50 milyar dolarınız olsaydı insanlık yararına nasıl kullanırdınız

Takımın adı ekonomistlerin ‘Real Madrid’i. Aralarında Robert Fogel, Douglass North ve Vernon Smith gibi Nobel ekonomi ödülü almış profesörler var.

Toplam sekiz kişiler. Onları bir araya getiren kişi ise çevreciler arasında çok tartışma yaratan bir isim; Kuşkucu Çevreci adlı bir kitabı bulunan Danimarkalı istatistikçi Bjorn Lomborg.

Lomborg’un, global ısınmayı önemsiz bir ayrıntı olarak gösteren kitabı iki yıl önce yayınlandığında çevreciler tarafından şiddetle protesto ediliyor. Ancak serbest piyasacılar tarafından çok tutuluyor. Çünkü global ısınmayı ortadan kaldırmak için, zenginlerin sera etkisi yapan gazları kısıtlaması gerekiyor.

Şimdi de Lomborg, 50 milyar dolarınız olsaydı, dünyadaki yoksulların hangi sorunlarını çözmek için harcardınız sorusuna yanıt bulmak için sekiz ekonomisti bir araya getiriyor. Bunlar ekonomistlerin Real Madrid’idir diyerek, paranın harcanacağı yerlere göre bir liste yaptırıyor ve yine çok şiddetli tepki alıyor. Çünkü ekonomistlerin yaptığı listede, global ısınmayla mücadele yer almıyor. Dahası, eğitim, terörizmle mücadele, silahların kontrolü, ormanların yok olması, enerji sıkıntısı ve yolsuzluk gibi sorunları da dikkate almıyorlar.

Onlar insanların önce zenginleştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bunun için de AIDS’le mücadeleye 27 milyar dolar ayırıyorlar. Böylelikle 2010 yılında meydana gelecek 28 milyon AIDS vakası önlenmiş oluyor ve kazanılacak işgücü sayesinde, harcanan paranın 40 katı kadar kár elde ediliyor.

Listenin ikinci sırasında, Afrika’da beslenme problemi bulunan 850 milyon kişiye demir ve vitamin takviyesi yapılması yer alıyor. Bunun için de 12 milyar dolar ayrılıyor.

Üçüncü sırada ise en tartışmalı proje yer alıyor: Dünya ticaretinin liberalleştirilmesi. Sübvansiyonların ve ticaret duvarlarının kaldırılması halinde bundan tabii ki zarar görenler olacağı, ancak her yıl zengin ve fakir yığınla insanın 2.4 milyar dolarlık yarar sağlayacağı belirtiliyor.

Ve onuncu sırada global ısınmayı ilgilendiren bir önlem yer alıyor: Global karbondioksit hacminin yarıya indirilmesi için 150-600 dolar arasında karbondioksit vergisi konulması.

KYOTO ÇIKMAZI

Bu liste, Greenpeace örgütünü çileden çıkarıyor. The Guardian’a konuşan örgüt direktörü Stephen Tindale, ‘Bu basit düşünce tarzı ciddiye alınmamalıdır. Bu liste bir entelektüel cehalet örneğidir. İnsanlığın başındaki bütün sorunlar birbiriyle bağlantılıdır’ diyor. Çünkü global ısınmanın üstesinden gelinmediği takdirde, ekonomistlerin daha önemli işler listesindeki sorunlarla mücadele etmek mümkün olmuyor.

Aralarında Greenpeace, Oxfam ve Doğal Yaşam Vakfı gibi uluslararası kalkınma örgütlerinin yer aldığı 15 grup geçenlerde bir rapor yayınladı. Bu rapora göre artık dayanılmaz raddeye varan yoksullukla mücadelede atılacak ilk adım global ısınmayı önlemek. Çünkü önümüzdeki 50 yıl içinde yoksul ülkeler daha fazla sel altında kalacak, daha fazla su ve gıda sıkıntısı çekecek, hastalıklar katlanacak, ekosistemler tamamen kontrolden çıkacak. 2025 yılında içme suyu sıkıntısı çeken insan sayısı 6 milyara ulaşacak.

İklim değişikliğiyle mücadelede atılacak ilk adım ise atmosferdeki global ısınmayı tetikleyen karbondioksit hacminin daraltılması. Hedef böyleyken daha geçenlerde atmosferdeki karbondioksit miktarının aniden artış gösterdiği tespit edildi.

Ozon tabakasını karbondioksit yükünden kurtarmak için BM öncülüğünde 1997’de imzalanan Kyoto iklim değişikliği protokolünün bir an önce yürürlüğe girmesi gerekiyor. Avrupa Birliği’nin 14 üyesi bu konuda anlaşmaya vardı. Şimdi bu kaygıyla İngiltere’de yeldeğirmenleri yapılıyor, fazla yakıt tüketen araçlara yüksek vergiler getiriliyor ve daha bir dizi önlem alınıyor. ABD’de ise fazla vergi siyasi intihar anlamına geliyor. İşte bu nedenle ABD Başkanı George W.Bush, Kyoto anlaşmasını imzalamayı reddediyor. Rusya ise anlaşmayı imzalayacağını duyurdu. ABD’nin yanı sıra Japonya ve Avustralya’nın da yanaşmadığı Kyoto anlaşmasının yürürlüğe girebilmesi için sanayileşmiş ülkelerin yüzde 55’inin emisyon indirimine katkıda bulunması gerekiyor. Hedef 2012 yılına kadar emisyon hacmini, 1990’daki düzeyin yüzde 5.2 oranında altına çekmek. Şimdi Rusya’nın katkısıyla, Kyoto’nun sanayileşmiş ülkelerin yüzde 61’ine ulaşılacağı hesaplanıyor. Ancak bir problem var. Kyoto’ya katılıp katılmamayı parlamentoda görüşen Rusya’nın pek samimi olmadığını düşünenler var. Moskova’nın, Dünya Ticaret Örgütü’ne girmek için Avrupa Birliği’ni tavlamaya yönelik bir manevra içinde olduğu tahmin ediliyor.

BM’ye göre global ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliği dünyanın bir numaralı sorunu. Önümüzdeki 100 yıl içinde hayatlarımız çok şiddetli bir şekilde etkilenecek. Bu nedenle elde avuçta ne varsa global ısınmaya karşı seferber edilmesi gerekiyor. Bütün çevreciler de aynı görüşte. ABD’yi vuran kasırgalardan sonra kesenin ağzını açan sigorta şirketleri de aynı fikirde. Ancak ekonomistler farklı görüşte. Aralarında Nobel ödülü almış ekonomistlerin de bulunduğu bir grup oturmuş, elimizde 50 milyar dolar olsaydı nereye harcardık diye düşünmüş ve şu sonuca varmış: Global ısınmayla mücadeleyi boş verin, nasıl olsa etkileri gelecekte ortaya çıkacak. Parayı esas serbest ticaret için harcayalım ki insanlar önce zenginleşsin.
Yazarın Tüm Yazıları