57 bölümdür ağlıyorum bu kadarı yeter artık

Güncelleme Tarihi:

57 bölümdür ağlıyorum bu kadarı yeter artık
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2006 00:00

"Haziran Gecesi"nde Özcan Deniz’in psikolog eşini canlandıran Burcu Kara, dizinin bu gece yayınlanacak final bölümünün heyecanını Kelebek’le paylaştı. İşte ilk projesinde geniş bir hayran kitlesi edinen Kara’nın ağzından büyük finale dair ipuçları ve gelecek planları...

İktisat mezunu, eski haber muhabiri ve spikeri Burcu Kara şimdi gelecek vaat eden bir oyuncu. Bu süreci anlatır mısınız?

2000 yılında Kanal D’de stajyer muhabirlik yaptım, sonra gece haberlerini, gündüzleri de ara haberleri sunmaya başladım. Fakat haberciliğin bana göre olmadığını fark ettim. Çünkü yaptığım işe kendimden çok fazla şey katamıyordum. Kanaldan ayrılıp, Üsküdar Musıki Cemiyeti’ne gitmeye başladım. Buradaki öğrenimim devam ederken Cine5’te sinema programının sunuculuğunu üstlendim. Daha sonra Abdullah Oğuz’un ajansıyla anlaştım. Kendi yaratıcılığımı katabileceğim bir program hazırlamak ve sunmak istiyordum. Fakat çok sık oyunculuk teklifleri gelince Şahika Tekand’dan oyunculuk eğitimi almaya başladım. Ardından birçok dizi film içinden "Haziran Gecesi"nde karar kaldım. Çünkü hem senaryoyu çok sevmiştim, hem Gold Film işin içindeydi, hem de Özcan Deniz faktörü vardı. İyi ki kabul etmişim.

- "Haziran Gecesi" bu akşam bitiyor. Finaller hüzünlü olur, siz neler hissediyorsunuz?

Herhalde son bölümü yaşlı gözlerle izleyeceğim. Diziye başladığımda cahil ve çok çaylaktım. Yönetmen ne söylüyorsa onu yapmaya çalışıyordum. Ben sette yetiştim, öğrendim. Dizinin son çekimlerinde ise yönetmenime sarılıp ağladım. O da bana "Seninle gurur duyuyorum. Yüzümü kara çıkarmadın. Çok iyi yerlere geleceksin" dedi. İşte bu sözler yetti. Doğru yolda olduğumu anladım.

MUTLU SON OLMAYACAK

- Peki finalde Özcan Deniz yani Baran ölüyor mu?

Finali söylemem doğru olmaz ama dizi çok da herkesin istediği gibi bitmeyecek. İnsanlar tabii ki mutlu son ister ama pek öyle olmuyor.

- Mutlaka yüzlerce anı birikmiştir bu çekimlerde. Aklınıza gelen birini anlatır mısınız?


Fenalaşıp, baygınlık geçirdiğim sahnelerden biriydi. Özcan beni kucaklayıp hastaneye götürecekti, fakat beni kaldıramadı. Zayıf görünürüm ama iri kemikliyimdir. 55 kiloyum. Neyse, onlarca tekrar yaptık ama Özcan beni kaldıramıyor. Ardından görüntü yönetmenimiz geldi. O da iri yarıdır, o bile beni kaldıramadı. Sonuç olarak bir kucaklama sahnesini 2 saatte ancak çekebildik. Yine Özcan kaldırdı beni. İçlerinde en güçlüleri oymuş vallahi.

- Sizi böyle gülerken görmek ne güzel. 62 bölüm boyunca hep ağladınız...

Evet çok ağladım. Ama ben normal hayatımda hiç ağlamam. Üzülürüm ama asla ağlayamam, içime atarım. Yılda bir kez ağlarım, o zaman da sabaha kadar kriz halinde... O yüzden ağlama sahnelerinden hep korkardım. Gelmesin diye dua ederdim. Şansa bakın ki bütün dizi boyunca ağladım. 57 bölümdür ağlıyorum. Bu bir rekordur herhalde. Hele ilk ağlama çekimlerinde gerildim. Ağlayamadım! Sonunda beni mentol ile ağlattılar. Ağlayış, o ağlayış. Bir daha hiç susmadım. Fakat son dönemlerde sinirlerim bozuluyordu bu ağlama sahnelerinden. Gerçekten ağlamaya başlamıştım. Yani gözlerim hep şiş, hep kırmızı dolaştım. Her çekim sonrasında başım ağrıyarak eve gittim. Mümkünse ikinci projede ağlamak istemiyorum artık.

- Bu arada saçınızın şekli değişmiş. Duygu karakterinden hemen sıyrılmak istediniz anlaşılan.

Dizinin finalinde beş yıl geriye gidilecek. O yüzden biraz değişiklik yapmamı istediler. Ben de gittim, kakül kestirdim. Çünkü iki yıldır dümdüz, pırasa gibi saçlarla dolaşmaktan çok sıkılmıştım. Hele son beş aydır yüzüme hiç makyaj da yapılmıyordu. Yani bu değişiklik dizi için de yapıldı ama ben de kendimi çok iyi hissettim.

ÖZEL HAYAT KONUŞMAM

- Özcan Deniz’le ilgili neler söyleyeceksiniz?

Anlatılacak çok şey var ama açıkçası Özcan’ı tanıdığım zaman şaşırdım. Çünkü bu kadar sakin, bu kadar pozitif, kaprissiz biri olduğunu hayal etmezdim. Asla bir önyargım yoktu. Kendisiyle tanışıyordum. Fakat bu kadar düzgün olacağını hayal etmezdim. Bence normalin de üstünde düzgün bir adam. Herkesle her şeyi konuşan çok iyi bir dost o. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan biri. Benim de hayat felsefem budur. Elinden İngilizce sözlüğü, romanını düşürmez. Nerede, ne var araştırır, öğrenir. Onu çok takdir ediyorum. Bana da çok faydası olmuştur. Zaten Özcan, beraber oynadığı herkesi, bir yerden alıp, bir yere taşıyan bir adam. Uğur getirdiğine, şans getirdiğine inanıyorum. Hep mutlu olur inşallah.

