ABD için Türkiye test vaka

Güncelleme Tarihi:

ABD için Türkiye test vaka
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2002 00:00

Richard Falk, Noam Chomsky kadar radikal olmasa da Amerikan Yönetimi'nin sıkı bir muhalifi. Kendisine sorarsanız, Amerikan Yönetimini eleÅŸtiren ‘‘orta solun bağımsız bir sesi’’. 1960'lı yıllardan beri Princeton'da uluslararası hukuk dersi veren Profesör Richard Falk, aynı üniversitede öğretim görevlisi olan Türk eÅŸi Profesör Hilal Elver ile birlikte yılda bir kez Ä°stanbul'a geliyor. Son ziyaretinde tanıştığım Richard Falk, hayatının hemen her döneminde barış yanlısı ve insan hakları savunucusu olmuÅŸ. 50'ye yakın kitabıyla, makaleleriyle yönetimleri kıyasıya eleÅŸtirmiÅŸ. Vietnam Savaşı'nın önde gelen aleyhtarı olarak tanınınca Kuzey Vietnamlıların görüşmeyi kabul ettiÄŸi tek Amerikalı olmuÅŸ. Hatta orada tutuklu üç Amerikan pilotunu alıp ABD'ye geri getirmiÅŸ. ‘‘Yırtıcı KüreselleÅŸme’’ kitabı Türkçeye çevrilen Falk, son kitabı ‘‘Büyük Terör Savaşı’’nda bu kez de Washington'un Irak politikasını eleÅŸtiriyor.Madeleine Albright'in baÅŸkanı olduÄŸu Pew AraÅŸtırma Merkezi, ABD'nin imajının giderek zedelendiÄŸini ortaya koydu. Amerikan aleyhtarlığı yayılıyor. Neden?- Kısmen ABD'nin dünyadaki etkisinin ve gücünün artmasından, kısmen bugün iktidarda olanların davranış biçimlerinden kaynaklanıyor. Ben bir Amerikalı olarak bugünkü Washington'da iÅŸbaşında olanların kendi ülkem ve dünya için çok kötü olduÄŸunu düşünüyorum. ÇoÄŸu Amerikalı aydın, yani ABD üniversitelerinde insanların yüzde 80'i, 90'ı benim gibi düşünüyor.Bush Yönetimi sizin gibilerin görüşlerini hiç mi dikkate almıyor?- Hayır. Dünyanın nasıl olması gerektiÄŸi konusunda kendi görüşlerini empoze etmeyi tercih ediyorlar. Dış politika ve dış ekonomi baÄŸlamında ABD'nin çok demokratik olmadığını düşünüyorum. Bu sadece Bush Yönetimiyle ilgili bir sorun deÄŸil. Bundan önceki yönetimler de insanların bu konularda ne düşündüklerini pek önemsemiyordu. Kimi zaman halkın görüşlerini de manipule edebiliyorlar. Özellikle televizyon Bush Yönetimine çok yakın. Bir de ÅŸu var elbet. 11 Eylül nedeniyle insanlar kaygılı ve güçlü bir liderliÄŸe ihtiyaç olduÄŸuna inanıyorlar.Yani Bush Yönetimi, Irak'a saldırmak için 11 Eylül sonrası ortaya çıkan bu iklimden yararlanıyor- Evet aynen öyle. Bu iklim kamuoyunun Afganistan için kenetlenmesini saÄŸladı. Ancak Irak daha çetrefilli bir iÅŸ. SavaÅŸ kötü giderse çok güçlü bir kamuoyu oluÅŸabilir.SAVAÅž OLACAK, YÃœZDE 90BM Saddam'a karşı bir kanıt bulmazsa dahi savaÅŸ geliyor galiba?- Savaşın gerçekleÅŸmesi ihtimali yüzde 90. Kimyasal silahlar ve El Kaide baÄŸlantısı gerekçe. Bush Yönetimi'nin bu savaşı istemesinin üç nedeni var. Petrol, Ä°slam ve Ä°srail. Radikal Ä°slam'ın bölgede yayılması, OrtadoÄŸu'daki çıkarları yüzünden ABD'nin en fazla korktuÄŸu ÅŸey. Ayrıca dünyanın ikinci büyük petrol rezervlerinin kontrolünü deÄŸil bölgeyi tümden kontrol etmek ÅŸansını da eline geçiriyor. Yani Bush tüm dünyayı karşısına alma pahasına da olsa bu Irak iÅŸine giriÅŸecek. Sizce bu ABD'nin imparatorluk olduÄŸu iddialarını kanıtlamıyor mu?- Tam imparatorluk deÄŸil ama olma yolunda diyebiliriz. Bu politika direkt ve resmi olmadığı için sömürgeci deÄŸil. ABD'nin imparatorluk hevesinden kolayca kurtulamayacağız gibi görünüyor. Ancak ABD'de ‘‘Bizim esas deÄŸerlerimiz cumhuriyetçi deÄŸerlerdir, kendi mirasımızı yok ediyoruz’’ gibi sesler çok fazla yükselirse o baÅŸka..Sizce Clinton Yönetimi de imparatorluk muydu?- Elbette. Onun dönemindeki imparatorluk projesi askeri olmaktan ziyade ekonomikti. Amerikan popüler kültürünün ve tüketim tarzının yaygılaÅŸtırılması, dünya ekonomik politikasının ÅŸekillenmesini Ä°MF ve Dünya Bankası aracılığıyla kontrol ederek dünyaya hükmetmekti amaç. Askeri üstünlüğün direkt kullanımı söz konusu deÄŸildi Clinton döneminde. Amerikan demokrasisinin en büyük zaafları neler?