55555 sayılı trenin esrarı

ÜZERİNDE inşaat malzemesi yazan bir konteynır İran’dan yüklenir.

Haberin Devamı

Trenle Van’a gelir. Van gölü üzerinden feribotla Bitlis’in Tatvan ilçesindeki tren garına getirilir... Ve 25 Mayıs Cuma günü Tatvan’dan Malatya’ya giden 55555 sefer sayılı yük treni o konteynırı alır. Yük treni Bingöl’ün Genç İlçesi’nin Burgu Mevkii’nden geçerken sabotaja uğrar...

PKK’nın raylara döşediği bomba uzaktan kumandayla patlatılınca trenin 8 vagonu raydan çıkar. Güvenlik kuvvetleri olay yerine gelince çok ilginç bir şeyle karşılaşırlar... Devrilen vagonlardan birisinde, üzerinde inşaat malzemesi yazan konteynırın içinden 300 roket mermisi ve mühimmat çıkar... İran’dan yüklenen konteynırdır o... Varacağı yer ise Suriye’dir... Oradan Hizbullah kampları... Ve sonra İsrail’e atılmak üzere cepheye...

Bu olaydan sonra Ankara’da şu değerlendirme yapılır: “İsrail gizli servisi MOSSAD İran’dan Hizbullah’a gönderilen roket mermilerini tespit eder. İran, Türkiye, Suriye hattında kendisi bir operasyon yapamadığı için taşeron kullanır. Vagonları devirip silahların ortaya çıkmasını sağlar. Taşeron ise PKK’dır...”
Bu olayı şunun için aktarıyorum:

Haberin Devamı

Önceki gün PKK Kuzey Irak’ta ateşkesi bitirdiğini açıkladı...

Şimdi anlamaya çalışalım:

“İsrail Türkiye’nin Ortadoğu’daki dengeleri kendi aleyhine çevirdiğini düşünüyor. En azından Türkiye İran’la batı arasındaki nükleer anlaşmayı sağlayarak İsrail’i zor duruma düşürmüştür. Çünkü Türkiye “İran nükleer kontrolü kabul etti. Şimdi sıra İsrail’de demeye başlamıştır... Ve nihayet Mavi Marmara ile olay farklı bir boyuta ulaşmıştır. Artık İsrail ve Türkiye arasına kan girmiştir. Binlerce Hizbullah taraftarı artık Türk bayraklarıyla gösteri yapmaya başlamıştır.”
Bütün bunlar İsrail’de şu oluşumu tetikleyecektir:

“PKK’nın ateşkes dönemi Türkiye’yi rahatlattı.Türkiye çok fazla dış işlerle ilgilenmeye başladı. Ve özellikle de Ortadoğu’yla. Özellikle İsrail’le uğraşmaya başladı. Biz yeniden onu içişlerine döndürelim.” Bunun adı taşerona yeni görevler anlamına gelebilir.  Pusu coğrafyasının kuralı budur... Çünkü İsrail zaten yıllardır bu tuzak ve pusu coğrafyasında yaşamaktadır. Casusluktan ihanete kadar her türlü pisliğin yaşandığı bir coğrafyada yetişmiştir. İşte PKK’nın ateşkesi bitirdiğini ilan etmesi böyle bir dönemin başlangıcıdır... Terörün sinsi ve habis bir bela gibi sokaklara çıkacağı bir dönemdir bu...

Peki neden şimdi?

Haberin Devamı

Çünkü Türkiye artık, Ortadoğu’nun “bilinmezler coğrafyası’na adım atmıştır... ABD ve İsrail’in etkilediği büyük bir basın zinciri artık Türkiye’yi “İran’la beraber” göstermektedir...

Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni “İslam Coğrafyası’nın yeni radikal aktörü” gibi sunmaktadır... Bu propaganda her geçen gün yoğunlaşmaktadır...
Ve işte şimdi buna bir de terör eklenmektedir... Tehlikeli bir “taşeron” dönemidir bu...

İKİNCİ YAZI

İç deniz gemisiyle okyanusa açılamazsın

ORTADOĞU, uzun yıllardır diplomasinin tüketildiği bir korku ve ihanet tarihidir...
Bu yüzden bu coğrafyada sözün yerini kan, dilin yerini silah almıştır...

Kimse diğerine inanmaz. Bu “pusu coğrafyası”nda ölüm ve hayat için her yol mubahtır... Güven denilen şey, gece yarısı gözleri kapalı uçurum kenarında yürüyen bir mahluktur... Bu yüzden Ortadoğu’yu bilinen kavramlarla anlatamazsınız. Ortadoğu’yu diplomasiyle anlayamazsınız... Çünkü Ortadoğu, tuzak ve ihanetin bilinen bütün alfabeleri işgal ettiği bir yerdir... Örneğin bir “intiharcının” nasıl olur da bombaları beline sarıp, insanların içine dalarak patlatabildiğini yalnızca akşam haberlerinde, çok uzak bir filmin sahnesi gibi izlersiniz...

