Adaleti gören olursa...

SANIRIM Adalet Bakanı’nın durumu anlaması için evine hırsızların girmesi gerekiyor.

Yoksa anlamıyor.

Bizim eve hırsız girince nasıl ki ben anladım, durmadan hırsızları yazıyorum...

Başkasının evine hırsız da girse, kapkaççılar yolunu kesip soysalar da, bunu en iyi anlamanın ve durumu kavramanın yolu insanın kendi başına gelmesi olmalı.

Eve doluşmuş polisler-jandarmalar parmak izi ararken, karmaşık duygular içinde ve şaşkın biçimde karşısına oturmuş çalınmamış fırına bakarken, bir soru ve en iyi yanıt böyle ortaya çıkar:

‘Kavradın mı?..’

‘Kavradım...’

*

Adalet Bakanı Çiçek dünkü gazetelerde polise kızıyordu.

‘Mazereti bırak, hırsızı yakala’ diye seslenirken, polisin ‘Biz yakalıyoruz, yargı serbest bırakıyor’ tezini ise hukuk tarihine geçecek şu sözlerle yanıtlıyor:

‘Bu temizlik işçisinin ‘Ben temizliyorum ama sokak yeniden kirleniyor’ demesine benziyor...’

Demek ki polis yakalayacak, mahkeme serbest bırakacak; polis yine yakalayacak, mahkeme yine salacak.

Hırsızı, gaspçıyı, kapkaççıyı polis yakalayacak; ama yargı sokağa bırakacak...

Burda anahtar soru şu:

‘O zaman sokağı kim kirletiyor?..’

Böyle bir hukuk anlayışı ben hiç duymamıştım. Ne de böyle enteresan bir sokak temizliği anlayışı olan Adalet Bakanı...

*

Polisin eksik ve yetersiz kaldığını bilmeyen yok.

Ama polisi en son eleştirecek kişi, daha kaç gün önce örtülü bir ‘af’ çıkartarak tam 12 bin sabıkalıyı, kapkaççıyı, gaspçıyı, hırsızı sokağa salan Adalet Bakanı olmalı.

Polis görevini yapmadığında dahi gidip sığınacağınız hukuk kapısının arkasında kimse yoksa ne yapacaksınız?

O zaman Bakan’ın kavraması için iş hırsızlara düşüyor.

Ki bakan sabah sabah pijamayla mutfağa oturmuş, çalınmamış fırına arada bir bakarken yanıtlasın:

‘Kavradınız mı?..’

‘Kavradım...’
Yazarın Tüm Yazıları