- En büyük zaaf dış politikada. Demokratik ilkelerin dış politikada uygulanmasında daima sorunlar yaÅŸandı. Nedeni de ÅŸu: Liderler arasında, halkın dış politika konusunda cahil olduÄŸu inancı var öteden beri. Bu yüzden halka dünyanın sadece iyi ve kötü olduÄŸu gibi birÅŸey yutturulmaya çalışılıyor. Reagan döneminde mesela Sovyetler BirliÄŸi'nden ‘‘Şeytan Ä°mparatorluÄŸu’’ diye söz ediliyordu. Öte yandan, dış politikada müthiÅŸ bir gizlilik var, CIA'nın örtülü operasyonlarına dayanıyor. FARK SADECE YÃœZDE 5 Sanki Clinton Yönetimi'nin daha insani bir yüzü vardı gibi- Öyle sayılmaz. Clinton çok kötü ÅŸeyler yaptı. Monica Levinsky manÅŸetlere çıkmasın diye kalktı Sudan'ı bombaladı. Ãœlkenin ilaç sanayinin yüzde 40'ını tahrip etti. Irak'a karşı izlediÄŸi yaptırım politikası da son derece acımasızdı. Bana kalırsa Cumhiriyetçilerle Demokratlar arasındaki fark abartılıyor. Fark sadece yüzde 5. Ne var ki buna bile razıyız. Günün birinde ABD dünyaya hükmetme arzusunda olmayan normal bir ülkeye dönüşebilir mi?- Zor görünüyor, meydan okuyacak bir ülke çıkmadığı sürece öyle kalacak. Savunmasına ayırdığı paranın miktarı giderek artıyor ve bu onun üstünlüğünü yani imparatorluk konumunu yıllarca sürdüreceÄŸini gösteriyor. Ãœstelik uzayın silahlandırılması iÅŸini tek başına elinde tutuyor. ABD'nin gözetleme uyduları yeryüzünde herÅŸeyi kontrol altında tutabiliyorlar.Bin Ladin'i bulamadılar ama...- Onu ele geçirmemek Bush Yönetimi'nin beceriksizliÄŸi. Uzaydan onu tespit etmek için milyonlarca resme bakmak gerek ve bu mümkün deÄŸil. SAVAÅž KARÅžITI HABERLER NEDEN ÇIKMIYOR?Medya özellikle de televizyon, savaÅŸ karşıtı olaylara, yürüyüşlere, toplantılara filan fazla yer vermiyor. Oysa her ÅŸehirde ÅŸu an bir barış yürüyüşü yapılıyor. Medya, 11 Eylül sonrası yükselen milliyetçi dalgadan kendisini soyutlamak istemedi. Öte yandan medyanın büyük sermayenin kendisi ve geleneksel olarak Cumhuriyetçi Parti'yi destekler. Washington Post, New York Times gibi gazeteler bağımsız bir imaj sunmak isteseler dahi hükümetin politikalarını destekliyorlar. Sanıldığı gibi bağımsız deÄŸiller. ABD belki ilk kez Türkiye'nin kendisi için ne denli önemli olduÄŸunu kavradı. Åžimdi gerilim OrtadoÄŸu'ya kaydı ve Türkiye üç nedenden ötürü ABD'nin gözünde büyük önem kazandı. 1- Türkiye'deki üsler bölgedeki en güvenli üsler. Bölgede operasyonlar için yaÅŸamsal önemleri var. ABD'nin bölgede Katar, Bahreyn, BirleÅŸik Arap Emirlikleri'nde de üsleri var ama bunlar riskli. Zira iç dengeler çok nazik ve bu ülkelerde her an herÅŸey olabilir. 2- Türkiye bölgede Ä°srail'in en yakın müteffiÄŸi 3- Nihayet Türkiye, Ä°slam aktif olduÄŸu halde Batı ve Amerika yanlısı. Ä°ÅŸte bu nokta ABD'nin Ä°slam'a karşı deÄŸil terörizme karşı mücadele ettiÄŸi tezini güçlendiriyor. Bu yüzden ABD, ılımlı bir Ä°slam'ın iktidara gelmesini çok iyi karşıladı. Türkiye bir ‘‘test vaka’’. Washington bu gözle bakıyor ve bu yüzden Avrupa BirliÄŸi'ne alınması için çok direkt ve güçlü bir baskıya baÅŸladı. Türkiye'nin bu ‘‘test vaka’’sı konumunu etkili ve yaratıcı bir ÅŸekilde kullanması artık Türk diplomasisinin becerisine kalmış bir iÅŸ.AMERÄ°KALILAR KARANLIK YÃœZLERÄ°YLE HESAPLAÅžMAYI PEK SEVMÄ°YORAmerikalılar, dünyanın en zenginleri ve en güçlüleri olduklarına yürekten inanıyorlar. Bu inancı pekiÅŸtiren ÅŸey de, ABD'nin SoÄŸuk Savaşı'ın fatihi olarak çıkması. ABD tüm dünyadan insanların daha iyi bir yaÅŸam için gelmeyi can attıkları, hayranlık uyandıran, kıskanılan bir ülke. Sokaktaki Amerikalı herÅŸeye bu gözlükle bakıyor. Anayasal demokrasi, sadık bir halk, güçlü kurumları üstüste koyduÄŸunuzda kendine güvenen, bir tür ‘‘kibir’’ çıkıyor ortaya. Oysa bu ülkede, Kızılderililer topraklarından sürüldü, öldürüldü. Kölelik yaÅŸandı. Afrikalı Amerikalılara karşı ırkçılık yapıldı. Amerikan toplumunda sorunları ve zaafları reddetme eÄŸilimi var. Diyelim ki, Amerikalılar ‘‘karanlık yüzleriyle’’ hesaplaÅŸmayı pek sevmiyorlar.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!