Acıyı tanıyan çocuklar

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Çocuklara adanmış iki gece aynı tarihte buluşuyor:

28 Temmuz 1997.

Uuslararası Çocuklara Yardım Vakfı'nın Şahpari Kaşıkçı'nın himayesinde Çeçen Çocuklar için düzenlediği gece, Beylerbeyi Sarayı'nda yapılıyor. Geceye Liz Taylor, Iglesias, Bassey ve Tarkan gibi ünlüler katılacakmış.

Sokak Çocukları Gönüllüleri Derneği'nin Umut Evi projesine destek vermek amacıyla gerçekleştirilen Hasan Cihat Örter'in konseri de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda.

Kaşıkçı'nın konuşmasındaki bir cümle beni çok etkiledi: ‘‘Acıyı tanıyorum.''

Acıyı tanıyan insan, başkalarının acılarını paylaşır, acı çekmelerini önlemek için çalışır. Bencillikten, bünyesinin müsaade ettiği ölçüde uzaklaşır. Yalnız başına bir ada olmadığının farkına ve tadına varır.

Geçenlerde çok yakın bir dostumun kızı ve damadı, düğün davetiyesine başkalarına örnek olabilecek bir not koymuşlardı:

‘‘Çiçek göndermek isteyenler Lösemili Çocuklar Vakfı'na bağışta bulunsunlar.'' Cümlenin yanında da banka hesap numarası vardı.

En sevinçli günlerinde bile acı çekenleri unutmamışlardı, bir gecelik rengârenk çiçek saltanatının geçiciliği yerine, başkalarını mutlu ederek, o gecenin anısını kendi ömürlerinde ebedileştirmişlerdi.

Vurdumduymazlık yerine dayanışmayı öğrenen bir toplumun vatandaşı kimliğini taşımak hepimiz için onur vericidir.

Yarının toplumu üzerine kurduğumuz bütün hayaller, gerçekçi düşünceler, ancak bugünün çocuklarıyla işleme konulabilecektir. Fiziksel, ruhsal sağlıkları için ne yapıyoruz sorusu, bir mıh gibi kafamızdan çıkmamalı.

Kendi çocuğumuz için yaptıklarımızın, özverilerimizin listesine, acı çeken, savaş görmüş, sokakta kalmış çocukların da adını yazmak. Çocuğumuzla kendimizin bireysel dönencesine saplanıp kaldığımız anda, bir yanımızın eksildiğini hissetmek...

***

ELBETTE bu tür gecelerin yararını yadsıyacak değilim. Hiç olmazsa insanın insan olmasını hatırlatan günlerdir.

Çeçen çocuklarını hayal ediyorum. Hayatları ellerine bırakılmış büyükler onları öldürüyor. Nasıl bir ihanet?

Afrika'da, iç savaşlarla daha da kararan göğüslerden sarkan bir deriye meme diye yapışan çocukların, omurgaları çıkmış görüntüleri gözümün önünden gitmiyor.

Neden onlar bu bedelleri ödüyor? Büyüklerin aptallıklarının, doymaz iktidar ve para iştahlarının kurbanı neden onlar?

Dünyada çocukların hakları uygulanmalı, çırak çocuklara daha çok önem verilmeli.

Devletin varlığını burada göstermesi gerektiğine inanıyorum.

Ezilmelerine, eziklik duymalarına karşı önlem alınmalı.

Sait Faik Abasıyanık'ı, Refik Durbaş'ı okursanız, çıraklara olağanüstü sevecenlikle yaklaşırsınız.

***

KÜÇÜK Prens'in büyük yazarı Antoine de Saint - Exupery'nin yoksul, bakımsız, ölmekte olan çocukları gördüğünde ne düşündüğünü biliyor musunuz?

‘‘Ah bu küçük Mozart'lar yok olup gidiyor.''

İki geceyi de desteklemenizi rica ediyorum.

Acı çeken çocukları mutladırın.

Yazarın Tüm Yazıları