yakın. Buradan Seyhan Nehrine doğru giderken ara sokaklardaki eski Adana evlerinden ve sokaklarından izler görmek hâlâ mümkün. Etrafında önemli uygarlıkların gelişmesine neden olan ve Çukurova’ya bereket veren Seyhan Nehri, Adana’nın içinden akıyor. Nehrin üzerindeki Taş Köprü, şehrin başka bir mimari harikası. Köprüyü Roma İmparatoru Hadrianus yaptırmış. Günümüzden 1500 yıl önce yapılan köprüden Abbasiler döneminde geçiş parası bile alınırmış. Taş Köprü’nün karşısındaki parkın içinde Sabancılar tarafından yaptırılan altı minareli Merkez Camii dikkat çekiyor. Köprüden camiye doğru ilerlendiğinde sol tarafta, yan yana duran restore edilmiş Adana evleri bu halleriyle birer estetik abidesi gibi. Toplam 180 civarında eski Adana evi yaşam savaşı veriyor. Daha çok Tepebağ, Alidede, Sarıyakup ve Kayalıbağ mahallelerinde yoğunlaşan evlerin birçoğu oturulamaz durumda. ARKEOLOJİ MÜZESİ ÇOK ZENGİNSeyhan Baraj Gölü kıyısındaki sahiller Adanalılar’ın hafta sonları nefes aldığı bir yer. Baraj, Adana’ya büyük bir göl kazandırmış. Öğleye kadar sürecek bu geziyi Adana Arkeoloji Müzesi’nde bitirmekte fayda var. Civardaki Antik kentlerden getirilen eserlerin sergilendiği müze hayli zengin. Bu mevsimde değil ama yazın, Adana’nın öğle sıcağından kaçmanın tek yolu Karataş veya Yumurtalık sahillerine koşmak. Giderseniz dönüşte önce Misis Müzesi ile tarihi Misis Köprüsü’ne, ardından da Yılan Kalesi’ne uğrayın. Kale’nin antik dönemdeki adı bilinmemekle beraber bir çok kale gibi Haçlı Seferleri sırasında yapılmış olduğu tahmin ediliyor. Adını kalede çok yılan olmasında alıyor. Üzerinden muhteşem bir Çukurova manzarası izleyebilirsiniz. OLİMPİYATLARIN MERKEZİ LOKMAN HEKİM’İN EVİBurada biraz oyalandıktan sonra akşamın ılık saatlerinde yönünüzü Anavarza kayalıklarına çevirin. Güneş batmadan önceki iki saat yeter de artar bile. Anavarza Adana’ya 70 km uzaklıkta. Dilekkaya Köyü, eski Anazarbos kentinin üzerine kurulmuş. Antik kentin İ.Ö. 1 yüzyılda Romalılar tarafından kurulduğu sanılıyor. Dönemin en önemli kentleri arasında yer alan Anazarbos, Klikya bölgesi olimpiyatlarının da merkeziydi. Bu kentin önemli özelliklerinden biri ise burada yaşayan hekimdi. Dioskorides adlı hekim bitkilerden yaptığı ilaçlarla askerleri tedavi ediyordu. Biz ona Lokman Hekim diyoruz. Daha sonra Abbasiler, Selçuklular, Bizans ve Haçlılar egemen olmuşlar sırasıyla. Bu antik çağın muhteşem kenti ne yazık ki bir çok sırrını toprak arlında saklıyor. Çok yakında burada bir kazının başlayacak olması Adana açısından oldukça sevindirici. Adana’da bir gününüzü de Kozan tarafındaki Yörük köyleri veya yaylalarını ziyarete ayırırsanız benim gibi büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Yörüklerin çoğu artık yerleşik hayata geçmiş durumda. Köylerindeki tek tük ahşap evlerin dışında tüm evler beton. Toros Dağlarında yaylaya çıkanlar ise her geçen gün biraz daha azalıyor. Nerede kalınır: Seyhan Otel (beş yıldız), Sürmeli Çukurova Otel (beş yıldız), Mavi Sürmeli Otel (dört yıldız), İnci Otel (dört yıldız), Zaimoğlu Otel (dört yıldız), Kristal Otel (üç yıldız).Anavarza’da zaman yolculuğuBüyülü bir atmosferin içinde, bir zaman yolculuğunda kaybolmuş gibiyim. Zaman burada iki bin yıl önce durmuş da akmıyor sanki. Oysa her şey o kadar canlı ki, sanki biraz sonra elinde büyülü değneğiyle bir peri gelerek her şeyi yeniden başlatacak gibi. Tepenin dibinden zirveye kadar yükselen taşlara oyulmuş