6 Kasım tuzağı

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Aylar öncesi hazırlıklara başladılar. Sinsi sinsi yürütülen planlar su yüzüne çıktı. Kulislerde belli odakların, 'üniversite gençlerini 6 Kasım'da YÖK'ü protesto etmek gerekçesiyle tuzağa çekmek istediği' konuşuluyor.

YÖK bahane... Asıl amaç, türban yasağına karşı gençleri ayaklandırmak. Sağcı-solcu demeden, tüm gençleri aynı pota içinde eriterek, eylemi gerici kalkışmaya dönüştürmek. Bunlar, 'Zulüm 75 yaşında' diyenlerdir. Aman ha!

YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz, gençleri uyarıyor:

‘‘Biz bu filmi az mı seyrettik? Bir dönem ilerici-gerici, bir dönem sağcı-solcu diye gençler kamplara bölünerek kırdırıldı. Bu kez de türban bahane ediliyor. Perde arkasında ise laik cumhuriyet düşmanları var.’’

Gürüz Hoca haklı. Gençlerimiz bu gerçeği görmelidir! Türkiye'nin başını ağrıtacak yapay sorunlar, hemen her dönemde kolaylıkla yaratılıyor. Belli güçler, gençlerimizin temiz heyecanını kolaylıkla istismar edebiliyor. Bu kez de, 6 Kasım tezgâhı kuruluyor. Bu tuzağa düşmeyelim!

Geçen gün gazetede öğle yemeğinde, sohbet 6 Kasım eylemine takıldı. Emin Çölaşan, Milli Eğitim ve YÖK muhabirimiz Kamuran Zeren'e, ‘‘YÖK'ün nesini protesto edecekler? Gençlerin gerekçeleri ne?’’ diye sordu. Zeren, bu işin tam uzmanı oldu. Acı gerçeği dört cümleye sığdırdı:

‘‘Gerekçeleri yok ki! Biz sorunca gençler de bir şey söylemiyor. Bu laik cumhuriyete karşı olanların türban istismarı ve ilerici kesim de demokrasi adına onların oyununa alet olacaklar. Bütün dümen bunun üstüne kuruluyor.’’

* * *

Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in din istismarına karşı olduğu kadar, inanca olan saygısını da yakından bilirim. Ecevit'le bu konuları konuştuk:

‘‘Başörtüsü konusunun bir siyasal istismar aracı haline getirilmesi, bunu hiç yoktan bir soruna dönüştürdü. Türkiye'de böyle bir sorun yoktu. Bu birkaç yıl önce, başta Refah Partisi, yani şimdi Fazilet ve başka laiklik karşıtı akımlar, başörtüsü ve türbanı bir siyasal istismar konusu haline getirdiler. Genç kızların arkasına saklanarak bu tertiplerini yürütüyorlar. Bu insafsızlıktır. Çok yakışıksız bir davranıştır. Genç kızlarımızın ve üniversitedeki öğrencilerimizin bu oyuna alet olmamalarını diliyorum.’’

Gerçekten insafsızlık... Çember sakallı koca koca adamlar, gözlerindeki kin ve nefreti, türban direnişine ittikleri genç kızlara aşılıyorlar. İnanç gereğiymiş gibi şartlandırıyorlar. Bedevi çadırının giyim kuşam kültürünü, Anadolu insanına kendi kültürü gibi yutturmaya çalışıyorlar.

Neyse ki, bu dönemde, Emniyet-MİT arasındaki çekişme ve çatışma ortadan kaldırıldı. Aralarında tam bir eşgüdüm ve uyum sağlandı. Ecevit'e, ‘‘Bu 6 Kasım için özel önlemler alınacak mı?’’ diye sordum. İşte yanıtı:

‘‘Zaten uyarılar yapılıyor. İçişleri Bakanlığı, Emniyet ve MİT uyarıyor. Ona göre önlem alıyoruz. Emniyet örgütleri çok iyi çalışıyor. İşbirliği çok iyi gidiyor. Allah bozmasın. Bu, devlete olan güveni de artırmış oluyor.’’

Karases'in akıl almaz girişimini konuştuk. Adamlar zırdeli, çılgın. Ölüm uçuşu ve cami işgali planlıyorlar! Ecevit, ‘‘Bunlar meczup’’ dedi:

‘‘Meczup bunlar... İntihar eylemleri tasarlamışlar. Neyse ki Allah yardım etti. MİT ve Emniyet çok iyi çalıştı.’’

* * *

Bu meczuplardan da, çete tartışmalarından da bıktık usandık.

Örgütlü Suçlarla Mücadele Yasası'nın bir an önce çıkarılması gerekiyor. Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, gecikmenin nedenlerini anlattı:

‘‘Tasarıyı geciktirmekle bizi suçlayanlar büyük haksızlık yapıyorlar. Önemli eksikler vardı. Mafyaya alan bırakmayan teknik çalışmalar yaptık.’’

Moğultay, ‘‘Perşembe günü çıkarırız’’ diye de ekledi.

Yarın perşembe!



Yazarın Tüm Yazıları