ABD Kongresi'nden izlenimler

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ne bağlı Avrupa Alt Komitesi'nin geçen çarşamba günü düzenlediği Türkiye konulu özel oturum, 1 Mart kazasıyla sarsılan Türk-ABD ilişkilerinin en azından Kongre'de yeni bir bakışla ele alınmaya başladığını gösterdi.

Oturuma tanık olarak ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris, Washington'un prestijli araştırma kuruluşlarından CSIS ile Washington Institute'un Türkiye sorumluları Bülent Ali Rıza ile Soner Çağaptay ve bu satırların yazarı davet edilmişti.

Alt Komite'nin Cumhuriyetçi Başkanı Doug Bereuter (Nebraska), Türkiye üzerine özel bir oturum düzenlemesinin son dönemde bir ilk oluşturduğunu belirterek toplantıyı açtı.

KIZGINLIKTAN GERÇEKÇİLİĞE GEÇİŞ

Türk-Amerikan ilişkileri TBMM'nin tezkereyi reddetmesinin ardından büyük bir çöküntü yaşadı, belirsizliğe girdi.

Türkiye'nin savaşın tam başlayacağı sırada ABD'yi ortada bırakması, Amerikan yönetimi ve kongresinin yanı sıra, Amerikan kamuoyunun geniş bir kesiminde de Ankara'ya dönük olumsuz bir bakışın yerleşmesine yol açtı.

Ancak görülüyor ki, aradan yedi ay geçtikten sonra ABD cephesinde Türkiye'ye dönük kızgınlık yerini yavaş yavaş daha soğukkanlı bir bakışa terk ediyor.

Bunda, kuşkusuz, her şeye rağmen ABD'nin Türkiye'ye duyacağı ihtiyacın ortadan kalkmadığının idrak edilmesinin büyük rolü var.

Toplantıda özellikle Başkan Bereuter ile en kıdemli demokrat üye Robert Wexler'in (Florida) yaptıkları konuşmalar bu açıdan bir hayli önemliydi.

YÖNETİMDEKİ BAZILARI HATA YAPIYOR

Örneğin Bereuter, ‘‘Türkiye'nin ikinci bir cephe açamamış olması üzücüydü. Bunun (ABD'de) yarattığı hınç ve tepki dalgası oldukça şiddetliydi. Kuzey Irak'ta 4 Temmuz'daki gibi olayların yaşanması da benzer şekilde üzücüydü’’ diye söze girdi ve şöyle dedi:

‘‘Bu durum, ABD'de bazı insanları, hatta yönetim içindeki bazı kesimleri Türkiye ile olan ilişkimizi sorgulamalarına, Türkiye'ye bir dost ya da müttefikimiz değilmiş gibi davranmalarına yol açtı.’’

‘‘Bu görüşler hatalıdır ve Türkiye politikamızı etkilememeli’’
diye vurguladı Bereuter ve ekledi:

‘‘Hem ABD hem de Türkiye'deki bazı çevrelerin bu ilişkiye dönük olumsuz hisleri, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın artık önemli olmadığı gibi bir yaklaşımın geliştirilmesi için mazeret olarak kullanılmamalıdır.’’

Başkan, konuşmasını ‘‘Türkiye, benim gözümde, Amerika'nın NATO, Doğu Akdeniz, Kafkaslar ve Ortadoğu politikaları açısından hayati bir ülkedir. İlişkimizde başgösteren anlaşmazlıkları azaltıp, Türkiye'nin bizim için önemini yeniden vurgulamalıyız’’ diye tamamladı.

SADECE TÜRKLER DEĞİL BİZ DE HATA YAPTIK

Demokrat üye Wexler, Cumhuriyetçi başkanın görüşlerini alıp, daha da ileri götürdü.

İlginç olan, Wexler'ın 1 Mart oylamasını değerlendirirken, her iki tarafın da büyük hata ve yanlış değerlendirmeler yaptığını belirtmesiydi.

Washington'da 1 Mart'tan dolayı yalnızca Türkiye'yi sorumlu tutan bir yaklaşımdan, bu sonuçta ABD'nin hatalarının da rol oynadığı çizgisine gelinmesi kuşkusuz altı çizilmesi gereken bir değişiklik.

Wexler, ‘‘Son altı ayda olanlar nedeniyle geçen 50 yılı silip bir tarafa atmamız ahmakça bir davranış. Türk-Amerikan ortaklığı Irak Savaşı'nın zayiatı olamayacak kadar derin ve değerlidir’’ dedi.

Kongre üyesi, ayrıca ABD yönetiminin Türkiye ile kamuoyu önünde açıkça çatışma stratejisinin de büyük bir hata olduğunu, bu tutumun Amerikan çıkarlarına da aykırı olduğunu söyledi.

SÜLEYMANİYE TEKRARLANMAMALI

Galiba, bu sözlerdeki gönderme daha çok ‘‘Türkler hata yaptıklarını kabul etsinler’’ diyen ABD Savunma Bakan Vekili Paul Wolfowitz'e gidiyordu.

Bereuter gibi Wexler de Süleymaniye baskınına atıf yapıp, ‘‘Müttefikler birbirleriyle çatışmazlar. Bu tür bir olayın benzerini önlemek için ordularımız arasındaki koordinasyonun artırılması gerekiyor’’ dedi.

Görüleceği gibi, 1 Mart sonrasında Türk-ABD ilişkilerinin geleceği için ortaya atılan felaket senaryoları yavaş yavaş zemin kaybediyor.
Yazarın Tüm Yazıları