397 bin kaz uçtu

KASIM 2002’den Haziran 2007 sonuna kadar, vergi mükellefi sayısı 397 bin azaldı.

Kasım 2002’de 8 milyon 891 bin olan vergi mükellefi sayısı, Haziran 2007 sonunda 7 milyon 603 bin 875’e indi. Bu sayıya, re’sen terk işlemi ile kaydı silinen 536 bin kişi de dahil.

Haberin Devamı

DAYAK YİYEN BOKSÖR

Bir boks maçında, boksör başlamış dayak yemeye. İlk raund bittiğinde, antrenörü;

- Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun. Adamı iyi dövdün, devam et...

İkinci raund başlamış. Boksör dayak yemeye devam ediyor. Raund bittiğinde antrenörü;

- Çok iyi dövüştün, bravo. Adamı öyle dövdün ki neredeyse devirecektin. Devam et iyi gidiyorsun...

Üçüncü raund başlamış. Bizim boksörün kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış. Ringin ortasına serildi serilecek. Neyse ki, gong imdadına yetşmiş. Perişan bir şekilde nefes alırken, antrenörü;

- Aferin evlat, bu raund da çok iyiydin. Adamı perişan ettin, az kalsın ringin ortasına seriyordun. Çok iyi dövdün, perişan ettin adamı, bravo...

- Hocam, adamı çok iyi dövdüm, perişan ettim değil mi?

- Evet, evet, adamı perişan ettin, çok iyi dövdün...

- Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum... Peki ama biri de beni dövüyor, o kim?

FIKRA GİBİ

Türkiye ekonomisinin durumu da bu fıkra gibi...

Yetkililer, "ekonomi çok iyi, sürekli büyüme var" diyorlar.

Bakıyorsunuz, büyüdü denilen ekonomide, işsizlik aynen devam ediyor. Vergi mükellefi sayısı azalmış, Türkiye’nin borçları 222 milyar dolardan 408 milyar dolara çıkmış. 2006’da cari açık (döviz açığı) 31 milyar dolara çıkmış. Dış ticaret açığı 53 milyar dolara ulaşmış. Protestolu senetler yüzde 204, karşılıksız çekler yüzde 102 banka kredi kartı borcu yüzde 500 tüketici kredi borçları 2.000 artmış. Kayıtdışılık diz boyu...

Esnaf, siftah etmeden dükkanını kapatıyor. Dünyanın en pahalı akaryakıtı Türkiye’de satılıyor.

Peki... Ekonominin durumu çok iyi ise, bizi kim dövüyor?

Uyanıklığın böylesi

KADININ biri lüks bir otomobile arkadan çarpar. Her iki araba da mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Şık giyimli ve son derece güzel olan kadın arabasından çıkar ve adama bakıp;

- "Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, huzur içinde birlikte olmamız için bu güzel bir işarettir" der.

Müthiş heyecanlanan adam;

-"Evet, galiba haklısınız" diye cevap verir şaşkınlıkla.

- "Bak, arabam hurdaya döndü ama bagajındaki bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız" diye devam eden kadın, şarap şişesinin adama uzatır.

Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın ya şişenin mantarını kapatır. Bunun üstüne adam sorar;

- "Sen içmeyecek misin?"

Kadın cevap verir;

- "Hayır, ben trafik polisini bekleyeceğim!.."

Politikacı

OĞLUNUN
mesleği hakkında endişelenen baba, oğlunun odasına bir elma, 10 YTL para ve Anayasa kitapçığı koyarak bir köşeye saklanmış. Eğer oğlu elmayı alırsa çiftçi olacak, parayı alırsa tüccar ya da finansçı, Anayasa kitapçığını alırsa hukukçu olacaktır.

Çocuk eve gelir ve odasına gider. Babası oğlunun hareketlerini takip etmektedir. Çocuk masanın üzerindeki parayı alır cebine atar, arkasından elmayı alır ve yemeye başlar ve son olarak Anayasa kitapçığına şöyle bir bakarak sayfalarını karıştırıp bir köşeye fırlatır.

Baba karar vermiştir, oğlu politikacı olacaktır.

Otomobil kazasında dostluk anlaşması

HAFTA
içinde İspanya’daydım.

Madrid’de, bindiğimiz araca, bir bayanın kullandığı araç otomobil arkadan çarptı.

"Eyvah, en az bir saat gitti. Trafik polisi gelecek. İnceleme yapıp tutanak tutacak. Ardından alkol muayenesi vs." diye düşünürken, bizim şoför araçtan indi. Kaza yapan bayana "Özür dilerim, bende de hata var" dedikten sonra, araçtan bazı belgeler çıkardılar.

Bir iki dakika konuştuktan sonra, o belgeleri doldurup imzaladılar. Ardından "Geçmiş olsun" diyerek tokalaştılar ve herkes aracına binip, yoluna devam etti.

Merak edip sordum. Aldığım yanıt ilginçti;

"İspanya’da ’otomobil kazaları dostluk anlaşması’ diye bir uygulama var. Trafik polisini beklemeye dahi gerek kalmadan, taraflar konuşup bununla ilgili belgeyi düzenliyor ve imzalıyorlar. Bundan sonrası, iki taraf sigorta şirketinin işi..."

Düşündüm... Türkiye’de yaşayan birisi için, bu uygulamaya hayran kalmamak elde değil.

Hızlı çarpım

İki basamaklı herhangi bir sayıyı, iki saniyede 101 ile çarpabilir misiniz?

Çok kolay!..

Örneğin 72 x 101

Çarptığınız sayıyı yan yana yazın, oldu bitti. Yani 7.272

Nasıl, çok kolaymış değil mi?

Evlilikte 35’inci yıl

60 yaşındaki çift, 35. evlilik yıllarını kutluyorlarmış. Aniden bir peri çıkmış ortaya...

- 35 yıldır birbirinize karşı çok iyiydiniz. Şimdi ikinize de birer istek hakkı sunuyorum, 35. yıl armağanı...

Kadın hemen; "- Kocamla birlikte bir dünya turu" demiş. Masanın üstüne bakmışlar, içinde dünya turu uçak biletleri, en lüks otellerde ayrılmış ve ödenmiş yerler. Bir de kocaman çek, cep harçlığı...

Erkeğe bakmış peri... "- Bu geziyi benden 30 yaş genç bir kadınla yapmak isterim" demiş adam.

Pufff!.. Adam anında 90 yaşına gelmiş!..

(Teşekkürler Meltem Eney)

Trafikte ilkler

İlk trafik kazası, 1899 yılında meydana geldi.

İlk hız sınırlaması, şehir içinde 24, şehir dışında ise 35 kilometre olarak belirlendi.

Emniyet kemeri takmak, ilk kez ABD’de 1956 yılında zorunlu hale getirildi. Türkiye’de ise, 1995 yılında zorunlu kılındı.

Haberin Devamı

Günün sözü

Değişimsiz gelişim olmaz ve kafalarını değiştirmeyenler, hiçbir şeyi değiştiremezler.

Bernard Shaw

Yazarın Tüm Yazıları