Haberin Devamı

Çocuk ölümlerini, işkenceyi, kuşatmayı açlığı sıradan bir hayat haline getirmiştir Ortadoğu... Filistin’de bir çocuk top oynamadan önce taş atmayı öğrenir.

İsrailli bir çocuk, okulun zil sesinden çok, bomba alarmı veren siren sesini tanır... Bu coğrafyada dünyanın en güzel şehirleri, devrilmiş sarayların tozlarıyla örtülüdür. Macera ve aşk şehri Lübnan... Gökyüzü şehri Kudüs.. Biraz daha kayarsak, masallar şehri Bağdat... Çünkü bu coğrafyadaki hakim duygu şudur: “Öteki dünyada cennete gitmek için bu dünyayı cehenneme çevir”... Bu coğrafyada sınırları o toprakların halkları çizmemiştir.

YİNE GİZLİ DEV

“Gizli devler” çizmiştir sınırları. Ve aralarına inançlardan, duygulardan yapılmış öfkeyle paketlenmiş tahrik kalıpları bırakmıştır... Bu yüzden “gizli devlerin” kanlı pazarıdır burası... Görünürde din savaşları vardır... Derinde “gizli devlerin” silah ve petrol ticareti... Şöyle de diyebiliriz... Geçmişte Filistin Kurtuluş Örgütü’nü Sovyetler Birliği ABD’ye karşı desteklemiştir... Peki bu durumda FKÖ’ye karşı Hamas’ı kim yaratmıştır? Aynı şekilde Afganistan’ı işgal eden Sovyetlere karşı Taliban’ı kim desteklemiştir...

Kim silahlandırmıştır...

ABD...

Haberin Devamı

Tıpkı bir dönem, Sovyetlere karşı Türkiye’yi kanat ülke ilan edip “komünizme karşı” bir ordu silahlandırdığı gibi... Gladio’yu, çeteleri kurdurttuğu gibi... Türk çocuklarına, süt tozu, askerine postal yardımı yaptığı gibi... Bütün bunları bildikten sonra Mavi Marmara gemisine daha iyi bakabiliriz. Mavi Marmara gemisi basit bir “iç deniz” gemisidir... Oysa Ortadoğu, içinde “gizli devler”in “açık krallıklar”ın, “petrol ve silah tacirleri”nin birer ahtapot gibi dolaştığı okyanus ötesi bir meseledir... Bu yüzden diyorum ki;

“İç deniz gemisi”yle ancak Doğu Akdeniz’de yüzersiniz...

Okyanusta gidemezsiniz...

ÜÇÜNCÜ YAZI

Ya o asker bizim olsaydı

HÜRRİYET’in dünkü manşeti müthişti...

“Ağlayan komando”...

Haberin Devamı

Ben ağzı yüzü kan içindeki o İsrail askerlerini görünce bir an durdum... Şimdi ne olacak?

Diyelim ki; kanlar içinde sürüklenen o askerler Türk askeriydi... Ne yapardık? Nasıl bir tepki verirdik? Örneğin bizim askerlerin başına çuval geçirildiğinde ne hissetmiştik? ABD’ye duyduğumuz öfke içimizde nasıl volkanik patlamalar yaratmıştı... Ruhumuzda ne kadar büyük ve derin kraterler açılmıştı... Öfke depremi içimizdeki dağları nasıl sarsmıştı... Tamam bütün bunlar 9 Türk vatandaşının katledilmesini haklı kılmaz...

Ama duygu işte...

Duygular işin içine girince böyle oluyor... Diplomasinin, mantığın yerini sloganlar alınca, devlet geleneğinin yerini, heyecanlı dernekler alınca böyle oluyor... Bak o komando o gemide ağladı... Peki ya sonra...

9 Türk vatandaşının anaları da burada ağladı, oğullarının ardından gözyaşı döktü.  Sonuç:

İSRAİL’İN HATASI: İsrail askerlerin o gemiye indirme yapması büyük bir hata... Halbuki en son gelen gemiye yaptıkları gibi büyük bir savaş gemisiyle yedeğine alıp, çekip götürebilirdi... Bunun yerine Türkleri kelepçeleyip Türk kamuoyuna bu görüntüleri yansıtmayı seçtiler... Bu görüntülere tepki gösterenlerden bir radikal İslam manzarası çıkartmayı planladılar...

GÖNÜLLÜLERİN HATASI: İsrail askerlerinin böyle ağzını burnunu kan içinde bırakıp geminin altında rehin tutmayı planlamak büyük bir hataydı... Karşındaki asker. Üstelik dünyada öldürmeyi en çok yaşayan asker... Sonuçta bu bir yardım organizasyonuydu. Mavi Marmara savaş gemisi değildi ki.

 

Yazarın Tüm Yazıları