Açık olsun ucumuz...

‘UCU açık’ nasıl oluyor bilmiyorum.Müzakereler sürerken, ben belli aralıklarla aklımın en ermediği şeyi sordum arkadaşlarımıza:

..’‘Şeyimizin ucu, açık mı kapalı mı?..’(.......)Bu arada zafer havasına uygun bir yazı yazmakla birlikte, atacağım başlık alternatiflerini alt alta yazdım:‘Yıldızlar selama durdu...’‘Koş Türkiye koş...’‘Ey tarih, bekle bizi...’‘Maydanoz ektim turpa, aç kapını Avrupa...’*İnsan bazen işin ucunu kaçırabilir.İşte zafer sarhoşluğundan olsa gerek, asla söz edilmeyen, dile getirilmeyen, adeta toplumdan gizlenen bir hüküm; serbest dolaşımın sınırlandırılması Türkiye için kalıcıdır... AB, malların ve hizmetlerin serbest dolaşımı demek değil mi?.. Ama Türkler hiçbir zaman AB ülkelerinde serbest dolaşamayacaklar. Yani kalıcı bu hükümden dolayı çalışanlarımızın AB hayalleri boşuna. Daha da açıkçası; dün patronlar AB’ye adım attılar, işçiler değil...Ve bu AB’ye alınan ülkeler arasında sadece Türkiye’ye konulan kalıcı bir kısıtlamadır.*Yine de ‘Ucumuz nasıl olacak, açık mı kapalı mı?’ sorusu aklımdan çıkmış değil.İşte ucumuz ile ilgili bir başka paragraf:‘Tam üyelik AB’nin sindirme (hazmetme) kapasitesine bağlıdır...’Bunun açıkçası ise; müzakereler olumlu gitse bile Türkiye’nin AB’ye tam üyelik zamanı geldiğinde, AB’nin Türkiye’yi sindirme (hazmetme) kapasitesine bakılacaktır.Bu sefer de kara lahana gibi bir şey olduk mu?..Bir büyük ulus için ‘sindirilecek-hazmedilecek’ deyimlerinin kullanılması size kaba, hatta çirkin gelmiyor mu?..*Olsun...Ben ucuna bakarım.Ve başlığımı atarım:‘Kanatlandı kuşumuzAçık olsun ucumuz...’
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları