AB'de panik havası

Aylardır mülteci krizini frenlemeye çalışan Avrupa Birliği'nde tam bir panik havası hakim. Eski dostları bile "düşman" yapan kriz, AB'yi dibe doğru çekmeyi sürdürüyor.

Haberin Devamı

AB’nin hem en önemli başarıları hem de kazanımları arasında yer alan ve kontrolsüz dolaşıma olanak veren Schengen sistemi her geçen gün biraz daha çatırdıyor. Soruna çözüm bulunmaması halinde sistemin toptan çökme riski olduğu artık yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.

Normalde sığınma ve göç konularında AB’nin ortak bir politikası var. Göçün frenlenememesi nedeniyle ortak politika ve kuralları takmayan ülke sayısı ise dikkat çekici şekilde artıyor. Bu da kurumsal panik havasını körüklüyor.

Schengen bölgesine üye yedi ülke sınır kontrollerini geçici olarak devreye sokmuş durumda. Avusturya ve Macaristan tek taraflı adımlarıyla tüm kuralları zorlar bir yaklaşım içinde. Dış sınırların kontrolünü sağlayamayan ve izole edilmenin eşiğinde olan Yunanistan herkesi, herkes de Yunanistan’ı suçluyor. Avrupa’nın ortak hareket etmesi gerektiğini savunan ve bu tavrından taviz vermeyen Almanya’ya yönelik eleştiriler de yoğunlaşıp sertleşmiş durumda.

Haberin Devamı

Üye ülkeleri tek taraflı adım atmamaları konusunda defalarca uyarmasına rağmen sözünü dinlemekte zorlanan Brüksel ise Almanya’nın da etkisiyle umudunu Türkiye’ye bağlamış durumda. Türkiye’yle üzerinde anlaşılan Ortak Eylem Planı, AB’nin önceliği olmayı sürdürüyor.

Bu planın “kurtarıcı” olarak görülmesinin ardında tek neden var. Bu plan AB açısından ekonomik ve siyasi açıdan en ucuz opsiyon. Bu nedenle aralarında Almanya’nın da bulunduğu mültecilerin en çok tercih ettiği ülkeler, planın başarıya ulaşması ve etkili şekilde uygulanması için yoğun çaba harcıyor. Türkiye’nin, AB nezdindeki itibarının birden bire yükselmesi, zirve üstüne zirve yapılması, Merkel’in Türkiye’yi neredeyse “ikinci vatan” olarak görmeye başlaması bu çabadan ayrı düşünülmesi imkansız unsurlar. Bu adımlar, AB’nin çıkarları bunu gerektirdiği için atılıyor.

Haberin Devamı

Türkiye de kırk yılda bir ortaya çıkan “fırsattan” mümkün olduğu kadar yararlanma amacıyla tıpkı AB gibi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor ve ipini sağlam kazığa bağlamak istiyor. Mülteci krizine ilişkin planın AB-Türkiye ilişkilerindeki diğer kritik konularla ilişkilendirilmesinin ardında da bu yaklaşım yatıyor.

AB ile Türkiye 7 Mart’ta bir kez daha masaya oturacak. Bu zirve gerçekten kritik öneme sahip. Her şeyden önce Türkiye’nin AB’nin planlarının odağında kalmayı sürdürüp sürdürmeyeceğinin net sinyalleri bu toplantıda gelecek. Olası bir olumsuzluk AB’nin Türkiye planını bir kenara bırakıp farklı alternatifler oluşturma çabası içine girmesine neden olabilir. Bu da Brüksel ile Ankara’nın içini özenle doldurduğu paketin bir anda boşalması sonucunu doğurabilir.

Haberin Devamı

Zirvenin ikinci önemli boyutunu ise AB’nin birlik ve beraberliği açısından test niteliği taşıması oluşturuyor. Yıllardır bir krizden başka bir krize yelken açan AB’nin insani boyutu yoğun olan bu krizi ortak bir yaklaşımla aşıp aşamayacağı da büyük ölçüde bu zirvenin sonucuna bağlı olarak netleşecek.

AB’den son günlerde dozu artırılarak verilen mesajlar, “7 Mart’a kadar Türkiye üzerinden geçiş yapan mülteci sayısında belirgin düşüş görülmesinin şart olduğu” yönünde. AB, Türkiye’nin attığı adımlar olduğunu inkâr etmese de sayılarda tatmin edici düşüş olmadığı görüşünde. Türkiye’nin elinde sihirli değnek olmadığı bir gerçek ancak sayıları şu ankinden çok daha aşağı çekebilme imkan ve kapasitesine sahip olduğu da bir gerçek.

Haberin Devamı

Gerçek ve kesin olan üç şey daha var. Birincisi, durumun AB açısından sürdürülebilirliğinin giderek azaldığı. İkincisi, Türkiye için zeminin kayganlaşma ve “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” riskinin yükselmeye başladığı. Üçüncüsü de Türkiye’nin yıllardır vatandaşlarını vizesiz sokmak için didinip durduğu Schengen Bölgesi’nin Ankara bu emeline ulaşamadan tarih olma olasılığının hiç olmadığı kadar yüksek olduğu. Gelinen aşamada ipi sağlam kazığa bağlamaya çalışırken ipin ucunu kaçırmamakta fayda var.

Yazarın Tüm Yazıları