AB'ye üyelikte Ukrayna tehdidi

BİR yandan AB’ye tam üyelik sürecinde nerede olduğumuz, örgütlenmede geç kalıp kalmadığımız tartışılırken, öte yandan da AB’ye olası yeni katılımların Türkiye’nin yolunu kapayıp kapamayacağı da tartışma konusu olmaya başladı.

Son dönemde, yüzünü Batı’ya dönmesiyle birlikte, Ukrayna’nın AB’ye üyeliği gündeme geldi. Ukrayna’nın üyeliği ile birlikte de Türkiye’nin durumunun ne olacağı da...

Dün Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından, AB müzakere sürecine ilişkin bir toplantı yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan TOBB Başkan Vekili Mehmet Balduk, konuşmasında Ukrayna tehdidine dikkat çekti. Bulgaristan ve Romanya’nın 2007 yılında AB’ye tam üyeliğinin planlandığını hatırlatan Balduk, ‘Soru işareti Avrupa Birliği’nin Ukrayna’dan gelebilecek bir başvuruya verebileceği cevap ve bu cevabın Türkiye’nin müzakere sürecine dolaylı etkileridir’ dedi.

Avrupa Parlamentosunun bir süre önce kabul ettiği tavsiye kararında bu ülkenin üyeliğine sıcak baktığını ortaya koyduğunu kaydeden Balduk, Birlik üyesi ülkelerinin bir bölümünün de aynı tonu tercih edeceğinin tahmin edildiğini söyledi. Balduk, ‘Bu tür olası gelişmeler ülkemizin müzakere sürecinde bir an evvel ilerleyerek, birliğin daha güç gerçekleşecek sonraki genişlemelerinin menfi ve geciktirici etkilerine maruz kalmamasının sağlanmasını gerektirmektedir’ dedi.

Balduk, bu nedenle bir an önce ev ödevlerini yapmak, tamamlamak gerektiğini anlatırken, toplantıya katılan hemen herkes, geç kalındığının altını çizdi. Brüksel Üniversitesin’den Ali Bayar ise geç kalındığını, 17 Aralık’ta yeşil ışık yanmasına rağmen garda bekleyen trenin hareket edemediğini söyledi. Bayar, trenin lokomotifini yürütecek Hükümetin, hálá çeşitli hazırlıklarla vakit geçirdiğini, biran önce treni hareket ettirmesi gerektiğini söyledi.

Bayar, konuşmasında bunun bir müzakere süreci olmayacağının tekrar tekrar altını çizerek, bunun uyum süreci olduğunun topluma da iyi anlatılması gerektiğini söyledi.

DERİN REFORM SÜRECİ

Bayar, bu süreci bir devrim olarak nitelerken, bu süreçte yarar görenler gibi zarar görenler olacağını, sürecin zorlu geçeceğini söyledi. Bayar, bu süreci ‘Derin reform süreci’ olarak da nitelendirdi.

Bayar gibi diğer konuşmacılar da bu sürecin zorluğuna dikkat çekip, bir an önce harekete geçmek, özel sektörün bu süreçte etkin rol alması gerektiği düşüncelerini ortaya koydular.

TOBB Başkan Vekili Mehmet Balduk konuşmasında, son dönemde yerine getirilmeyen yapısal tedbirlere de değindi. Önümüzde, aralık ayından öncekiyle kıyaslandığında iş dünyası için zor bir sürecin bulunduğunu söyledi. Gelinen noktanın sürdürülebilir olmadığının açık olduğunu, ekonomide son dönemde meydana gelen iyileşmenin ekonominin artık iyi olduğu anlamına gelmediğini kaydeden Balduk, şunları söyledi.

‘Türkiye ekonomisi toparlanma sürecinin sonuna gelmiştir. Borçların çevrilmesi diye bir problemimiz, bugün için yoktur. Ancak büyüme ve istihdam diye iki büyük problemimiz vardır. Üstelik pozitif büyümenin istihdam anlamına gelmediğini de idrak etmiş durumdayız’

Mevcut büyüme sürecinin sürdürülebilir olmadığının açık olduğunu kaydeden Balduk, sürdürülebilirliğin temelinin başlayan reform sürecinin derinleştirilerek devam ettirilmesi olduğunu kaydederek, ‘bugün ayak sürüdüğümüz alan da burası’ dedi.

Balduk ‘Ekonomimizi kamu kesimini ve şirketlerimizi kurumsallaştırmak, günün temel şiarıdır, Avrupa Birliği Türkiye açısından bakıldığında kurumsallaşma demektir. Kurallara dayanan ekonomi demektir. İstediğimiz budur’ şeklinde konuştu.

AB konusunda herkes bir şeyler yapmaya çalışırken, hükümet artık gecikmeye başladı...
Yazarın Tüm Yazıları