- Naz Elmas’la ilişkiniz nasıl?

Naz, benim küçüğüm. Onun da ilk işi. Sosyal hayatımızda hiç kimse birbiriyle görüşemiyor zaten. Mesela iki yıldır Özcan’ın evine gidip sucuk partisi yapacağız, bir yere ağlenmeye, dans etmeye, yemeğe gideceğiz. Dizi bitti, biz bunları gerçekleştiremedik, düşünün yani.

- Gelelim dizideki aşk üçgenine...

Çok fena değil mi? Ama gerçek hayatta böyle bir aşk hikayesi yoktur herhalde. Yani kızın öldü bilinip, sonra ortaya çıkması gibi. Fakat Duygu’nun tarafı çok gerçek. Belki bu karakterin bu kadar sevilmesinin nedeni de odur. Bir de bizim dizide herkes haklı. Haksız biri yok. Ve izleyen herkes, her karakterde kendini buluyor. Mesela Havin’ciler Duygu’ya düşman, Duygu’cular da Havin’e! O yüzden dizinin izleyici portresi çok genişti.

- Yavuz Bingöl’le birliktesiniz. Beraberliğiniz nasıl gidiyor?

Özel hayatımla ilgili konuşmak istemiyorum. Çünkü bu şekilde gündeme gelmeyi sevmiyorum. Bu konuda anlayış gösterileceğine inanıyorum.

BEN ERKEK GİBİYİMDİR

- Peki, gerçek hayatta Duygu kadar güçlü müsünüzdür?

Öyleyimdir. Mücadele ederim, pes etmem. Hayat içinde Duygu gibi yalnız başımayım. Anneme, babama derdimi söylemem. Hep iyi, mutlu ve sağlıklıyımı oynarım. Kimseden bir talebim olmaz. Kendi işimi kendim görmeye çalışırım. Asla çıtkırıldım değilimdir. Erkek gibiyimdir. Bu da çocukluğumdan gelir. Bursa’da köyde büyüdüm. Annem, babam çalıştığı için 4.5 yaşında ilkokula başladım. 16 yaşında da üniversiteye gittim. 10 yıldır yalnızım işte. İşlerime hep kendim karar verdim. İş görüşmelerine kendim gittim. İstanbul’da tek başıma mücadelemi verdim.

- Bu hikaye Havin ile Baran’ın aşkı üzerine kurulu. Siz ikinci roldesiniz. Bundan sonra başrol oynamak önemli mi sizin için?

Bu diziye zaten başrol olarak başlamadım. Tam tersi ikinci, belki de üçüncü roldü Duygu’nun rolü. Ama insanlar beni sevdi, ben karakterle çok bağdaştım. O yüzden sahnelerim artmaya başladı. Açıkçası ben bu kadarını beklemiyordum. Sadece bana verilen işi layığı ile yerine getirmek istiyordum. Tek derdim buydu. Ama sonra baktım ki ben çalıştıkça iş başka türlü ilerlemeye başladı. Dolayısıyla bundan sonraki işim de başrol olmayabilir ama ben o kadar çok çalışırım ki yine başrol gibi bahsettirebilirim kendimden...

Eylüle kadar dizi yok

Eylül ayına kadar dizi film olarak hiçbir şey yapmayacağım. Çünkü uzun soluklu bir diziden çıktım, yeni bir hikaye pek inandırıcı olmaz. Bu yüzden yabancı dilimi geliştirmek için ya İngiltere ya da Belçika’ya gideceğim. Fakat bu arada bir sinema filmi ya da katkıda bulunabileceğim çok güzel bir TV programı olursa kabul edebilirim. Ancak yine de reyting kaygısı olan işlere girmek istemiyorum. Hem beni gerebilir hem de belki benim yapıma uygun olmayan şeyler yapabilirim. Bir başka hayalim de Amerika’ya gidip, aktör stüdyolarında eğitim almak. Türkiye, özellikle televizyon dünyası her şeyi tüketiyor. Piyasa çok değişken. Açıkçası o yüzden bir-iki yıl ara vermeye çekiniyorum. Unutulurum korkusu olabilir... Çünkü arkadan o kadar çok eğitimli, yetenekli, güzel gençler geliyor ki. İki yıl buralardan uzak kalmak kara kara düşündürüyor beni. Gitmek de istiyorum. Bilmiyorum, kafam karışık bu konuda. Belki ileride giderim.

Albüm yapabilirim

Özcan tesadüfen şarkı söylerken sesimi duydu ve güzel olduğunu söyledi. Kaset konusuna gelince, her işe atlayan bir tip olmak istemiyorum. Eğer günün birinde işin ustaları "Sen yapabilirsin" derse belki cesaret ederim. Üsküdar Musıki Cemiyeti’nde eğitim aldım ama yine de eğitim almaya devam ederim. Kısacası bir gün bir albüm yaparsam, gelirini bir vakfa bağışlarım. Yani çıkıp gece kulübü çalışması yapmam, konser vermem. Utanırım çünkü. Bu arada Zuhal Olcay benim idolümdür. Sürekli onu dinlerim. Duruşuna, yorumuna hayranım. Şarkı söylemek istersem de onun gibi söylemek isterim. Bence Türkiye’de en iyi şarkı söyleyenlerden biridir Zuhal Olcay.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!