Abrakadabracılık

1 EKİM 2010 tarihli Vakit Gazetesi “Oku Kemal Oku!” diye kendinden emin bir manşet atmış, gevrek gevrek gülüyor. Serdar Arseven imzalı haber şu satırlarla devam ediyor:

“CHP lideri Kılıçdaroğlu, başörtüsü sorununun çözümü konusunda ehliyeti olmayan kişi ve kurumlardan görüş almaya çalışırken, Atatürk’ün hazırlattığı Devrim Yasası da sorunun çözüm adresi olarak Diyanet’i işaret ediyor.”

VAKİT’TEN DEVRİM REFERANSI

Vakit muhabiri kıs kıs gülerek, kasım kasım kasılarak 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı “Şer’iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiye Vekâletlerinin İlgasına Dair Kanun”un 1. maddesine gönderme yapıyor. Yapıyor da kıs kıs gülme sırası bizde: 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı yasa, çok önemlidir ama Anayasa’nın 174. maddesi tarafından korunan 8 devrim yasası (inkılap kanunları) arasında yer almaz. Ancak onlar kadar önemlidir. Bu yasayı, bir numaralı Devrim Yasası olan 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu izler. 429 sayılı yasaya sahip çıkacaksın ama 430 sayılı yasanın (ve öteki 7 yasanın) yeminli düşmanı olacaksın. İşte bu olmaz! Vakit Gazetesi’nin söz konusu Devrim Yasaları’nı referans verdiğine ilk kez tanık olmaktayız ki haydi hayırlısı.

DİYANET’İN GÖREV KUSURU

Günümüz Türkçesi ile 429 sayılı yasanın 1. maddesi şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşların eylem ve işlemleri ile ilgili yasa koymak ve bu işlerle ilgili tasarruflarda bulunmak Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Onun kurduğu Hükümete aittir. İslam dininin itikat (inanç) ve ibadet ile ilgili bütün hükümleri, dini kuruluşların idaresi, Cumhuriyet’in başkentinde yeni kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilgi ve yetkisine bırakılmıştır.”

Aslında 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı kanunu referans gösteren Diyanet İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik. Bu daha güzel, karşımızda bir gazeteci değil yüksek sorumluluk ve yetkisi olan bir kişi var. Devlet Bakanı Çelik, türban fesadıyla ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aldığı bir kararı gösteriyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı türban takma zorunluluğunu ünlü Nur Suresi’nin 31. ayetine dayandırıyor.

Değerli okurlar, 26 Aralık 2007; 22, 23, 29 Ocak 2008; 2, 8, 9, 23, 30 Şubat 2008 ve 5 Mart 2008 tarihli yazılarımda yabancı dillerden de örnekler vererek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın örnek olarak aldığı, Nur Suresi’nin 31. ayetinin Türkçeye yanlış çevrilmiş olduğunu kanıtladım. Ayette herhangi bir şekilde “Başınızı türban gibi bir örtü ile sıkı sıkı örtün” denilmemekte, ama İslam öncesinden kalan geleneksel örtünün memelerin üzerine indirilmesi buyurulmaktadır. “Wal yadhribna bi khoumourihinna âla jouyoubihinna”. Bunun Türkçe anlamı şöyle: “(Söyle inanan kadınlara:) örtülerini göğüsleri üzerine indirsinler”. Fransızcası da şöyle: “Dis aux croyantes: de rabattre leurs voiles sur leurs poitrines.” (Le Coran II, Traduction de D. Masson, Gallimard, Folio classique, s. 434). Söz konusu ayetin İngilizce, Almanca, İtalyanca çevirilerine bakın. Yukarda yazdığım gibidir!

Sonuç olarak: Diyanet İşleri Başkanlığı, yanlış bir çeviri ve yoruma dayanan geçersiz fetvasını en kısa zamanda kaldırmak zorundadır. Çünkü yıllardır görev kusuru işlemektedir!
Yazarın Tüm Yazıları