AB yolunda yitirdiklerimiz

ULUSLARARASI Ceza Divanı’nın yargı yetkisinin kabulü, egemenlikten feragattir.

Bu divanda yargılanma kaygısı varken, terörle mücadele büyük bir cesarettir.

Zira AB mahkemelerinde teröristlerin ve ailelerinin açacakları davaların kabulü muhakkaktır.

Eyyy!.. Egemenliği milletten alıp AB’ye devredecekler.

Unutmayın ki, Avrupalılar eskiden olduğu gibi mahkemelerinde de teröristlere el verecekler.

Koro halinde Türk’e küfredecekler.

Kıbrıs’ı Türk’ten aldık diye neşe ile oynayıp Rumlara gül verecekler.

Bize de AB’ye giriş için dikenli yolları gösterecekler.

Dikenlerin bize battığı gün, özgürlük ve demokrasi adına Güneydoğu’yu bölüverecekler.

Ege’deki kıta sahanlığı Yunan’dır diyecekler.

Eyyy!.. Türk milleti artık silkinmekte, titremekte, hatta kükremekte, fakat yetmez bu zilleten kurtulmak için. Söyleyin bana Avrupa’ya bu kadar taviz niçin?

Lala Mustafa Paşa, Kıbrıs’ı Rum Helen devleti kurulsun diye mi Venediklilerden aldı?

İnebahtı’da binlerce askerimizi feda edip 600 parçalık donanmamızı Haçlılar bunun için mi yaktı?

Akdeniz’e çıkışımızı kapatan bu anlaşmadan elimize ne kaldı?

Cengiz Topel’in ve diğer şehitlerimizin kanı yerde mi kaldı?

Eli kolu, bacağı kopan gazilerim, şehit olan nice komutan ve erlerimiz, huzur içinde yatın; bir gün bu millet de uyanacaktır.

İhmali olan herkesten hesap soracaktır.

Metin YÜKSEL-Emekli Savcı ANKARA

Kuraklıktan mahvolduk

İLÇEMİZDE 230 bin dekar hububat ekim alanı bulunmaktadır. Bunun % 50’si tamamen kurumuş durumdadır. 50 gündür bir damla yağış düşmedi.

Susuzluktan dolayı arazilerimizde büyük çatlaklar meydana geldi. 50 gün önce tarlaya serpilen gübre hálá tarlada görülüyor. 5-10 gün içinde yağış olmadığı takdirde geriye kalan hububat alanlarımız tamamen kurumuş olacak. Tarım Bakanlığı yetkililerinin bir an önce kuraklıktan dolayı hasar tespit çalışmalarını yapması gerekiyor. Aksi takdirde çiftçilerimiz perişan olacak.

Káhta’nın (Adıyaman) en verimli arazileri Atatürk Barajı’nın suları altında kaldı, tütünümüze kota getirildi, geri kalan arazilerimiz sözde üç motopompla sulanacaktı. Fakat bunların hepsi káğıt üzerinde kaldı. 1986’dan beri Dut ve Mülk göletlerinin inşaatı bitti, aradan 18 yıl geçmesine rağmen biten göletlerin kanallarının yapımına bile geçilmedi. Yalnızca bu biten iki göletimizin kanalları yapılsa bile, en azından 40-50 bin dekar tarım arazisi sulanabilecek. Bu projeler bir an önce hayata geçirilmeli.

Kan ağlayan çiftçimiz, acil olarak şunu bekliyor:

Çiftçilerimizin mazot ve tohumluk yardımı yanı sıra Ziraat Bankası’na ve Tarım Kredi Koopearatifleri’ne olan borçlarının faizsiz ertelenmesini, çiftçimizin yarasına merhum olunması için bir an önce Doğrudan Gelir Desteği ve mazot desteğinin ödenmesini ve tütüne konan kotanın yükseltilmesini...

