GeriSeyahat 4 bin kilometrenin kitabını yazdılar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
4 bin kilometrenin kitabını yazdılar

4 bin kilometrenin kitabını yazdılar

Bir çift düşünün ki ‘Herşeyi hızla tükettiğimiz şu hayatta en azından yolları tüketmeden güvenli ve keyifli bir yolculuk yaşayalım.Her zaman hızla geçilen yollardaki gizli güzellikleri, tadları hatta tehlikeleri anlatalım istedik’ diyerek 3 yol kitabı hazırlamış olsunlar. Erkek bir gezgin. Gezi ve öykü yazarı. Uzun yıllar turist rehberi olarak çalışmış sonra gezi yazıları yazmış. Kadın bir iletişimci. Aynı zamanda projenin de mimarı. Sözünü ettiğimiz Ersin ve Nil Toker çifti. Aşağıda anlatılanlar da onların hikayesi... Eski bir turist rehberi olan Ersin Toker ve iletişimci eşi Nil Toker ‘Herşeyi hızla tükettiğimiz şu hayatta en azından yolları tüketmeden güvenli ve keyifli bir yolculuk yaşayalım. Hızla geçilen yollardaki gizli güzellikleri, tadları hatta tehlikeleri anlatalım istedik’ diyerek 3 yol kitabı hazırlamışlar. Projenin mimarı Nil, aynı zamanda kitapların tasarımını da yapmış. Amaçları hiçbir zaman masa başında oturup bir rehber yazmak olmamış. Türkiye’de en çok kullanılan İstanbul-Antalya, İstanbul-Bodrum ve Ankara-Marmaris yollarının rotalarını çıkarmışlar. Tek tek güzergahtaki tüm tarihi ve doğal güzelliklerle, yemek yenilebilecek, tuvaletleri temiz, mola verilebilecek yerler anlatılmış yol kitaplarında. Aracınızın lastiği patlasa ‘en yakın oto tamirci nerede’, yok kitaplarında bulabiliyorsunuz. Nakitiniz kalmadı. En yakın ATM nerede, yol kitabı size söylüyor. Yol üzerinde bulunan kent merkezlerinde görülebilecek yerler, müzeler, yola yakın antik kentler, mitolojik öyküler eşliğinde anlatılmış. 6 YILDA HAYATA GEÇTİ‘1998’de tasarladığım proje ancak bu yıl hayata geçebildi’ diyen Nil, bir serüven dediği kitapları şöyle anlatıyor:‘Türkiye’deki tüm önemli rotaları 11 kitapta toplamayı planlamıştık. Planlarımız arasında ‘yol kurdu’ gibi bir çizgi kahraman yaratıp, kitabı eğlenceli bir hale getirmek de vardı. Bunu internet sitesine taşımak, İngilizce çıkarmak hatta CD’ye kilometre kilometre o yolu kaydetmek fikri bile vardı. Ama 3 kitabımız raflara ulaşıncaya kadar iki ekonomik kriz, bir evlilik, bir çocuk oldu. Yollar hızlı tüketilmesin diye, 35 derece sıcaklıkta günlerce külüstür bir araba ile kaydedilen toplam 4 bin kilometrelik bir serüven aslında bu kitaplarÖ Bir kız arkadaşım kendi arabasıyla tek başına Kütahya’ya gitmek zorunda kalmıştı. Gece uzun süre benzin istasyonuna ulaşamadığı için zor anlar yaşamıştı. Böyle bir kitabı olsa hiç zorlanmazdı. Fikir de buradan doğdu. Pek çok kişi pek çok proje düşünür ama hayata geçirmez. Biz geçirdik. Tek farkımız bu ama kitap çıkana kadar Ersin ve ben evlendik. Oğlumuz Ada doğdu. İki ekonomik kriz yaşandı.’TURİST REHBERİ YAZAR‘Çocukluğumu doyasıya yaşadığım yer, bir Anadolu kentinin biraz dışındaki işçi mahallesiydi. Az ötede, incecik akıp giden derenin etrafında sıralanmış kavak ve daha çok akasya ağaçlarının gölgesi, her hafta sonu kentten gelenler için, bulunmaz bir piknik yeriydi’ diye anlatıyor Ersin Toker doğduğu Eskişehir’i. Yol kitaplarını da böyle etkileyici bir dille anlatmış. ‘Bir kentin ufuklarını dağlar çizerse eğer, onları aşmak için ya düşler kurmak gerekecektir, ya da yollara düşmek. Ankaralılar yanlarına alır düşlerini, öyle çıkarlar yola’ diyor Ersin İstanbul-Ankara kitabında... Turist rehberliği zamanından çok iyi bildiği yolları tek tek otomobiliyle geçmiş. Notlar almış. Ortaya 3 kitap çıkmış. A’dan Z’ye güzergahtaki bütün bilgiler verilmiş. Gidip görülecek yerler, doğal ve tarihi güzellikler, mola yerleri, tamirciler, ATM’ler bir bir sıralanmış. Canınız tavşan kanı çay çekti, bulabileceğiniz yer öykü tadında anlatılmış.Her yolun bir hiyakesi olduğuna inanan Ersin, sadece varılacak noktaya kilitlenen yolculara sitem ediyor: ‘Her yaz binlerce otomobil, İstanbul’dan Bodrum’a doğru yola çıkıyor. Kentlerin