merdivenlerden yükseliyorum. Sıcak mı? Kimin umurunda. Merdivenin sağındaki kayalıklardaki kabartmalar dikkatimi çekiyor. En az 2000 yıl önce kayaya oyulmuş bu güreşçiler, hakem zaman düdüğü çalınca sanki kaldıkları yerden devam edecek kadar canlı. Tam beş kontrol noktasından geçerek çıkıyorum tepeye. Bu kontrol noktalarında geçmeden saraya ulaşmak ne kadar da zormuş bir zamanlar. Merdivenler bitince görkemli bir kapıdan geniş bir avluya çıkıyorum. Muhafızların yaşadığı ve gelen saldırıların ilk karşılandığı yer burası. Kalenin arkasında askerlerin kaleye inip çıkmak için kullandıkları patika hala sağlamlığını koruyor. Saray kısmına geçiyorum. İki bin yıldan fazla bir tarihe sahip olmasına rağmen mimari çok iyi korunmuş. Işığın yoğun geldiği duvarın dibine gidince birkaç yüz metre aşağıda bulunan kent seriliyor ayaklarımın altına. Kenti yöneten kral veya imparator, halkını buradan selamlıyordu bir zamanlar. İki bin yıl geriye giderek bu sahneyi zihnimde canlandırmaya çalışıyorum. Ürperiyorum. Başımı kaldırdığımda biraz önce günlük güneşlik olan havanın aniden bozduğunu görüyorum. Anavarza’ya bir daha gelmeye söz vererek tüm kalıntıları 2300 yıllık hüzünleriyle baş başa bırakıp merdivenlerden koşarak aşağı iniyorum. Pazar günü Tiyatro Festivali başlıyorAdana’ya önümüzdeki bir ay içinde gitmeyi planlıyorsanız sizi programı geniş bir tiyatro festivali bekliyor. Bu yıl 13’üncüsü düzenlenecek olan Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde Seyhan Nehri üzerindeki açılışla başlayacak. Geçen yıl da açılışta izlediğimiz, su üstünde göz alıcı bir gösteri sunan İtalyan Studio Festi grubu, bu yıl da “Suyun Senfonisi” adlı bir şov yapacak. Ekip eserini hem su üstünde yüzerek, hem de havada uçarak sahnelediği için gösteri nehrin kıyısındaki her noktadan izlenebilecek.28 Nisan’a kadar sürecek festivalde ayrıca yerli ve yabancı 17 tiyatro grubu ağırlanacak. Örneğin Kazakistan’dan Gabit Musrepov Devlet Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Cengiz Aytmatov’un unutulmaz eseri “Selvi Boylum Al Yazmalım” ile Romanya’dan “Radu Stanca”, Sibiu Ulusal Tiyatrosu “Electra”yla ve rusya’dan Vakhtangov Tiyatrosu “Enigma Çeşitlemeleri”yle sahnede olacak. Türkiye’dense ankara Devlet Tiyatrosu “Bir Delinin Hatıra Defteri”, “Kerbela” ve “Nazım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları”ndan Onbir Tablo”; istanbul Devlet Tiyatrosu “Ölüleri Gömün”; Tiyatro Kare “Leyla’nın Evi”; istanbul Halk Tiyatrosu “Alevli Günler”; BKM Oyuncuları “Kadın İle Memur”; Tiyatro Stüdyosu “Vanya Dayı” ile katılacak.Önümüzdeki haftasonu nereye? (2-3 Nisan)istanbul’DAN...ATV’yle safariye: 2 Nisan Cumartesi 07.30’da hareket. İki saatlik yol sonrası İzmit Yuvacık’a varış. Köy kahvaltısından sonra 10 dakika süren araç kullanımı ve güvenlik kuralları içeren eğitim. Altılı gruplar halinde, ormaniçi toprak yoldan ve patikalardan oluşan Kirazdere parkurunda, arada fotoğraf molaları da vererek bir saatlik safari. Servetiye Şelale’sinde kısa mola sonrası Servetiye Köyü’nde öğle yemeği. Yemekten sonra Kirazdere’den Yuvacık Barajı’na kadar 1.5 saatlik yürüyüş ve istanbul’a dönüş. Fiyatı 120 lira (Ulaşım, Milli Park girişi, köy kahvaltısı, ATV safari, doğa yürüyüşü, rehberlik) Tel: (212) 225 03 35 www.arnika.com.tr Günübirlik Edirne’ye: 3 Nisan Pazar, 07.00’de hareket. 2.5 saatlik yolculuk sonrasında 10.00 civarı Edirne’ye varış. Selimiye Camii, Eski Cami, Üç Şerefeli Cam
False