Açılıma engel PKK’dan başkası değil

ABDULLAH Öcalan’ın avukatları aracılığıyla açıkladığı plan bana bir tek şey anlatıyor: Öcalan’ın kafası son derece karışık, hapiste tek başına geçirdiği süre muhakeme yeteneği üzerinde izler bırakmış.

Haberin Devamı

Hem federasyona karşı olduğunu, kabul etmeyeceğini söylüyor, hem de kitaplarda bir federe devlet nasıl tarif ediliyorsa öyle bir Kürt bölgesi tarif ediyor.

Ve çok ciddi bir megalomani soru nu var.

Açıklamasına hâkim olan hava, bir savaştan muzaffer olarak çıkmış komutan edası taşıyor.

Ve bu muzaffer komutan himmet edip, mağluplara bir “barış planı” sunuyor.

Kabul ederseniz ne âlâ. Kabul etmezseniz de şimşeklerini üzerinize göndermeye hazır bir Zeus gibi bir tavrı var.

DTP’nin tutumu da tıpkı kendileri için “tek önder” kabul ettikleri Öcalan’dan farklı değil.

Yaptıkları her açıklama, attıkları her adım hükümetin girişimini dinamitlemeye yönelik.

Eruh’taki PKK baskınının “kutlanması” için düzenlenen festival bile tek başına, bu süreci baltalamak istediklerini düşündürtüyor bana.

Haberin Devamı

Belli ki bekleyip, açılımın ayrıntılarını görmek, bunun üzerinden tartışmak gibi bir niyetleri yok.

Hükümet, CHP ve MHP’nin muhalefetinden çekinip, ne yapmak istediğini bir türlü açıklayamıyor ama gelişmeler, hükümetin planı üzerindeki asıl tehdidin doğrudan doğruya PKK’dan kaynaklandığını gösteriyor.

 

Medya yatırımcılarına ciddi bir uyarı!

 

BU köşeden bir uyarı yapmamın yararlı olacağına karar verdim.

Uyarım, gelecekte yazılı ya da görsel medyaya girmek isteyen girişimcilere yönelik olacak.

Bu işten uzak durmalarını öneriyorum! Çünkü eğer Fethullahçıların Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın kehaneti doğru çıkacak olursa paralarını çarçur etmeleri kaçınılmaz!

Dumanlı, gazetesindeki köşesinde “medyada kalacak ve gidecek gazeteciler listesi” yayımladı.

Gidecek olanların yönettikleri ya da çalıştıkları gazeteler ve televizyonlar, bugün Türkiye’nin en çok satan, en çok reklam alan yayın organları.

Kalacak olanların yönettikleri ya da yazdıkları, çalıştıkları gazeteler yerlerde sürünüyor, televizyonlarını kimse izlemiyor.

Satamadıkları ve izlenemedikleri için reklam da alamıyorlar, sürekli para kaybediyorlar.

Haberin Devamı

Arkalarında tarikat desteği ile tiraj şişirip övünüyorlar ama sadece uçaklarda dağıtılan ve okunmadan bırakılan gazetelerin hangileri olduğuna bakmak bile balonlarının sönmesi için yeterli.

Yani eğer Dumanlı’nın listesi doğru çıkarsa, geriye kalacaklar satmayacak gazeteler çıkaran ve izlenmeyecek televizyonlar yayımlayanlar olacak.

Yeni girişimciler de mecburen bunlarla çalışmak zorunda kaldıkları için parayı kısa sürede deveye yükleyip, hükümetten ihale beklemek zorunda kalacaklar.

Onun da ne kadar süreceği hükümetin ömrü ile sınırlı. Türkiye’nin şartlarına bakarsanız bunun da o kadar uzun sürmeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Dumanlı’nın yakınlarda bir öykü kitabı yayımlandı. Okudum, gayet başarılı. Öykülere meraklı edebiyatseverler eminim hoşlanacaklardır.

Haberin Devamı

Gazetedeki denemelerine de bakılırsa, biraz da mizah öykülerine yönelse orada da başarılı olur diyorum.

 

Kızartma yağları için otellere bakın!

 

ÇEVRE ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun demecini Akşam’da okudum. Eroğlu kükremiş: “Yat sahipleri kirlilik yaratıyor, iş mangal partilerine kadar vardı. Kızdırmasınlar, koyları kapatırım.”

“İşte Çevre Bakanı dediğin böyle olur” diyeceğim ama gerçeklerle pek bağdaşmıyor.

Tekne sahipleri, gösteriş için tekne alan az sayıdaki insanı bir kenara bırakırsak denizi seven insanlardır. Ve içinde yüzdükleri, sahillerinde gezdikleri denizi kuşkunuz olmasın ki Bakan’dan daha çok korurlar.

Öte yandan yelkenli teknelerde zaten mangal olmaz, tehlikelidir. Milyonlarca dolar verip motor yat alanlar da getirip mangalı o yüzen servetin içine koymazlar, her şey mutfakta, tıpkı evlerde olduğu gibi pişer.

Haberin Devamı

Bakan Bey diyor ki “Kızartma yapıp, yağlarını denize döküyorlar.”

Pek inandırıcı değil ama az sayıda da olsa yapanlar vardır, eminim.

Bakan Bey, madem atık yağların suyu nasıl kirlettiğin bilincinde, ona önerim sahillerimiz boyunca dizili otellerin mutfaklarından çıkan atık yağların ne olduğuna, nereye gittiğine bakmasıdır.

O yağların çok az bölümü atık yağdan biyodizel üretenler tarafından toplanabiliyor. Geri kalanı, piyasadan az kirlenmiş kızartmalık yağ toplayıp lokantalara satanlara gidiyor.

Millet hem kansere yakalanma tehlikesi ile karşı karşıya hem de ikinci el atık yağların gittiği yer de şehir kanalizasyonları ve çöp toplama alanları.

Önerim, otellerin atık yağlarını sadece biyodizel üreticilerine verdiklerini ya da sattıklarını kayıt altına alıp belgeleyebilecekleri bir çevre ve halk sağlığını koruma düzeni kurulmasıdır.

Yazarın Tüm Yazıları