Fatin Rüştü Zorlu TURANLI-Káhta Ziraat Odası Başkanı

Ne diyeyim

ULAN bu Yunanlılara, Rumlara helal olsun.

10 milyonu bile bulmayan nüfuslarıyla 1980’lerdan bu yana Osmanlı İmparatorluğu’na ve Mustafa Kemal’in koca Türkiye’sine ve onun beceriksiz yöneticilerine kök söktürüyorlar.

İstediklerini kademe kademe çatır çatır alıyorlar.

Vallahi helal olsun!

Şevki UYANIK

Betzdorf-ALMANYA


Dünyayı mahvedenler

ÇEVRE
Mühendisleri Odası Başkanı Cihan Dündar, 22.4.1970’te ABD’de 2 milyon kişinin çevre sorunlarına dönük kaygılarını dile getirmek amacıyla düzenlediği büyük miting ve eylemlerle dünyanın kaderine sahip çıkacaklarını belirterek, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olmamız nedeniyle 22 Nisan Dünya Günü’nde uyarıyor:

‘İklimler çoktan değişti, artık değişim sırası biz insanlarda.’

Küresel ısınma ve iklim değişikliği, başta enerji, sanayi, ulaştırma, atık yönetimi, tarım ve ormancılık olmak üzere Türkiye’de yapılan yanlışları sıralayan Dündar, hükümete de şu eleştiride bulunuyor:

‘İklim değişikliği konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde yürütülecek çalışmaların eşgüdümü amacıyla, 18.2.2004’teki Başbakanlık Genelgesi ile İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. Kurul ve oluşturulan teknik çalışma komisyonları, yapısı ve işleyiş ilkeleri itibarıyla hedeflenen çalışmaları yürütme kapasitesinden yoksundur. TMMOB ve bağlı odalar bütün bu süreçlerden dışlanmıştır. Türkiye, Johannesburg Yenilenebilir Enerji Komisyonu’nun kurucu üyesi olmasına rağmen iki yıldan bu yana yürütülen hiçbir çalışmaya katılmamaktadır.’

ABD, Kyoto Protokolü’nü sabote ettikten sonra şimdi de her türlü BM ve uluslararası hukuk ilkelerini çiğneyerek Ortadoğu ve Asya’daki fosil yakıtların kontrolünü ele geçirmeye çalışmaktadır.’

Biliyor musunuz?

ÖLÜDENİZ Belceğiz Plajı ile Kalemya Koyu’nun ihaleye çıkartılmasına karşı Fethiyelilerin tepki göstererek, ‘Kıyılarımızın halka açık tutulmasının Anayasa’nın ve yürürlükteki Kıyı Kanunu’nun gereği olduğunu’ hatırlattıklarını...

Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürü Mustafa Taymaz’ın Türkiye’deki 15 milyon civarında yapı stokunun yaklaşık % 8’inin güçlendirilmesi gerektiğini söylediğini... Çukurova Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim üyesi Prof. Nezihi Uygur’un, Türkiye’de kirlenmiş topraklarda entegre tarımın, kirlenmemiş topraklarda ise ekolojik tarımın yapılması gerektiğini ifade ettiğini...

Biliyor musunuz?

Mesaj panosu

ÖZELLEŞTİRME
kapsamına alınan kamu bankalarının eski personellerinin (istihdam fazlası personel) kurumlarına karşı birlikte verdikleri hukuk mücadeleleri wwww.memurlar.org forum adresinden izlenebilir.

- AÖF İngilizce öğretmenliğinde okuyan 9000 kişinin durumu ne olacak? İlk sene bu programı 2500 kişi aldı; Türkiye genelinde. Fakat şu anda 4. sınıfta 16 kişi var. Türkiye genelinde Anadolu Üniversitesi’nin amacının para kazanmak olduğunu simitçi dahi biliyor. Lütfen bunu düşünün. 9000 kişi çok mağdur durumda, bu insanlarla oyun oynandı çünkü.

Halil KOLBUR
Yazarın Tüm Yazıları