kasabaların içinden geçip giden gri asfalt üzerinden 10-12 saat süren bir yolculuk serüveni, neredeyse yok sayılarak, herşey varılmak istenen yere, Bodrum’a endeksleniveriyor. Oysa, kısa ya da uzun, sorunlara ve süprizlere gebe her yolculuğun kendine özgü şifreleri var. Ve yine yaşamak isteyenler için her yolculuğun ayrı bir hikayesi var.’Yollarda neler olduğunu bilmek herkesin hakkıERSİN’in kaleme aldığı kitapları sadece bir rehber ya da hatıra gibi görmemek gerektiğini ve kitapların öykü tadında yazıldığını anlatırken İstanbul-Bordum kitabında bir alıntı yapıyoruz: ‘Bence herkesin hakkı görmek, İstanbul-Bodrum hattının 124’üncü kilometresinde Muradiye mahallesindeki Uzunyol sokak numara 3’teki Hüsnü Züber Evi Yaşayan Müzedeki gravür sanatçısı 74 yaşındaki Hüsnü Züberin müzesini gezdirirken doğaçlama sergilediği tek kişilik gösterisini ya da yemeli muhakkak 291’inci kilometrede Yıkılmaz Tatlıcısı’ndaki baklava ile laz böreğinin karışımını andıran Balıkesir kaymaklısı tatlısını. Canı çekerse eğer yolda kavun, bilmeli Balıkesir-Akhisar üzerinde 342’nci kilometrede Kenan Kaptan’ın gerçek Kırkağaç kavunları olduğunu ya da hissetmeli elinde sigarası Akhisar’dan geçerken tütün tarlalarından, karşılıksız bırakılmayacak selamları, elleri ve gönülleri dolu kadınlar yılda 80-100 kilo tütün için her gün sabah 3-4 gibi gelip çalışıyorlar tarlalarda...’ Nasreddin Hoca’ya benzeyen köylülerANKARA-Marmaris kitabı için çalışırken, Sivrihisar yakınlarında bulunan Nasreddin Hoca köyüne uğradıklarını söyleyen Ersin, Nasreddin Hoca’nın fazlasıyla sahiplenildiği köyle ilgili olarak şunları anlatıyor: ‘Hoca’nın doğduğu yer olarak bilinen eski adıyla Hortu köyü idi burası. Böyle yerlerde genellikle adı geçen kişinin doğduğu ev, eğer hálá duruyorsa, en fazla müze haline getirilir, etnografik eşyalar sergilenir. Belki bir de onunla ilgili kitapların bulunduğu bir kitaplık kurulur. Fakat, bu köye girer girmez karşılaşılan manzara ister istemez şaşırtıyor insanı. Köyün bütün duvarları Nasreddin Hoca ve ona atfedilen fıkra ya da sözlerle donatılmış. Sahiplenmenin bu denli abartıldığı başka bir yer hatırlamıyorum. Bu yüzden kitaba şöyle bir not düştüm: ‘Birkaç yıl sonra yolu bu köye düşenler, köylüleri Nasreddin Hoca kılığında dolaşırken görürlerse sakın şaşırmasınlar!’İstanbul-Bodrum yolunda neler var85,5.km: İznik-Adapazarı sapağı. Sapakta trafik kontrolü var, solda.87.km: Yıkıntı’nın yeri. Kır lokantası, tuğla yerine kullanılan 350 bin şişeden yapılmış, kuzu tandır yapıyorlar, su kıyısında yeşil alan.106,5.km: Maliye denetleme noktası.158.km: Minteks havlu bornoz fabrika satış mağazası; yanında alakart restoran var. Çocuk oyun alanı ve temiz tuvaletler var.209.km: Karacabey sapağından itibaren gidiş geliş yönünde ayrılmış yolda trafik, özellikle karşı yönde yoğun akıyor. Konvoylar var. 226,6.km: NGS Kemalpaşa tatlısı durağı. Tatlıyı burada revani kıvamında yemek mümkün. Yazın dondurmasını yemek moda. 302.km: Trafik kontrol noktası.342.km: Kırkağaç kavunları satan Kemal Kaplan burada.350.km: Yöredeki köylerde dokunan halılar. Yağcıbedir halıları var.405.km: Sağda demiryolunu hemzeminden geçen Tirkeşli köy yolu.437,7.km: Bozyaka ayakkabı satış mağazası. Fiyatlar düş kırıklığı yaratsa da bazı gereksinmeler için uğranabilir.464,3.km: Aydın otoyoluna girmeden son akaryakıt istasyonu. 540.km: Selçuk. Efes’in gölgesine terk edilerek, çöp şiş molalarıyla geçiştirilmiş bu kent, tarihin derin bir uykuya çekildiği topraklar üzerinde yaşıyor oysa. 549.km: Çamlık mevkii. Buharlı Lokomotifler Müzesi.580.km: Her mevsim rüzgarlı Söke, pamuk tarlalarında uzanıp giden bir ova gibi görünür. Yol üzerine sıralanmış alışveriş mağazalarına aldırmayın. O, asıl arkasına gizlediği Priene, Milet ve Didim’le övünür haklı olarak; Myus ise onlardan biraz ayrı, öksüz ve meyus kalmış gibidir.696.km: Canlı balık satış tezgahı. 711.km: İkinci el eşya pazarı, getir sat.712.km: Bodrum göründü.
False